Vali Kıraç Sosyal Kalkınma Sempozyumuna Katıldı

Toplamda 10 oturumda 35 konuşmacının katıldığı sempozyuma Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Diyarbakır Valisi Mustafa Cahit Kıraç, Dicle Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ayşegül Jale Saraç, Akademik Araştırmalar Vakfı Başkanı Prof. Dr. Gürbüz Aksoy ve Risale Akademi Kurucu Üyesi Dr. İsmail Benek'in yanı sıra çok sayıda davetli katıldı.

Sempozyum Risale Akademisi tarafından hazırlanan ve Bediüzzaman Said-i Nursi'nin mesajlarını içeren bir sunumla başladı.Dicle Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ayşegül Jale Saraç, yaptığı konuşmada sanayi devrimi ve sonrasında yaşanan gelişmelerin, bir taraftan insanlığın refahına yönelik olumlu bir süreç başlatırken, diğer taraftan da toplumsal bunalımları beraberinde getirdiğini belirterek;"Ekonomik ve teknolojik olarak avantajlı konuma gelen Batı ülkelerinde başta aile olmak üzere, toplumsal kurumlar aşama aşma yozlaşmaya ve çökmeye başlarken, rekabet gücünü kaybeden ve sömürüye maruz kalan İslam coğrafyası da birçok açıdan daha da geriye gitmiştir" dedi.

Sempozyumda konuşan Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Türkiye'de bir dönemde sıkıntılar yaşandığını belirterek, "Son bir yılda adına çözüm süreci dediğimiz meselelerini rahatça tartışabildiği, sorunlarını kavga ederek değil tartışarak uzlaşarak kucaklaşarak, gerçekte olması gerektiği gibi bir çözüm gibi modeli etrafında işbirliğine giderek Türkiye bir mesafe kat ediyor. Bunun aslında bir bahar mevsimi etkisi oluşturuyor. Bu etki devam ediyor. Biz yine bir başka sosyal kalkınma sempozyumu vesilesiyle baharın başka bir mevsimini tadıyoruz. Burada Bediüzzaman Hazretleri "Acele ettim kışta geldim, sizler cennet asa bir bahara geleceksiniz" der. İnsanların değerler ürettiği, geliştirdiği bir içtimai düzen olarak görüyorum. Çünkü kalkınma ve gelişme kavramı daha çok fizikidir" dedi.

Vali Kıraç"İnsan faaliyetlerinin çevre üzerindeki baskıları ise gün geçtikçe derinleşmekte ve yaşam için gerekli olan doğal kaynaklar geri dönülemez bozulmalara maruz kalmaktadır."

Daha sonra bir konuşma yapan Vali Mustafa Cahit Kıraç, "Bugün maalesef ki dünyanın bir bölümü benzeri görülmemiş bir zenginliği ve refahı yaşarken, diğer bir bölümü de açlık, bulaşıcı hastalıklar ve doğal afetler gibi bir çok tehdit ve zorlukla karşı karşıya kalmaktadır. İnsan faaliyetlerinin çevre üzerindeki baskıları ise gün geçtikçe derinleşmekte ve yaşam için gerekli olan doğal kaynaklar geri dönülemez bozulmalara maruz kalmaktadır. Bu sorunun temelinde ise sürdürülebilir olmayan üretim-tüketim şekillerinin ve yaşam tarzlarının yattığını da çok iyi bilmekteyiz.

"Pek çok kişi kutsalı ve maneviyatın rehberliğini kör bir cesaretle terk etti"

Dünya, bize atalarımızdan miras kalmadı. Biz dünyayı çocuklarımızdan ödünç aldık. Çünkü kâinat, aynı zamanda Allah'ın bütün insanlara emanetidir.

Geçtiğimiz yüzyılda büyük bir güç kazanan ve günümüzde artık her düzeyde tartışılıp sorgulanmaya başlayan popüler dünya tasavvuru, dini ya yok sayıp reddetme ya da onu ihmal etme esasına dayanıyordu. Bir din olarak İslâm'la sınırlı olmaksızın geçtiğimiz yüzyılın ideolojileri bizlere, insanlığın kutsalla irtibatını kaybettiği zaman neler yapabileceğini, haddi aşmanın bedelinin neler olduğunu çok da acımasız bir şekilde gösterip kanıtladılar. Pek çok kişi kutsalı ve maneviyatın rehberliğini kör bir cesaretle terk etti. Sonuç, tabii ki hazin oldu. Nihayet insan, sadece yaratıcısıyla olan bağını kaybetmekle kalmadı, aynı zamanda o kendi evrenini şekillendiren sahici dünyayla da uyumunu kaybetti. Bütün bunları son birkaç yüzyıla sığdırmayı başaran insanoğlu, bugün kendi gerçeklik zemininin nasıl da ortadan kalktığını, fiziksel ve manevi çevre tahribatının gelecek nesilleri nasıl da tehdit ettiğini de geç olsa fark etti.

"Her Müslüman, "Allah' tan umut kesilmez" inancına bihakkın bağlı olmuştur."

Bu söylediklerim kötümser bir tablo olarak gözükebilir. Ancak Biz dindarlıkla ümidi korumak arasında çok sıkı bağları olan bir dine mensubuz. Her Müslüman, "Allah' tan umut kesilmez" inancına bihakkın bağlı olmuştur.Bu bağlamda, günümüz dünyasının en büyük 3 hastalığı olan cehalet, fakirlik ve ihtilafla mücadele etmek için ise Hükümetimizin ve her bir Bakanlığımızın verdiği desteklerle ilimizde önemli çalışmalar yürütmekteyiz. Bu bağlamda geçmişte çıkarılan Anayasalarda sosyal devlet olgusunun yer aldığını görüyor olsak da, son zamanlarda sevindirici bir şekilde müşahade etmekteyiz ki, artık sosyal sorunlara hükümetimiz tarafından sağlanan kaynaklarla proje bazında yaklaşımlar sergilenmektedir.

Bu çerçevede, gerek ekonomik ve istihdama dönük yatırımlarımız, gerek eğitim ve kültürel alanda yürüttüğümüz çalışmalarımız, gerekse de kadın,çocuk ve gençlere yönelik sosyal destek programlarımız ile reçeteler oluşturarak çareler üretme gayreti içerisindeyiz. Bütün bunların yanında ve en önemlisi son bir yıldır bölgemiz başta olmak üzere ülkemizin her köşesinde esen ve milli birlik ve kardeşliğimizi pekiştiren bahar havası ittifakımıza güç katmakta ve geleceğe daha güvenle bakmamıza vesile olmaktadır.Sözlerime burada son verirken, bu sempozyum ile meselelerimizin derinlemesine inceleneceği ve yeni çözüm önerileri getirileceği ve sosyal kalkınma sorununun çözümüne önemli katkılar sağlayacağı için çok memnun olduğumu ifade etmek istiyorum.Bediüzzaman Said Nursi'nin ifade ettiği gibi "Mariz bir asrın, hasta bir unsurun, alil bir uzvun reçetesi'nin Kuran'ın ve İslam'ın altın iklimini solumak ve emirlerine ittiba etmek olduğunu ifade ederek,sempozyumun hazırlanmasında emeği geçenlere ve siz değerli misafirlerimize teşekkür ediyor, saygılarımı sunuyorum." dedi.

Açılış konuşmalarından sonra Doç. Dr. Ahmet Yıldız' a Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker bir plaket takdim etti. Risale Akademi Kurucu Üyesi Dr. İsmail Benek de katılımlarında dolayı Bakan Eker'e bir plaket takdiminde bulundu.