Türkiye Kamu-Sen Nevşehir İl Temsilcisi Turgay Çetin Açıklaması - Son Dakika
Yerel

Türkiye Kamu-Sen Nevşehir İl Temsilcisi Turgay Çetin Açıklaması

Türkiye Kamu-Sen Nevşehir İl Temsilcisi Turgay Çetin Açıklaması

Türkiye Kamu-Sen Nevşehir İl Temsilcisi ve Türk Sağlık Sen Nevşehir Şube Başkanı Turgay Çetin, taşeron işçiler ile ilgili taslağın yeni haklar beklentisi içindeki taşeron işçilerinin umutlarını suya düşürdüğünü söyledi.

06.06.2014 09:35

Türkiye Kamu-Sen Nevşehir İl Temsilcisi ve Türk Sağlık Sen Nevşehir Şube Başkanı Turgay Çetin, taşeron işçiler ile ilgili taslağın yeni haklar beklentisi içindeki taşeron işçilerinin umutlarını suya düşürdüğünü söyledi.

Çetin yaptığı açıklamada, her gün Türkiye'nin çeşitli yerlerinde onlarca çalışanın iş kazası nedeniyle hayatlarını kaybettiğini belirterek bunun en önemli sebebinin sürekli artan taşeronlaşma, iş güvenliği ile ilgili gerekli tedbirlerin alınmaması ve minimum maliyet maksimum kar anlayışı olduğunu kaydetti.

2002 yılında 10 bin civarında olan taşeron işçi sayısının bugün toplamda 2 milyon 500 bine yaklaştığını ifade eden Çetin, düşük maliyetli, düşük ücretli, iş güvencesi olmayan, sendikaya üye olduğunda işten çıkarılacağı kesin olan, gerekli asgari iş güvenliği tedbirlerinden dahi yoksun bırakılan taşeron işçilerin yaşadığı dramın Soma'da bir kez daha ortaya çıktığını söyledi. Çetin, "Soma'da asıl iş devlet kurumu olan TKİ'ye aitken taşeron bir firmaya devredilmiş, taşeron firma da kömür ocağındaki bölümleri, başka taşeronlara bırakmıştır. Böylelikle daha fazla kar elde etmek için, düşük ücretli, güvencesiz işçi çalıştırma temeline dayanan taşeronlaşma; taşeronun taşeronları gibi bir durumu da ortaya çıkarmıştır. Yetkilinin ve sorumlunun dahi belli olmadığı bu karmaşık yapı nedeniyle gerekli işçi sağlığı ve güvenliği tedbirleri alınmadığı için Soma'da böyle bir dram yaşanmıştır. Soma'da adeta suçüstü yakalanan taşeron sistemine karşı oluşan kamuoyunu kırmak amacıyla bir tasarı hazırlanmış TBMM gündemine taşınmıştır. Kamuoyuna taşeronlaşmayı sınırlandıracak, taşeron işçilerine ve madencilere yeni haklar getirecek şeklinde yansıtılan Tasarının iç yüzü tam bir hak ve hukuk katliamı niteliğindedir" dedi.

Tasarı ile birlikte taşeron işçiler ile ilgili olarak daha önce dile getirdikleri endişelerinde bir kez daha haklı çıktıklarını ve Soma'daki insanlık dramının dahi iş güvencesinin yok edilmesi konusunda fırsata çevrilmeye çalışıldığı bir tasarı ile karşı karşıya bulunulduğunu kaydeden Çetin, bu tasarının yeni haklar beklentisi içindeki taşeron işçilerinin umutlarını suya düşürdüğü gibi taşeron çalışmayı da genişletecek bir düzenleme niteliği taşıdığını ileri sürdü. Çetin sözlerini şöyle sürdürdü:

"Her zamanki yöntemle, taşeron işçilere yeni haklar getirileceğine dair kamuoyunda ortaya atılan bazı haberlere rağmen tasarının gerçekleri açıklananlarla örtüşmemektedir. Bu tasarı ile taşeronlaşmaya sınır getirilmemekte aksine genişletilmektedir. Taşeron işçilerin memurların yerine çalıştırılabilmesinin önü açılmaktadır. Tasarının daha birinci maddesi ile Hükumet aklındakini ortaya koymuş ve her şart altında taşeron işçi çalıştırmayı meşrulaştıracak bir düzenlemeye imza atmıştır. Bu madde ile taşeron işçi çalıştırmayı sınırlayan ve düzenleyen İş Kanununun 2. maddesine ilişkin değişikliklerin hayata geçmesi durumunda taşeron işçi çalıştırma Türkiye'de asli istihdam biçimi haline gelecektir. Taşeron işçilik konusunun püf noktası alt işveren tanımında yatmaktadır. Mevcut durumda İş Kanununun 2. maddesine göre asıl işin bir bölümünde alt işveren çalıştırılabilmesi "işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenle uzmanlık gerektiren işler" gibi üç koşulun bir arada var olmasına bağlıdır. Bu üç koşul aynı anda yok ise yargı taşeron işçi çalıştırma muvazaa (hile) olarak kabul edilmekte ve işçi, başından itibaren asıl işverenin işçisi sayılmaktadır. Diğer bir ifadeyle bu üç koşul bir arada olmadan, asıl iş, taşerona verilirse bu durumda, "muvazaa" (hile) olgusu ortaya çıkmaktadır. Nitekim bu yönde verilmiş çok sayıda yargı kararı bulunmaktadır. Taşeron meselesinin kritik noktası bu tanımda düğümlenmektedir. Bugüne kadarki yargı kararları böyle bir durumun tespiti halinde taşeron işçisini, çalışmaya başladığı an itibarı ile asıl işverenin çalışanı olarak kabul etmekteyken; Tasarının birinci maddesi bu durumu ortadan kaldırmakta ve hileyi meşrulaştırmakta, asıl işlerde de taşeron çalıştırılmasının önünü açmaktadır. Tasarının, 4857 sayılı Kanunun 3. maddesinin asıl işveren-alt işveren ilişkisinin tescili ve teftişini düzenleyen ikinci, üçüncü ve dördüncü fıkralarını yürürlükten kaldıran 10. Maddesi asla kabul edilemez. Tasarının 11. ve 12. maddeleriyle kamuda yeterli nitelik ve sayıda personel olmaması durumunda asli ve sürekli işlerin de taşerona verilmesinin önü açılmaktadır. Bu durum, Kanundaki taşeron işçilik tanımını kökünden değiştirmekte, taşeron işçiliğini Anayasanın 128. Maddesine aykırı bir biçimde devletin asli ve sürekli işlerine de taşımaktadır. Örneğin kamu hastaneleri, kadrolu doktor ya da hemşire sayısının yetersiz kalması durumunda bu hastaneler taşeron yoluyla doktor ya da hemşire çalıştırabilecek hale gelecektir. Bu tasarı bu haliyle yasalaşırsa Türkiye'de memur kalmaz. Bize göre, Başbakanın 17 Aralık operasyonu sonrasında yurt dışından dönerken gazetecilere yaptığı "Memurun iş güvencesinin kaldırılması gerekir" açıklaması bu tasarı ile hayata geçirilmek istenmektedir. Kamuda yeterli personel olmadığı takdirde taşeron işçiliği yoluyla hizmet açığının kapatılabileceğine dair bir uygulama, bugün için bütün hizmet alanlarında devletin asli ve sürekli görevlerinin taşeron işçileri eliyle gördürülmesinin önünü açacaktır. Bilindiği gibi kamuda sağlık, eğitim gibi bütün sektörlerde mühendis, doktor, öğretmen gibi büyük bir personel açığı bulunmaktadır. Buna göre devlet, bu alanlara memur almak yerine taşeron çalıştırarak bu hizmetleri sağlamayı planlamaktadır. Bugün iş güvenliğinin, sosyal devlet ilkesinin ayaklar altına alındığı bir dönemde memurun iş güvencesi de tehdit altındadır. Bizler bütün sektörlerde iş güvencesinin sağlanması, taşeron işçiliğinin, 4/C'li çalıştırmanın, sözleşmeli statünün kaldırılması için mücadele ederken iktidarın milletimizi çağdaş köleliğe sürüklemesi kabul edilemez. Bu Kanun Tasarısının 1 inci, 10 uncu, 11 inci, 12 inci ve 13 üncü maddeleri, ne insaniyet adına ne de sendikacılık adına kabul edilemez. Bu tasarının altına imza atanların, ellerini vicdanlarına koyarak en azından Soma'da kaybettiğimiz işçilerimizin anısına saygı adına, çalışanları köle yapma sevdasından vazgeçmelerini ve tasarının saydığımız maddelerini tasarı metninden çıkarmalarını ya da bu konuda daha önce verilmiş olan yargı kararlarına uygun düzenlemeler yaparak, ülkemizin kanayan yarası haline gelmiş olan taşeron işçiliği sorununa gerçek anlamda bir çözüm getirmesini temenni ediyorum." - NEVŞEHİR

Kaynak: İHA

Son Dakika Yerel Türkiye Kamu-Sen Nevşehir İl Temsilcisi Turgay Çetin Açıklaması - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement