Bayatlı'dan Sert Çıkış

TMOK Başkanı Togay Bayatlı, futbolda son günlerde yaşanan ortam ile ilgili olarak sert uyarıda bulunarak, Türkiye'de ligin kapanabileceğini söyledi.

 Bayatlı, yaptığı açıklamada, kaos ortamının tehlikelerine dikkati çekerek, “Türkiye'de bu kaos, bu şekilde devam ederse futbol ligi bir gün biter, kapanır. Bakın İtalya'da kapanmak üzereydi, İngiltere son anda sıyırdı, şimdi düzeldi. İtalya ve Yunanistan da aynı durumdadır. Türkiye'de ligler bu kaos devam ettiği takdirde bir gün biter” dedi.

 “Herkes kendisine çeki düzen vermeli” diyen Togay Bayatlı, şöyle devam etti: “Herkes aynaya bakmalı, futbolu ne kadar bildiğini ölçmeli ve ne konuştuysa kulaklarıyla işitmeli. Ilımlı, yapıcı, kardeşçe ve dostça davranmalı. Eğer yanıt verilecek bir şey varsa komplo teorileri üretmeden, olgunluğuna yakışır bir şekilde cevap vermeli.”

“ŞİKE DE VAR, TEŞVİK DE VAR”

TMOK Başkanı Bayatlı, futbolda, Türkiye'de ispat edilememesine rağmen şikenin de teşviğin de olduğunu iddia etti.

Futbol kulüplerinde insanların, yönetim kurullarına sadece paralı olmaları nedeniyle gelmelerini eleştiren Bayatlı, “Bunlar geldikten sonra Fair Play de dürüstlük de kalmadı. Şike oluyor, teşvik oluyor. Hem şike, hem teşvik var. İkisi de var. İsim vermek istemiyorum ama bu haftaki maçlardan bir tanesindeki son dakika olayına bakın, başka bir şey söyleyemezsiniz.

Güçlü takımlar güçsüz takımlara yeniliyorlar. Bunun her ikisinin de ispatı zor. Bunun kararını hakem verecek. 'Bu maçta şike var, bu maçı durduruyorum' diyecek. Bu kararı, dünyanın hiç bir yerinde CAS dahil bozamaz” diye konuştu. Togay Bayatlı, dünyada hiç bir ülkede, kulüp başkanının veya basın sözcüsünün dışında gönüllü bir yöneticinin beyanat verdiğini görmediğini ifade ederek, şunları söyledi: “Zaten Avrupa'da kulüplerin bir çoğu CEO'lar tarafından yönetiliyor. Burada ise o kişilere imkan verilmiyor. Yönetime gelen insanların parası çok ama şöhretleri yok. Buralara gelip para vererek kendilerine şöhret kazanıyorlar. Profesyonel futbol kulüplerine gelen yöneticilerin maalesef yüzde 80'i hepsi zengin, para imkanı olan, belki de sporun S'sinden bile anlamayan insanlar. Doğruyu söylemek gerekirse. Böyle olunca, bunların yaptığı yanlış çıkışlar, yanlış demeçler ne yapıyor?

Seyirciyi etkiliyor, sporcuyu, federasyonu, hakemleri geriyor. Neticede sonuçları çok yanlış oluyor. Burada önemli olan genel kurullardır. Genel kurullar yöneticileri seçerken, gerçek yöneticilik yapabilecek, eğitim ve deneyimi olan insanları seçmesi lazım, para babalarını seçmeyecekler. Paraları olup da gayet iyi yöneticiler var ama parayı verip düdüğü çalan yöneticiler var. Genel kurullar, eskiden olduğu gibi kişilere değil, para verene değer veriyorlar. Bunun örneklerini gördük. Beşiktaş'ın bir yöneticisi var, 2 milyon doları verdi yönetime girdi. Ondan sonra bir futbolcuya 'Beni tanımadın' diye çıkıştı, olacak şey değil.”

“ALİ KOÇ'UN TEK KABAHATİ...”

Fenerbahçe Kulübü Asbaşkanı Ali Koç'u öven Togay Bayatlı, kendisinin tek kabahatinin böyle bir yönetim içinde bulunması olduğunu ileri sürerek, konuşmasına şöyle devam etti: “Ali Koç, bugün eğitimiyle olanaklarıyla kişiliğiyle çok başarılı bir insan. Böyle bir insan elbetteki yönetimlerde olabilir. Onun kişisel olarak kabahati yok. Tek kabahati böyle bir yönetim içinde bulunmak. Deneyimi yok. Ali Koç, başta olduğu gibi duracaktı, başka bir şeye karışmayacaktı. Koyu bir Fenerbahçeli, biraz da fevri olmuş olabilir.”

“HEPİMİZ ŞÜPHECİYİZ”

Eskiden kulüplerin işten anlayan bir tek basın sözcülerinin bulunduğunu ifade eden Bayatlı, “Şimdi herkes konuşuyor. Bir kulüpte herkes konuşmaya başlarsa herkes bir takım sorumsuz demeçler verirse ortada ne fair play kalır, ne şiddeti önleyebilirsiniz” dedi. Togay Bayatlı, şöyle devam etti: “Hepimizde yanlış bir huy var, biz her şeyden şüpheciyiz. Bize göre mutlaka her olayın altında bir kasıt var. İnsanların dürüst iş yaptığına, insanların namuslu olabileceğine inanmıyoruz. Hakemlerin gerçekten dürüst çalışabileceğine ama iyi niyetle hata yapabileceklerine inanmıyoruz. Allah'tan başka hata yapmayan var mı? Hepimiz hata yapabiliyoruz. O zaman başkaları hata yaptığı zaman, önce bunu tartalım, buna olumlu yönden bakalım. Gerekirse hatayı yapan kişiye soralım, önce gerçeği görelim, sonra beyanat vereceksek verelim.”