Hasankeyfli Bir Gözle Hasankeyf'i Gezmek - Son Dakika
Güncel

Hasankeyfli Bir Gözle Hasankeyf'i Gezmek

Hasankeyfli Bir Gözle Hasankeyf\'i Gezmek

Hasankeyfli arkeolog Necdet Talayhan'ın gözünden Hasankeyf tarihi.

14.08.2013 16:00

Anadolu'nun insanlığa eşsiz hediyesi Hasankeyf'in; Hasankeyf'te doğmuş büyümüş ve arkeolog olarak Hasankeyf'e yıllarca büyük emekler vermiş Necdet TALAYHAN'ın gözünden, Batman Müzesinin hazırlamış olduğu gezi güzergahının tarih ve gizem dolu hikayesi:

Merhaba sevgili Hasankeyf ve tarih dostları:

Hasankeyf'te tarihle kültürle iç içe geçecek yeni bir gün yeni bir yol yeni bir güzergah.

Hasankeyf'e Batman yönünden gelen Hasankeyf dostları sizi 15. yüzyılın Türkiye'deki tek örneği olan Akkoyunlular'dan kalma Zeynel Bey Türbesiyle karşılıyoruz ve size hoş geldiniz diyoruz. O öyle bir türbe ki bir babanın oğluna duyduğu eşsiz sevgiyi yansıtır. O türbe başlı başına bir şaheser ve bir ölümsüz anıttır. Öyle güzel yapılmış ki bakıldığında süsleme olarak görülen farklı renklerde ki çini kuşaklar; size ibadet kapsını açıyor ve o yazılarda kufi olarak yazılmış; Allah, Ahmet, Ali, Muhammed isimlerini siz farkında olmadan gözlerinizle zikrettiriyor.

Zeynel Bey Türbesi aslında bir çok yapıyı barındıran bir külliyedir. Orada gezerken Artuklular'dan ve Eyyübiler'den kalma kadim eğitim yuvaları olan nadide medreseleri görüp o zamanın eğitim ve bilim yuvası olan Hasankeyf'e bir kez daha hayran kalacaksınız. Hayranlığınız orada ki menzil hanının kalıntılarını ve ihtiyaç sahibi insanlara yemek dağıtılan imarethaneyi gördüğünüzde kat be kat artacaktır.

Zeynel Bey külliyesinden ayrılıp Dicle kıyısına doğru ilerlediğinizde karşınızda iki farklı kültürün, medeniyetin armağanı olan Hasankeyf Hamamı sizi tüm saklı kalmış anılarıyla karşılayacaktır. O hamam ki Raman dağlarından; pişmiş topraktan yapılmış su borularıyla berrak kaynaklardan çıkan sularla ihya edilmiştir. O hamamı görüp biraz düşündüğünüzde hepiniz o hamamın suyuyla yıkanmak ve rahatlamak isterdiniz.

Zeynel Bey' e girip manevi hazı alıp arınan oradan Hasankeyf hamamında bedensel arınma yapan siz değerli misafirler Hasankeyf'e girmeye hazırsınız. Hasankeyf hamamından çıkıp Dicle'nin akışı istikametinde yürüdüğünüzde sizi devasa bir yapı karşılıyor. O yapı ki ortaçağ dünyasının en büyük ve geniş kemer açıklığına sahip olan Hasankeyf taş köprüsüdür. Yine bir Artukoğulları eseri olan bu taş köprü etrafını saran on iki adet insan figürü size astroloji burçlarının özelliklerini işlenmiş taşlar üzerinde yansıtmaktadır. Gönül isterdi ki siz sevgili misafirlerin bu köprüyü bir zamanlar kullanıldığı gibi kullanabilmenizdi ne yazık ki bunu yapamıyorsunuz. Bunun yerine Dicle nehrini izleye izleye yeni yapılmış köprüye doğru yürüyorsunuz şimdi. İşte Hasankeyf tabelası yazan yerdesiniz tam köprü başında hemen sol tarafınızda manevi değeri çok olan ve her sene kendisi için bir anma töreni yapılan İmam Abdullah'a ait zaviye sizi karşılıyor. Ve yeni Hasankeyf köprüsündesiniz, köprüden yürüyerek geçip nazlı nazlı akan Dicle'yi selamlıyor, az önce görmüş olduğunuz eski taş köprüye defalarca bakmaya devam ediyorsunuz.

İşte Hasankeyf'e girdiniz sağa doğru dönüp eski çarşıya gireceksiniz orada her türlü ihtiyacınızı karşılayacağınız alışverişinizi yapacağınız eski dükkanların arasında yürüyorsunuz. Çarşıda yürürken karşınıza çoğu insanın çan kulesiyle karıştırdığı eşsiz mimarideki Er rızk camiinin minaresiyle karşılaşıyorsunuz. Çift yollu bir minare olup; inenin ile çıkanın birbiriyle karşılaşmadığı bu minare bir mimari zeka örneği olup; Er Rızk camiinin eski yapılarıyla bir bütünlük içinde tarihe meydan okuyor. Hemen Dicle nehrinin üstünde kurulan bu cami geçmişteki kalıntılarıyla cumhuriyet döneminde tekrar inşa edilmiştir. Halen mistik bir ortama sahip bu ibadethane insanların ibadet ihtiyacını karşılamaya devam ediyor. Siz bu mekânı gezerken belki size Hasankeyfli bir çocuk rehberlik yapıyordur o zaman o rehber size caminin ve minarenin gizemli hikayesini anlatırken yapının tarihi hakkında da bilgi verir.

Camiyi geçtiniz ve bir baktınız ki demir bir kapının önündesiniz ve yukarıda tüm ihtişamıyla duran kaleye çıkışın yasak olduğunu söyleyen bir görevli gördünüz. Doğrudur giriş yasak neden yasak bu ihtişamlı kaleye çıkış diye kendinize sormaya başladınız. Evet Hasankeyf'in binlerce yıllık kalesi kadimleşen ana kayasından muzdarip durumda, kalenin çıkış yolu üzerinde yer alan çatlaklardan kaynaklanan durum can güvenliği için büyük bir risk teşkil etmektedir. Bu durum giderilir giderilmez yasaklama kalkacaktır. Farkındayım kaleye çıkamadığınız için üzüldünüz olsun bir teselli olarak Artuklu Kafenin içinden geçerek eski taş evlerin olduğu mahallenin merdivenlerinden Kasr-ı Rabia'ya çıkabilir; oradan kapalı kalenin bir bölümünü ve Hasankeyf'in eşsiz manzarasını izleyebilirsiniz.

Genel bir manzara izledikten sonra mekandan ayrılıp güneye doğru yürüyorsunuz sizi içi mağara konutlarla ve düşmüş kayalarla dolu bir vadi karşılayacaktır. Bu vadiye halk dilinde Saha vadisi denir. Eğer isterseniz içi tamamen saman dolu olan bir ermeni kilisesinin kapısından içeriye bakabilirsiniz. Şimdi kiliseden çıkıp kuzeydoğuya doğru yürüyorsunuz, sizi Er Rızk minaresine benzeyen başka bir minare karşılıyor. Yine Eyyübi dönemine ait olan bu minare Sultan Süleyman Camii minaresidir. O yapıların içine girerseniz eğer, bu camiye ait bir medrese, taç kapı ve süslemeleri ile sizi hayran bırakacak bir tarihi çeşmeyle karşı karşıya kalacaksınız. Yine o büyük kompleksin içinde devasa bir yapı olan ve alçı süslemeleriyle eşsiz olan Koç Camii sizi büyüleyecektir. Koç camii 1985 yılından itibaren yapılan arkeolojik kazıların merkezi alanı olup arkeoloji alanında Hasankeyf' in bir gizemli tarihini bize sunmuştur. O essiz camii merkezi bir alanda olup aşağı şehrin incisi durumundadır. Taşkaplı geniş avlusuyla size Hasankeyf'in essiz cömertliğini sunmaktadır. Ayrıca Arnavut kaldırımlarını, su kanallarını, bir kapalı çarşı olan arasta kalıntılarını, bir hanın kalıntılarını bu yapı topluluğu içinde görebileceksiniz .

Ve o büyük kompleksten çıktınız güneye doğru yürüyorsunuz sizi Kızlar camii olarak bilinen Eyyübi camii karşılayacaktır. O cami eski ibadethane ve yeni ibadethanenin bir arada olduğu güzel bir yapıdır.

Şimdi güneye doğru yürümeye devam ediyorsunuz karşınızda güzel bir dağ duruyor, bu dağa Tıbbah denir. Bu dağa işlenmiş mağara konutlara hayran hayran bakarken hemen karşınızda etrafı taşlarla çevrilmiş bir yer göreceksiniz; bir tür zaviye olan bu yer aslında Tıbbah Dağının eteğinden başlayarak aşağıya doğru inen bir külliyenin cami ve mezarlık kısmıdır. Yamaç külliyesi olarak adlandırılan bu yerde çok farklı türde yapılarla karşılaşacaksınız. Ayrıca yamacın en güney doğu köşesinde başka bir cami ve o caminin dış duvarını oluşturan aslında ortaçağdan kalan ve bütün Hasankeyf'i çevreleyen surların ayakta kalan bir kısmını göreceksiniz. Hemen surların bittiği yerde Mevlana Camii denilen yapıyla karşı karşıyasınız. O caminin kapısının önünden sağa doğru patika bir yola giriyorsunuz o yol Hasankeyf'in meşhur Salahiye Bahçelerinin yoludur. O yol sizi önce bahçe içinde havuzlu çok güzel bir yapı olan sultanların sayfiye mekanı Artuklu Köşküne götürecek oradan Dicle nehrini dut ağacının gölgesi altında kuş cıvıltıları eşliğinde bir kez daha izleyeceksiniz. Yine essiz bir mimarinin örneği olan Artuklu Köşkü üstünden geçen Tıbbah Dağının kazılmasıyla içinden geçirilen bir su kanalıyla beslenilen çeşmenin kalıntısını görecekseniz. Artuklu Köşkünün dikkat çeken kısmı içinde çeşmeyi barındıran büyük eyvanı ve ince su kanalıyla havuzudur. İslam felsefesinde bu eyvan su yolu ve havuz üçlüsü insan yaşamını simgeler. Tasavvufa göre suyun aktığı yer çeşmeden çıkış noktası ana rahmini yani doğumu simgeler. Su çeşmeden çıkıp ince ve pek uzun olmayan su kanalına geçer, bu su kanalıda insan yaşamını simgeler. Suyun kanaldan geçip havuza doğru hareketinden sonra havuza dökülmesi yaşamın sonunu ölümü simgeler. Tasavvuf felsefesini mimariye bu güzel şekilde yansıtan kadim mimarlar yine Hasankeyf'in eşsiz medreselerinde yetişmiştir. Köşkten çıkıp geri geldiğinizde Haydar Baba türbesi ve zaviyesiyle karşılaşacaksınız. Orada belki dua edip güzel bir şeye vesile olursunuz. Türbeden çıkıp bahçe duvarlarının daralttığı serin patika yoldan kuzeye doğru yürüdüğünüzde karşınıza, Osmanlı Devletinden kalma bir cami olan Osmanlı Dilekli Caminin sadece sütun altlarını görecek hemen solunuzda bir zamanlar fabrikası olan tarihi çini ve seramik fırınlarını göreceksiniz.

Çini fırınlarına sırtınızı verip kuzeye doğru yürüyorsunuz şimdiki Hasankeyf'in temiz ve düzenli sokaklarına baka baka asfalt olan ana caddeye çıkıyorsunuz. Caddeden dosdoğru geçip Mardinike Külliyesine doğru yürüyorsunuz ve demir küçük bir kapı sizi karşılıyor. Üzülmeyin kapı kilitli değil içeriye rahatlıkla girip hemen Dicle nehrinin üstünde kurulmuş ve Hasankeyf'te tek örnek olan tuğla sütunlu bir sahil sarayının kalıntıları arasındasınız. Belki de bir aşk saklıdır bu sahil sarayının kadim duvarlarında bir sultanın bir cariyeye olan aşkı. Ve onun için Dicle gibi nazlı bir nehrin hemen sesi eşliğinde kurdurmuştur bu sarayı aşkı için. Bir roma dönemi duvarı üzerine kurulu Artuklular'dan kalma bu saray hemen sağ tarafında büyük bir cami kalıntısı vardır buraya ismini veren Mardinike camii ve minare kalıntısıyla birlikte. Bu külliye bir imarethaneye de sahip bir eski mezarlığada siz bu külliyeyi gezerken bu kadar küçük bir yerde yüzyılları içine alan bir zaman tünelinde hissedeceksiniz kendinizi.

Yolumuz burada noktalanıyor hemen çıkmıyorsunuz buradan; Dicle'yi izlemeye devam ediyorsunuz, siz bir İslami dönemin içinde bulunurken hemen karsınızda dağa oyulmuş yüzlerce mağara göreceksiniz. Bu mağaralarda Hristiyanlık dininin güzel örneklerini teşkil eden iki kiliseyi fark edeceksiniz, büyük açıklıklarıyla ve her iki inancın ortasında olduğunuzu farkedeceksiniz. Yine Mardinike külliyesinden doğuya doğru baktığınızda Dicle'nin ilk insanlarının kurduğu ilk köyü barındıran ve geçmişi on bir bin yıla dayanan Hasankeyf Höyüğü'nü göreceksiniz. Ve sonunda gezimizi burada noktalıyoruz ama bir şey fark ettiniz: Bu karışık yapı sistemi arasında nazlı nazlı akan Dicle nehrinin sesiyle güzel hayallere kapılıp Hasankeyf'i kurtarmak için bir şeyler yapmak istiyorsunuz. Umarım gerçekten bu eşsiz Hasankeyf için bir şeyler yaparsınız ve siz de tarihinize sahip çıkarsınız.

Unutmayın ki GUNEŞ DOĞUDAN DOĞAR.

Kaynak: Haberler.Com

Son Dakika Güncel Hasankeyfli Bir Gözle Hasankeyf'i Gezmek - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement