Reform Eylem Grubu Toplantısı - Son Dakika
Güncel

Reform Eylem Grubu Toplantısı

Reform Eylem Grubu (REG) toplantısının ardından yayımlanan sonuç bildirisinde Türkiye'nin siyasi reform süreci konusundaki kararlılığını sürdüreceği ve somut adım atılması yönündeki çalışmaların seçim dönemi dahil hız kesmeden devam edeceği belirtildi.

20.02.2015 15:33
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Reform Eylem Grubu (REG) toplantısının ardından yayımlanan sonuç bildirisinde Türkiye'nin siyasi reform süreci konusundaki kararlılığını sürdüreceği ve somut adım atılması yönündeki çalışmaların seçim dönemi dahil hız kesmeden devam edeceği belirtildi.

REG toplantısı, Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Volkan Bozkır, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve İçişleri Bakanı Efkan Ala'nın katılımıyla Ankara Palas'ta yapıldı.

Toplantının ardından yayımlanan sonuç bildirisinde AB üyelik süreci, Vize Serbestisi Diyaloğu, temel hak ve özgürlüklerin korunması, insan hakları, ayrımcılıkla mücadele, kadına karşı şiddetin önlenmesi gibi çeşitli konularda atılacak adımlara yer verildi.

Bölgesel ve küresel sınamalar karşısında temel hak ve özgürlüklerin korunmasının taşıdığı hayati önemin öne çıktığının vurgulandığı açıklamada, başta REG olmak üzere siyasi reform odaklı mekanizmaların etkin çalışmasının zaruret haline geldiği ifade edildi. Açıklamada değerler zemininde toplumsal dayanışmayı ve Avrupa'nın geleceğine ilişkin ortak vizyonu pekiştiren reform süreçlerinin önem kazandığı kaydedildi.

Fransa'da 2015'in ilk günlerinde meydana gelen saldırının, terörle mücadelenin önemini tüm dünyaya bir kez daha hatırlattığına dikkat çekilen açıklamada, "Avrupa ailesinin ayrılmaz bir parçası olan ve terörizmin sebep olduğu acılarla yıkıcı etkileri iyi bilen bir ülke olarak Türkiye, Fransa halkının acısını yürekten paylaşmaktadır. Tüm sınırları aşan ve küresel bir tehdit haline gelen terörizme karşı verilecek en iyi cevabın uluslararası alanda gerçekleştirilecek karşılıklı güvene dayanan bir işbirliği olduğuna inanıyoruz. Dolayısıyla, yeni sınamalar karşısında Avrupa Birliği ve Türkiye arasında terörle mücadele alanında mevcut işbirliğinin derinleştirilmesinin terörizm tehdidinin bertaraf edilmesi noktasında önemli bir işlev göreceğini düşünüyoruz" denildi.

Terörizm tehdidine paralel olarak endişe yaratan bir diğer gelişmenin de Avrupa'da giderek artan radikalleşme olduğuna işaret edilen açıklamada, ırkçılık, yabancı düşmanlığı, farklılıklara karşı hoşgörüsüzlük ve AB karşıtı siyasi hareketlerin yükseldiği bir dönemde AB'nin üzerinde kurulduğu değerlerin tehdit altında olmasının kaygı verici olduğunun altı çizildi.

"Türkiye, Avrupa Konseyi'nin kurucu üyesi ve Avrupa Birliği ile üyelik müzakereleri yürüten aday bir ülke olarak Avrupa'nın üzerinde yükseldiği evrensel değerlerin her zaman savunucusu olmaya devam edecektir" ifadesine yer verilen açıklamada, Türkiye'nin tarihten gelen hoşgörü kültürüne dayalı değerler manzumesinin, kuruluş felsefesinde insanlığın ortak değerleri ve ideallerinin temel alındığı AB'nin değerleriyle örtüştüğü belirtildi.

Farklı inanç, farklı kültür ve farklı hayat tarzlarına mensup insanların korku, nefret ve ayrımcılıkla karşılaşmadan kendi düşüncelerini özgürce ifade etmeleri ve inançlarının gereğini serbestçe icra edebilmelerinin çoğulcu demokrasinin bir gereği olduğunun vurgulandığı açıklamada, AK Parti hükümetlerinin 12 yılı aşan bir süredir demokrasi, insan hakları, hukuk devleti, inanç ve ifade özgürlüğü alanında yaptığı reformların bu anlayışın açık bir göstergesi olduğu aktarıldı.

"Nefret ve ayrımcılık suçlarının yaygınlaştığı günümüz dünyasında, değerleri birbirleriyle yarıştırarak kısıtlamanın değil, farklılıklara saygı göstererek özgürlükleri azami kılmanın doğru olduğunu düşünüyoruz" denilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:

"Hangi düşünce ve inanca sahip olursa olsun, kutsal değerlere hakaret, ifade özgürlüğü kapsamında düşünülemez. Farklı inanca sahip toplumsal kesimlerin huzur içinde bir arada yaşamasının tarih boyunca çok güzel örneklerini sergilemiş olan kadim Anadolu kültürünün, bir arada yaşama tecrübesi bakımından dünyaya sunabileceği önemli katkılar söz konusudur. AB'ye katılım sürecimiz de bu değerler üzerine yükselen Avrupa Projesi'nin evrenselleşebilmesi açısından büyük önem taşımaktadır.

Güvenliğin özgürlükleri korumak için var olduğu yaklaşımı çerçevesinde hayata geçirdiğimiz siyasi reformlarla demokrasi standartlarımızı daha da yükseltmeyi hedefliyoruz.

Siyasi reform tasarılarının hazırlanması, TBMM'den geçirilmesi ve uygulamaya yansıtılması aşamalarında aktif bir rol oynama hedefi ile yola çıkan REG, reform sürecimize yönelik yarattığı ivmenin sonuçlarına da ulaşmaya başlamıştır. Son olarak, Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşmeye Ek İhtiyari Protokol, 10 Şubat 2015 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan Bakanlar Kurulu kararıyla onaylanmıştır. Türkiye tarafından imzalanan, ancak henüz onaylanmayan uluslararası sözleşmelerin onay süreci bağlamında hızlandırılması çalışmalarına devam edilecektir."

Toplantıda, yeniden yapılandırılan REG'in, sadece AB'ye katılım süreciyle bağlantılı olarak değil, aynı zamanda Türkiye'de hayata geçirilmesi planlanan ya da hayata geçirilen bütün siyasi reformları, temel hak ve özgürlükleri ilgilendiren tüm alanları kapsayacak bir şekilde kullanılabileceği konusunda mutabık kalındığı aktarıldı.

Birleşmiş Milletler (BM) üyesi ülkelerin insan hakları durumunun İnsan Hakları Konseyi bünyesinde 4,5 yılda bir gözden geçirildiği BM Evrensel Periyodik İnceleme Mekanizması (EPİM) süreci kapsamındaki son çalışmaların da toplantıda ele alındığına işaret edilen açıklamada "Ülkemizin 27-29 Ocak 2015 tarihlerinde gerçekleştirilen ikinci tur EPİM incelemesi sırasında ülkemize yöneltilen ve kabul ettiğimiz tavsiyeler, özü itibariyle REG bünyesinde yürüttüğümüz çalışmalarla doğrudan bağlantılıdır. Bu çerçevede, kabul ettiğimiz EPİM tavsiyelerinin uygulanmasının bundan böyle REG bünyesinde takip edilmesi kararlaştırılmıştır" ifadesi kullanıldı.

Açıklamada, 2009 yılından itibaren yargı reformu paketleri başta olmak üzere yargı alanında kaydedilen gelişmelerin temelini oluşturan yargı reformu stratejisini güncelleme çalışmalarının tamamlandığı ve en kısa sürede Bakanlar Kurulu'na sunulacağı bilgisi verildi.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından verilen ihlal kararlarına konu olan alanlarda sorunların ortadan kaldırılmasına yönelik alınması gereken tedbir, faaliyet ve düzenlemeleri içeren ve birinci yılı mart ayında dolacak "Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi İhlallerinin Önlenmesine İlişkin Eylem Planı"nın uygulanma sürecinin titizlikle takip edildiğinin ve Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanacak Yıllık Rapor'un Başbakanlığa sunulacağının belirtildi açıklamada Avrupa Konseyi, AİHM ve Adalet Bakanlığı'nın temsilcilerinin katılımıyla, Eylem Planı'nda belirtilen konular çerçevesinde gayriresmi bir çalışma grubu kurulması için de çalışmaların devam ettiği kaydedildi.

Adalet Bakanlığı'nın toplantıda başta yargı reformu paketleri olmak üzere Türkiye'de son yıllarda hayata geçirilen reformların AİHM istatistiklerine yansımaları ve gelecek dönemde yapılabilecek çalışmalarla ilgili sunum yaptığına değinilen açıklamada "2012'de AİHM önünde ülkemiz hakkındaki derdest olan başvuru sayısı 16.876 iken bu sayı 31 Ocak 2015 itibariyle yaklaşık % 45 oranında azalarak 9.550 olmuştur. AİHM önündeki derdest dosyalarımızın hızla sonuçlandırılması amacıyla 5 hakimimiz AİHM'de belli bir süreyle görevlendirilmiştir" denildi.

Açıklamada, 20 Şubat 2013'ten bu yana başvuruları kabul eden İnsan Hakları Tazminat Komisyonu'nun çalışmalarının da AİHM nezdinde Türkiye aleyhine yapılan başvuru sayısının azalmasında önemli rol oynadığı ifade edildi. AİHM'in, uzun yargılamalarla ilgili olarak Komisyona başvuru yapılmasının etkili bir iç hukuk yolu olduğunu teyit ettiği aktarılan açıklamada, "İnsan Hakları Tazminat Komisyonu'na bu güne kadar yapılan müracaat sayısı 6.938'e ulaşmıştır. Bu başvuruların yaklaşık 5.955'i hakkında karar verilmiştir. Başvurulardan 2.508'i hakkında kabul kararı, 1.686'sı hakkında ise red kararı verilmiştir. Hakkında karar verilen 5.955 dosyadan 1.520'sine itiraz edilmiştir. Bu itirazlardan 1.133'ü hakkında itirazın reddine, 42'si hakkında itirazın kabulüne karar verilmiştir" ifadesine yer verildi.

Toplantıda, Türkiye'de insan haklarının kurumsallaşmasının temel yapı taşlarından biri olan ve OPCAT (İşkenceye ve Diğer Zalimane, Gayriinsani veya Küçültücü Muamele veya Cezaya Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesine Ek İhtiyari Protokolü) çerçevesinde öngörülen ulusal önleme mekanizması görevini de üstlenen Türkiye İnsan Hakları Kurumu Kanunu'nda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı'nın da ele alındığına işaret edilen açıklamada şöyle denildi:

"24 Kasım 2014 tarihinde TBMM Başkanlığı'na sunulan ve 23 Ocak 2015 tarihinde TBMM Genel Kurulu'na sevk edilen 'İç Güvenlik Reform Paketi', vatandaşların hayatını kolaylaştıran, can ve mal güvenliğini güvence altına alan, birçok bürokratik işlemi ortadan kaldıran düzenlemeler içermektedir. Söz konusu düzenlemeler, AB müktesebatı ve uluslararası standartlar esas alınarak hazırlanmıştır.

Türkiye, güvenliğin özgürlükleri korumak için var olduğu yaklaşımı çerçevesinde önemli siyasi reformlar gerçekleştirmeye devam edecektir. Halihazırda TBMM Genel Kurulu'nda bulunan ve kolluk görevlilerine yönelik kötü muamele iddialarını bağımsız olarak inceleyip soruşturmak amacıyla hazırlanan Kolluk Gözetim Komisyonu Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı'nın kısa sürede yasalaşması da önem arz etmektedir. Böylelikle, kolluk hakkındaki şikayetlerin incelenmesi, izlenmesi ve sonuçlandırılmasını sağlayan mevcut mekanizmaların daha etkili ve hızlı işlemesi sağlanacaktır."

Açıklamada, AB ile yürütülen müzakere sürecinde 5 faslı ilgilendiren ve başta Avrupa Polis Teşkilatı (EUROPOL) ve Avrupa Adli İşbirliğini Geliştirme Ajansı (EUROJUST) olmak üzere birçok AB kurumuyla da etkin işbirliği sağlanabilmesi açısından ihtiyaç duyulan Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Tasarısı'nın da toplantıda ele alındığına yer verildi.  26 Aralık 2014'te TBMM Başkanlığı'na sunulan ve ilgili komisyonlarda görüşülmeye devam edilen Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Tasarısı'nın en kısa zamanda yasalaşması önem arz ettiği vurgulandı.

Farklı inanç gruplarına mensup vatandaşlarla diyalog sürecinin kararlı bir şekilde devam ettiği ifade edilen açıklamada bu çerçevede yürütülen çalışmalar kapsamında önemli ölçüde mülk iadeleri gerçekleştirildiği, kiliselerin restore edildiği, yıllarca ibadete açık olmayan kiliselerde dini törenlerin gerçekleştirildiği ve farklı inanç grubuna mensup vatandaşların okul açabilmelerinin önündeki engellerin kaldırıldığı aktarıldı.

Vize Serbestisi Diyaloğu ekseninde yürütülen çalışmaların da ele alındığı ve Vize Serbestisi Yol Haritası'nda yer alan yükümlülükler bakımından gelecek raporlama döneminde yapılacak faaliyetlerin ve atılacak adımların belirlendiğinin aktarıldığı açıklamada Türkiye ile AB arasında imzalanan Geri Kabul Anlaşması'nın uygulanması kapsamında yapılması gereken hazırlıkların da değerlendirildiği belirtildi. Açıklamada son dönemde, vize politikası alanında, Vize Serbestisi Diyaloğu ile de yakından ilgili olarak, 1 Ocak 2015 tarihinde 47 ülkeye kaşe vizenin kaldırılarak bu ülke vatandaşlarının "e-Vize" sistemine yönlendirilmesi ve yüksek güvenlik özelliklerine sahip vize etiketlerinin hazırlanarak kullanıma sokulması olmak üzere iki önemli adımın atıldığı ifade edildi. Söz konusu iki adımın, Vize Serbestisi Diyaloğu kapsamında yer alan yükümlülüklerin karşılanması ve düzensiz göçle daha iyi mücadele edilebilmesi için büyük önem teşkil ettiği belirtildi. Açıklamada "Vize Serbestisi Yol Haritası'nda yer alan yükümlülüklerin tam olarak ve mümkün olan en kısa sürede karşılanması için çalışmalara kararlılıkla devam edilmektedir" denildi.

Açıklamada, 15 Ocak 2015'ta kamuoyuyla paylaşılan Avrupa Parlamentosu Türkiye Raporu'nun ilk taslağındaki dengeli anlayışın memnuniyetle karşıladığına yer verilirken, "Bu anlayışın ve raporun ilk taslağında yer alan 23. Yargı ve Temel Haklar ve 24. Adalet, Özgürlük ve Güvenlik fasıllarının müzakerelere açılması çağrısının raporun nihai halinde de korunmasına önem veriyoruz. Söz konusu fasılların müzakerelere açılması ile ilgili olarak, Avrupa Komisyonu ve Avrupa Parlamentosu tarafından yüksek sesle dile getirilen çağrıların en kısa sürede hayata geçirilmesini bekliyoruz" denildi.

Türkiye'de son dönemde meydana gelen üzücü olaylar ekseninde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam'ın da katılımıyla kadına yönelik şiddetle etkin mücadele edilmesi konusunun da toplantıda değerlendirildiğine işaret edilen açıklamada "REG bakanları olarak, Özgecan Aslan kardeşimizin katledildiği, hepimizi derinden yaralayan menfur cinayeti şiddetle kınıyoruz. Özgecan Aslan'a Allah'tan rahmet, kederli ailesine sabır diliyoruz. Bu vesileyle, bu menfur olayın ülkemizde kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda toplumun tüm kesimlerini birleştirme açısından bir dönüm noktası olmasını temenni ediyoruz" ifadesine yer verildi.

Türkiye'nin, İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen "Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi"ni ilk imzalayan ve onaylayan ülke olduğu hatırlatılan açıklamada, şunlar kaydedildi:

"Sözleşmede yer alan hükümler göz önünde bulundurularak 6284 sayılı 'Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun', 20 Mart 2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Kadına yönelik şiddetin önlenmesi için alınması gereken önlemlerin yanı sıra bu konuya yönelik toplumsal farkındalığın artırılması ve böylece mevcut önleme mekanizmalarının tüm vatandaşlarımız tarafından daha etkin bir şekilde kullanılması önem arz etmektedir. Ayrıca, kadına yönelik şiddet ile sıfır tolerans ilkesi çerçevesinde topyekun mücadele edilmesini hedefleyen, ilgili Bakanlıklara bağlayıcı sorumluluklar getiren, etkin bir izleme ve değerlendirme mekanizması öngören ve 2016-2019 yılları arasında uygulanacak olan 'Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Eylem Planı' hazırlıkları devam etmektedir. Söz konusu Eylem Planı çerçevesinde, vatandaşlarımızın mevcut koruma ve önleme mekanizmalarından daha etkin bir şekilde yararlanabileceği vurgulanmıştır."

Kaynak: AA

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement