ABD ve Rusya'dan Türkiye'ye Büyük Oyun - Son Dakika
Güncel

ABD ve Rusya'dan Türkiye'ye Büyük Oyun

ABD ve Rusya\'dan Türkiye\'ye Büyük Oyun

Rusya, Amerika, Çin ve İran, Suriye'yi 5 parçaya bölecek planı hazırladı ve uygulamaya koydu.

30.07.2012 09:33  Güncelleme: 18:20

Başbakan'ın geçtiğimiz günlerde Rusya Devlet Başkanı Vladmir Putin'e söylediği "Avrupa kapısında olmamızı istemiyorsanız bizi Şangay toplantılarına alın" şakasının, önemli bir sebebi olabileceği ortaya çıktı.

Gazeteci Yazar Haşim Söylemez'in Haberler.com'a verdiği bilgilere göre Şangay'da yapılan Suriye zirvesinden federasyon kararı çıktı. Türkiye'nin kabul edilmediği Rusya, Amerika, Çin ve İran'ın da dâhil olduğu toplantıda Suriye'nin 5 parçaya bölünmesine karar verildi. Zirvede ayrıca Türkiye'ye tampon bölge için müdahale hakkı çıktı.

Açıklamaların ardından Gordon ve Lambiniadis okul bahçesindeki Atatürk Heykeli önünde bir süre sohbet etti. Gordon Atatürk heykeli üzerinde yazılı 'Hayatta en hakiki mürşit ilimdir' sözü hakkında bilgi aldı.

5 PARÇALI DEMOKRATİK SURİYE BİRLİĞİ

Zirvede oluşturulacak konfederasyonun adı 'Demokratik Suriye Birliği' olarak belirlenirken, sadece Kürtler için bir isim belirlendi; 'Demokratik Kürdistan Federasyonu' Baas iktidarı sahile çekiliyor. Gözler Şam yerine Halep'e çevrilmiş durumda.

Plana göre Suriye'deki gelişmeler bütün bölgeyi saracak. Çünkü Suriye Irak gibi değil, hamisi ve bekçisi çok olan bir ülke konumunda. Suriye üzerinden aynı zamanda Batı ile Doğu arasında artık değişmeye başlayan güç ve iktidar savaşı da veriliyor. Ne Afganistan ne de Irak için böyle bir durum yaşanmamıştı. Amerika'nın 1990'dan itibaren yanlış hamleleri, Afganistan ve Irak'a girip oradan zayiatla çıkması onun stratejisini zedeledi. Aynı hatayı Rusya Afganistan konusunda yapmış ve yıllarca burada verdiği güç dengesini Amerika'ya karşı kaybetmişti.

GÜÇ DOĞU'YA KAYDI

Şimdi Suriye'yi konuşurken aslında yalın bir Esed despotluğu ya da faşizmi değil, yükselen Doğu'nun güç dengesinin neyi nasıl şekillendireceği üzerinde durmak daha önemli. İran ve Çin'i ise bu dengenin dışında tutmak mümkün değil. Amerika'nın planladığı Büyük Ortadoğu Projesi üzerinde Suriye değerlendirilmesi vahim bir hatadan başka bir şey değil. Zira güç artık aynı zamanda Doğu'ya kaymış durumda.

Yani Amerika Suriye'ye şekillendirmek için Rusya ve İran'a danışmadan ya da Çin'in onayın almadan hamle yapmayacağı artık kesin. Amerika artık ancak lokal alanlarda başarılı olabilir fakat genel manada misyonunu artık yitirmiş durumda. Irak'ta yaşananlar bunun en net örneği. Zaten son denemeler de yaşananlar da bu durumu ve güç dengelerinin çatışmasını doğruluyor.

Suriye krizi için Amerika, Rus yetkililerinde bulunduğu bir zirveyi 4 ay önce yaptığı belirtiliyor. Bu toplantıya Ulusal Güvenlik uzmanları danışmanlar ve ülkeler adına karar verecek kişilerin katıldığı belirtiliyor. Rusya'ya ile Amerika'nın Suriye konusunda bir araya geliyor olması ve müzakere yapması Putin'in Rusya'ya yeniden sahaya sürdüğü anlamına da geliyor.

AMERİKA VE İRAN VAR TÜRKİYE YOK

Çünkü belirleyici ülke olan Amerika tek güç olma vasfını yitirdiği ve Rusya'nın varlığını artık kabul ettiği anlamına geliyor. Toplantı'da Çinli güvenlik uzmanları ve İran'dan yetkililerinde bulunması oldukça manidar. Konu Suriye'de yaşanan gelişmeler, buluşma için seçilen yer ise Şangay. Rusya ve Çin'in başın çektiği ve Şangay beşlisi (Rusya, Çin, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan) olarak tanımlanan Şangay kavramı atık güç dengesinin merkezi olduğunun ilk adım oldu bu zirve.

Burada yapılan toplantılarda Suriye için kritik kararlar alındı. Suriye'nin yeni haritası burada karar bağlandı. Aynı zamanda Irak'ın mevcut durumda değerlendirildiği belirtiliyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın kısa bir süre önce Rusya'ya gidip burada görüşmeler yapmasının altında yatan ana sebeplerinden biri de Şangay'da yapılan bu gizli zirvenin olduğu belirtiliyor. Erdoğan'ın zirveden ve alınan kararlardan dolayı Rusya'ya sitemde bulunduğu vurgulanıyor.

MERKEZİ YÖNETİM KALKIYOR

Yapılan zirvede ise alınan kararlar oldukça ilginç. Suriye artık merkezi bir yönetimle yönetilmeyecek, her kesime federasyon kurma hakkı tanınacak, bu durumda Suriye 4 ya da 5 federasyonda oluşacak ve adı kabul görürse 'Demokratik Suriye Birliği' olacak.

Beşar Esed'in durumu ise oluşan tabloya göre değerlendirilecek. Esed olmazsa da onun tebaasından gelenlerin bir federasyon hakkı olacak. Yeni bir nüfus sayımı, yeni bir yasa hazırlanacak. Her federasyonu nüfus dağılımına göre Konfederasyona katılma şansı bulunacak. Yani yapılacak seçimlere göre Konfederasyon Başkanı ve yardımcısı ve milletvekilleri seçilecek ve bu kişiler 'Demokrat Suriye Birliği'nin yöneticileri olacak.

HER FEDERASYONUN BAYRAĞI VE DİLİ AYRI OLACAK

Ama her federasyon kendi içinde bayrağını, dilini, dini, kültürel ve eğitim hakkını kullanabilecek. Resmi dil Arapça, Kürtçe olarak belirlenirken, diğer dillerde eğitim hakkı ve sosyal alanda kullanmasına da bir engel olmayacak. Ancak bütün bu yeni Suriye planı Amerika'da yapılacak olan seçimlerden sonra bütün dünyaya resmen açıklanacak. Şangay zirvesinde ilk başta planlanan Lübnan modeliydi, yani siyaset ile iktidar oluşturma ve nüfusu çokluğuna göre cumhurbaşkanın ve başbakanın seçilmesi düşünülmüştü.

Lakin bu modelin çok geçerli olmadığını ancak Lübnan'daki modelin federasyonlarla uygulanabileceğine karar verildiği öğrenildi. Örneğin Suriye'de nüfusları en az olan Dürziler bile bir Federasyona sahip olabilecekler. Bu federasyonlar sınırlarının komunda göre kendi Irak ve dindaşlarını kendilerine bağlayabilecek.

5 FEDERASYONLU SURİYE

Suriye'ye müdahale hakkı Rusya, Amerika ve İran'a bırakılıyor. Bu müdahale Suriye'nin şekillenmesine dair olacak. Zirveye göre federasyonlar 5 parçadan oluşacak; Kürt federasyon bölgesi, Sünni Federasyon bölgesi; bu iki federasyon şeklinde planlanıyor. Diğeri ise Baas federasyonu yani (Alevi-Nusayri )federasyonu.

Nüfusu en az olan ise Dürzîlerin kuracağı bir federasyon söz konusu muhtemelen Suriye'deki Hıristiyanlarda bu yapının içinde yer alacak gibi görünüyor.

Suriye bu nedenle Irak'tan çok Lübnan'a benziyor ve mezhepsel çatışmaların çıkması da muhtemel. Suriye şuanda tahminlere göre 25 ila 30 milyon nüfusa sahip. Bu nüfusun yüzde 70'ne yakını Sünnilerden oluşuyor. Ancak güç ve silah Baas iktidarı ve onun suçlu(genelde suça bulaşmış kişiler) savaşçıları Alevilerin elinde. Federasyonlar kurulsa bile Hıristiyanların varlığı, Dürzilerin hakimiyet de mezhepsel bir çatışmaya gebe. Çünkü durum etnik yapıdan çok mezhepsel olarak görülüyor Suriye'de. Söz konusu, bu durumu bozan tek unsur ise Kürtler. Ancak bu Kürtlerin önemli bir kısmı da Alevilerden oluşuyor, yani etnik durum ile birlikte mezhebi bir durum söz konusu.

HALEP'İN DÜŞMESİ ESED'İ BİRİTECEK

Suriye'de her ne kadar çatışmalar devam etse de kritik şehir Halep gösteriliyor. Yani gözler önündeki Şam'ın düşmesi o kadar ehemmiyetli değil. Halep'te süren mücadele Suriye'nin bir nevi yeni kaderini ve durumunu netleştirecek. Halep'in düşmesi Esed'ın Şam'ı ve iktidarını kaybetmesi anlamına geliyor. Çünkü buradaki yapı Esed'ı en çok korkutan şehir durumunda.

Burada Kürtler, Sünniler, Aleviler, Hıristiyanlar bulunuyor. Yani etnik ve mezhebi çatışmanın merkezine dönüşebilir burası. Peki, Federasyonlar nasıl bölündü?

SURİYE İÇİN HEDEFLENEN HARİTA

Şangay'daki zirvede çıkan harita oldukça ilginç bir durum arz ediyor. İddialara göre şehir şehir yapılan hesaplarda Federasyonlar dizayn edilmiş. Sünniler için düşünülün yapılanmada Şam ve Halep ana karargâh seçilmiş. Humus, Dara ve civarı iki ayrı federasyon olmak üzere Sünnilere bırakılıyor. Türkiye Suriye'de Sünnileri destekliyor ve iddialara göre onların güçlenmesi için yardımda bulunuyor.

Aslında Dış İşleri kaynakları bunu yalanlamıyor ve Sünnileri desteklediklerini deklere ediyorlar. Sünniler böylece en tarihi ve köklü olan bölgeleri ele geçirmiş olacak. Bu iyi bir kazanç onlar adına. Nüfusun yüzde 8-10'nunu oluşturan Baas (Alevi-Nusayri) Federasyonu ise daha çok sahil şeridine konuşlanacak. Zaten çoğu halen burada yaşıyor ve bu hattın onların kontrolünde. Onlar ise deniz yoluyla bir ticaret avantajı sağlayabilir.

Baas için belirlenen şehirler ise Lazkiye,Tartus, Baniyas ve civarı. Dürzîler için belirlenen yerler aslında daha çok Lübnan'ın kırsal tarafına düşen bölge. Bu hat Şam'a kadar uzanıyor ve 1 milyon Dürzi için iyi bir alan bu. Bu Dürzîlerin ayın zamanda Lübnan'daki akrabalarıyla kontakta olmaları ve onların arkaların sağlama alma anlamına geliyor. Silahlı güçleri oldukça zayıf olması bir dezavantaj olarak okunabilir.

EN NET HARİTA KÜRTLER İÇİN BELİRLENDİ

Şangay Zirvesi'nde adı net bir şekilde konulan tek federasyon ise Kürtleri için belirleneni. 'Demokratik Kürdistan Federasyonu' adı ile Kürtler geniş ama pek verimli olmayan yoksul bir alana yayılmış durumdalar. Halep'e kadar uzanan çizgide Kürtler yaşıyor. Kamışlı, Afrin, Kobani, Amadi gibi yerler Kürtlerin hâkimiyetinde zaten. Şuanda bu bölgelerde devlet resmi kurumları, hastaneleri, daireler Kürtlere bırakılmış durumda.

ESED KÜRTLERİ YANINA ÇEKMEYE ÇALIŞIYOR

Ancak askeri güçler ve istihbarat birimleri Kamışlı civarında hala bulunuyor. Burada hâlihazırda 4 bin Suriye askeri mevcut. Ancak Kürtlerle bir çatışmalar yok, yani bir nevi Esed ile Kürtler arasında zimmî bir anlaşma var. 4 milyon Kürdün yaşadığı Suriye'de kimliksiz olan Kürtlerin önemli bir kısmına Mart ayından itibaren kimlik verilmeye başlandığı da biliniyor. Bu durumda Beşar Esed Kürtlere taviz vererek onları yanına çekmeye çalışıyor.

Zaten resmi kurumlarda çalışan Kürtlerin maaşları halen EsEd tarafından düzenli olarak ödeniyor. Kürtlerin en büyük sorun dar alanda 17 ayrı partiye sahip olmaları. Ancak etkili olan üç parti bulunuyor ve bunların başında KCK/ PKK'nın desteklediği ve KCK yapılanmasında yer alan PYD(Demokratik Birlik Partisi) bulunuyor.

PKK 4 BİN MİLİTANINI PYD'YE VERDİ

Suriye Kürt Demokratik Partisi ise Barzani'nin desteklediği bir parti ancak çok etkin değil. Zaten en başında Mesud Barzani Türkiye'nin isteğiyle Suriye'deki partilerle görüşme yerine sadece kendi desteklediği parti ile görüşmesi soncu bu hale getirdi. Oysa Barzani KDP başkanı yerine Kürtlerin lideri olarak Suriye'deki partilerle görüşseydi durum belki biraz değişebilirdi ve PYD bugün o kadar etkili olmayabilirdi. KCK/PKK PYD'yi güçlendirdi ve artık ciddi bir biçimde silahlı güçleri var.

Oysa daha düne kadar Suriye'de ezilen Kürtler artık silahlı güçlere sahiplerler. İddialara göre PKK 4 bin militanını PYD'nin emrine verdi. Diğer bir iddia ise son bir yıl içinde Urfa ve civarından örgüte katılan bin 500 kişi sadece Suriye'ye gönderildi ve buradaki PYD'nin silahlı milisleri oldular.

TÜRKİYE MİT ÜZERİNDE KCK İLE GÖRÜŞÜNCE ALDATILDI

Türkiye MİT üzerinden KCK hamlesi yapması, görüşmelerde bulunması sonucunda hep aldatıldı ve sorun Suriye'de patlak verdi. Çünkü KCK'yi ele geçirme yerine MİT elamanlarını örgüt kaptırdı. Aslında Türkiye 'Kürt' kelimesine takılıp 'kırmızıçizgilerimiz var' diyerek geleceği iyi okuyamadı.

Irak'ta yaşananlar bugün Suriye'de yaşanıyor. Irak'ta Barzani iktidarına karış çıkan devlet şimdi bu bölgede en güvendiği dost olarak Irak Kürtlerini görüyor. Türkiye Kürt realitesini kabul etmiş olsaydı kendi kontrolünde idare edebileceği bir Kürt coğrafyasına hâkim olabilirdi.

PKK SURİYE'DE SİYASETE GİREREK KANDİL'DEN İNEBİLİR

Ama şimdi PKK onaylı bir Federasyon'un kurulma ihtimali Türkiye'ye zor durumda bırakabilir. Çünkü Oslo görüşmeleri ve Amerika'nın da onay verdiği Türkiye coğrafyasında Demokratik Özerklik kurgusu, Türkiye'deki Kürtleri Suriye'deki 'Demokratik Kürdistan Federasyonu' ile birleştirebilir. Bu karamsar bir senaryo. Ancak avantajlı olan tarafı da var. Çünkü Türkiye yıllardır mücadele ettiği PKK'nın bu federasyon ile birlikte siyasete dönüşebilir ve Türkiye'ye gelmeden militanlar Kandil'den inebilir. Bu ihtimali Türkiye iyi kullanırsa kazançlı çıkar.

BÜYÜK KÜRDİSTAN YORUMLARI GERÇEKLERİ YANSITMIYOR

Handikap PKK'nın buradan beslenip Türkiye'ye buradan saldırma ihtimali. Bu ihtimalin tamamen ortadan kaldırılması da Türkiye'nin elinde. O da açılımlara son hız devam etmesi. Çünkü o zaman Kürtler ile politik Kürtler arasında bir ayrışma yaşanır ve politik Kürtler Türkiye'de giderek cılız bir hale dönüşüp marjinal küçük bir grup olarak kalır. Ama şu bir gerçek Türkiye'de bazı yazarların ve aydınların iddia ettiği 'Büyük Kürdistan' kuruluyor yorumları gerçekleri yansıtmıyor.

Çünkü bütün Kürtlerin yekpare bir çatı altında toplanması mümkün değil. Bunu ne Barzani ister, ne Talabani ne de İran Kürtleri. Ama şu gerçek hep baki kalacak yeni bir parçalı Kürt havzası oluşuyor ve artık buna göre politika belirmek gerekir. Türkiye eğer bu havzada söz sahibi olmak istiyorsa 'PKK' kavramından ve tabusundan bir an önce sıyrılması şart.

BARZANİ VE DAVUTOĞLU GÖRÜŞECEK

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Suriye'deki Kürt yapılanması için böyle bir şeyin kabul edilmeyeceğini ve bu konuda askeri olarak hazırlıkların yapıldığını açıkladı. Erdoğan'ın söylediklerinden şu anlaşılıyor PKK ile PYD ilintisi görülürse askeri müdahale yapılacak. Önümüzdeki günlerde Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ise Mesud Barzani ile bir görüşme yapacak.

Çünkü Barzani PYD'nin federasyon olma fikrinde rahatsız ve artık bağımsızlığını ilan edeceğini Türkiye'ye bildirdiği belirtiliyor. Daha öncede bunu dile getiren Barzani Suriye'deki oluşma karşı Irak'ta Bağımsız Kürdistan'ın ilan edileceğini el altında Türkiye'ye iletti. Bu durumda Davutoğlu-Barzani görüşmesi çok önemle ve buradan çıkacak sonuçta bölgenin geleceği açısından önemi bir adım olabilir. Türkiye destekli Bağımsız Kürdistan Türkiye için bir kazanç olur ve Türkiye'nin hamiliği anlamında bölgede güç kazandırır.

TÜRKİYE'YE TAMPON BÖLGE HAKKI VERİLDİ

Şangay zirvesinde Türkiye'ye bir hak da veriliyor. Suriye'deki federasyonlara karşın Türkiye Suriye topraklarına girip burada bir kalıcı tampon bölge kurabilir. Bu durumda Türkiye sınıra yakın birçok yeri hâkimiyetine geçirebilir. Bu yüzden Başbakan'ın Genelkurmaya 'hazır olun' talimatın verdiği de kaydediliyor. Bunun üzerine orduda büyük bir hareketlilik başlamış durumda ve savaş konumuna geçildiği alınan bilgiler arasında. Bütün bu tartışmalar ve senaryolar ancak akılcı bir dış politika hamlesi ile çözülebilir ve soğukkanlı olmak gerektiği de bir gerçek.

Öte yandan ABD'nin Avrupa ve Avrasya İşlerinden Sorumlu Dışişleri Bakan yardımcısı Philip Gordon, "Suriye'de ne ırk ne de din ayrımcılığını savunuyoruz. Birlik ve beraberlikten yanayız" diye konuşuyor.

Heybeliada Ruhban Okulu'nu ziyaret eden Gordon, çıkışta Suriye ile ilgili soruları cevapladı. Gordon, "Oradaki etnik gruplar Suriye'nin bir parçasıdır. Biz Suriye'de ne ırk ne din ayrımcılığını savunuyoruz. Her kesimin birlik ve beraberlik içinde olmasını istiyoruz. Suriye'de her hangi bir ayrılığı desteklemiyoruz" dedi.

Kaynak: Haberler.Com

Son Dakika Güncel ABD ve Rusya'dan Türkiye'ye Büyük Oyun - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement