
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, 2017'de Hakimler ve Savcılar Kuruluna üye seçimini daha demokratik hale getirerek yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı, demokratik hukuk devleti adına önemli bir reformu hayata geçirdiklerini belirterek, "13 üyeden oluşuyor. Farklı kurumsal tecrübeleri, hukuk birikimini ve demokratik temsil mekanizmalarını bir araya getiren çoğulcu bir anlayışla inşa edilmiş oldu." dedi.
Tunç, Afyonkarahisar'daki termal otelde düzenlenen Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) Yıl Sonu Değerlendirme Toplantısı'nda hakim ve savcıların daha donanımlı olarak kürsüye çıkabilmeleri için hukuk eğitiminde yapılan düzenlemeleri anlattı.
Bu çalışmaları birlikte daha ileriye taşıyacaklarını ve güçlendireceklerini dile getiren Tunç, şunları kaydetti:
"HSK'nin varlığı, hukukun üstünlüğünün, adaletin sarsılmazlığının ve toplum vicdanının güvence altına alınmasının en somut göstergesidir. Nitekim anayasal bir kurum olan Hakimler ve Savcılar Kurulu, Anayasa'nın 159. maddesinde adil yargıyı tesis etmek üzere hakimler ve savcılarla ilgili işlemleri, hukukun üstünlüğü, mahkemelerin bağımsızlığı ve tarafsızlığıyla hakimlik ve savcılık teminatı esaslarına göre yerine getirmektir. Anayasa'nın Hakimler ve Savcılar Kuruluna verdiği bu önemli görevi, başta Kurul üyelerimiz, Genel Sekreterlik ve Teftiş Başkanlığımızla güçlü bir koordinasyon içerisinde layıkıyla yerine getirmenin gayreti içerisinde yolumuza devam ediyoruz."
-"Bir uzlaşma gerektiği vurgulanıyor"
Tunç, son 23 yılda yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının tahkimi için Hakimler ve Savcılar Kurulu ile ilgili önemli yapısal değişikliklerin hayata geçirildiğini söyledi.
Bu kapsamda 2010 Anayasa değişikliğiyle hakim ve savcıların yargısal işlemlerle ilgili denetiminin yürütmeden ayrılıp Hakimler ve Savcılar Kuruluna verilmesinin yargı bağımsızlığı adına atılan önemli bir adım olduğuna işaret eden Tunç, şöyle konuştu:
"Yargı bağımsızlığı adına attığımız bir diğer adım, Hakimler ve Savcılar Kurulunun kendi sekreteryasını oluşturduğumuz düzenlemedir. 2017 yılında Hakimler ve Savcılar Kuruluna üye seçimini daha demokratik hale getirerek, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı adına, demokratik hukuk devleti adına önemli bir reformu hayata geçirdik. 13 üyeden oluşuyor. Farklı kurumsal tecrübeleri, hukuk birikimini ve demokratik temsil mekanizmalarını bir araya getiren çoğulcu bir anlayışla inşa edilmiş oldu. Bu çerçevede Yargıtaydan 3 üye, Danıştaydan 1 üye, Yükseköğretim Kurullarının hukuk dallarında görev yapan öğretim üyeleri veya avukatlar arasından 3 olmak üzere toplam 7 üye, millet iradesinin tecelligahı Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından seçiliyor. Tabii bu seçim nitelikli bir çoğunlukla yapılıyor. Önce hem komisyonda, anayasa ve adalet karma komisyonunda hem de genel kurulda. Sadece bir partinin görüşüyle şekillenmiyor. Nitelikli çoğunluk aranıyor. Anayasa bunu emrediyor. Bir uzlaşma gerektiği vurgulanıyor. Önce üçte iki çoğunluk sağlanamazsa beşte üç çoğunluk, o da sağlanamazsa kurayla üye belirleniyor. Cumhurbaşkanı'nın birinci sınıf hakim ve savcılar arasından adli yargıdan 3, idari yargıdan bir olmak üzere 4 üyeyi de halkın oylarıyla seçilen yürütmenin başı, devletin başı, Cumhurbaşkanı tarafından belirleniyor ve görüldüğü üzere bu yapı, kuvvetler ayrılığı ilkesinin gerektirdiği denge ve denetimi gözeten, yasama organı, yürütme ve yüksek yargının katkı sunduğu çoğulcu ve demokratik bir yapıya kavuştu."
"İnceleme ve soruşturma işlemleri, HSK müfettişlerince titizlikle yürütülmektedir"
Tunç, eskiden 3 üye Yargıtaydan, 2 üye Danıştaydan, Yargıtay ve HSK'yi seçtiğini, HSK'nin da Yargıtay ve Danıştayı seçtiğini söyledi.
Durumun "Al gülüm, ver gülüm" şeklinde olduğuna dikkati çeken Tunç, şunları dile getirdi:
"Demokratik hukuk devletine uyan bir durum muydu bu? Yani bugünkü sistemi eleştirenler, 2017 Anayasa değişikliğiyle getirilen bu reformu karalamaya çalışanlar, bu seçim usulünü eleştirenler, önce geçmişteki uygulamaya bir baksınlar. Asıl demokratik hukuk devletini tahkim eden, güçlendiren yapı ve seçim usulü budur ve bu da Hakimler ve Savcılar Kurulunun daha demokratik, hukuk devleti ilkesine, yargı bağımsızlığına ve tarafsızlığına uyan bir usulle yoluna devam etmesi demektir. Anayasamızın 159. maddesi uyarınca kurum müfettişleri, hakim ve savcıların görevlerini kanun ve diğer mevzuat hükümlerine uygun şekilde yerine getirip getirmediklerini denetlemekte, adaletin ve hukukun güvence altına alınmasını sağlamaktadır. Yine hakim, savcıların görevlerinden kaynaklanan herhangi bir sorumluluk gerektiren bir durumun araştırılması gerektiğinde haklarında inceleme ve soruşturma işlemleri, HSK müfettişlerince titizlikle yürütülmektedir. Bunun yanında Teftiş Kurulu, görev alanına giren konularda uygulamada ortaya çıkan mevzuat eksikliklerini ve aksaklıkları tespit ederek alınması gerekli kanuni ve idari tedbirler konusunda Kurula öneriler sunma yetkisine sahiptir. Bütün bu çalışmaların ortak hedefi, yargının işleyişini kolaylaştırmaktır. Hak arama yollarını açık ve işler tutmaktır. Makul sürede adil yargılanma hakkını tesis etmektir."
"Teftiş güçlüyse adalet güçlüdür"
Tunç, Hakimler ve Savcılar Kurulu müfettişlerinin yargının gören gözü, duyan kulağı, nabzını tutan eli ve vicdanını diri tutan hafızası olduğunu vurguladı.
Yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığının sahadaki en güçlü güvencesinin Teftiş Kurulu üyeleri olduğuna dikkati çeken Tunç, şöyle devam etti:
"Attığınız her adım, kapısından girdiğiniz her adliye, görüştüğünüz her personel, devletin adalet anlayışının uygulamadaki yansımasını net bir biçimde ortaya koymaktadır. Aynı şekilde hukuk politikalarımızın sahadaki karşılığını en berrak şekilde yine sizlerin çalışmaları sayesinde görebiliyoruz. Kağıt üzerinde mükemmel görünen bir düzenlemenin uygulamada nasıl karşılık bulduğunu, bir yeniliğin hangi sorunları çözdüğünü ya da çözmediğini, bir yanlışın hangi sonuçları doğurduğunu en sağlıklı şekilde sizden öğreniyoruz. Bu sayede yargıya güveni arttıran, adaleti hızlandıran, uygulama birliğini güçlendiren ve vatandaşın beklentilerini karşılayan tedbirleri hızlı, doğru ve etkili şekilde hayata geçirebiliyoruz. Teftiş, yalnızca bir denetim mekanizması değildir. Teftiş, yargının kalp atışlarını düzenleyen, aksayan damarlarını onaran hayati bir unsurdur. Teftiş, güçlüyse adalet güçlüdür. Teftiş, zayıfsa adaletin kırılganlığı artar. Bu nedenle sizler, yargının diriliğini ve dinamizmini ayakta tutan sessiz ama en etkili güçsünüz.
Bazen bir dosyadaki gecikmeyi tespit eder, bir vatandaşın adalet duygusunu onarırsınız. Bazen yanlış uygulamayı fark eder, yüzlerce davanın seyrini değiştirebilirsiniz. Bazen bir hakim ya da savcının desteklenmesi gereken yönlerini belirlersiniz. Yargının kalitesini yükseltirsiniz. Bu, görünmez fakat çok kıymetli katkılarınız sizleri yargıya duyulan güvenin sessiz mimarları haline getirir. Adaletin kapısının daima açık, daima düzgün, daima güven veren şekilde tutulması için gösterdiğimiz gayret, devletimizin adalet yürüyüşüne büyük bir güç katmaktadır."
(Sürecek)
Son Dakika › Politika › Yargı Reformu ve HSK Üye Seçimi - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?