Girne ve "Gökdelenler" - Son Dakika
Güncel

Girne ve "Gökdelenler"

Girne ve "Gökdelenler"

Prof. Dr. Derya Oktay DAÜ Kentsel Araştırma ve Geliştirme Merkez Başkanı ve Mimarlık Bölümü Öğretim Üyesi.

29.03.2011 15:20

Yapılan emirname değişiklikleriyle Girne kenti içinde yükseklik sınırının kaldırıldığını ve turizmin sembolü olmuş bu özgün Akdeniz kentine "gökdelenlerin" inşa edileceğini duyduğumda bunun bir "şaka" olduğunu düşündüm. Ancak konunun ciddi bir girişim olduğunu anlayınca, "nasıl bu kadar bilinçsiz olunabilir?" ve "nasıl kişisel çıkarlar ülkesel ve toplumsal çıkarların bu derece önüne geçebilir?" diye kendi kendime sordum. Bu soruların yanıtını bulamadım... zaten mantıklı bir yanıtı olamazdı!

Öncelikle kabul edilmelidir ki, nasıl bir insan kendine özgü nitelik ve özelliklerle belirli bir "kimse" oluyor ve diğerlerinden farklı ve özel hale geliyorsa, bir "yer" ya da "kent" te, kendisini diğer yerlerden farklı kılan bir nitelikler bütünü olarak algılanabiliyorsa kendine özgü bir yer/kent olarak algılanır ve zihinlere yerleşir. Girne'nin çekici ve kendine özgü değerleri olan bir kent olduğu ve Kuzey Kıbrıs'ın turizminde ne kadar önemli bir yer tuttuğu herhalde herkesçe paylaşılmaktadır. Gerçekten de kent, özellikle Annan Planı dönemindeki beklentilere bağlı olarak denetimsiz bir şekilde hızla büyüyüp yagınlaşmasına ve bozulmalara rağmen, doğal, tarihi ve yapısal çevresiyle hala kendine has karakterini korumakta. Ne var ki, yıllardır yaptığımız gözlem ve incelemeler, ve 2008 yılında KADEM ile birlikte gerçekleştirdiğimiz "Girne kent kimliğinin ve belirleyicilerinin bütüncül bir yaklaşımla ölçülmesi" konulu, 250 hanede gerçekleştirdiğimiz anketler de göstermiştir ki, Girne kentinin kendine özgü bir kimliği olmasına rağmen, insanların zihnindeki Girne imajını oluşturan doğal, yapısal ve sosyal ögeler arasında en etkili olanlar, Girne Antik Limanı ve geleneksel yerleşim dokusu, fonda Beşparmaklar Dağlarının oluşturduğu silüet, ve "referans noktası" olarak tanımlanan tarihi yapılar ile sınırlıdır. Yüksek yapıların bu çerçeve içine girmesi haline, bu ögelerin etkileri büyük ölçüde gölgelenecek, parçalanacak ve hatta yok olacaktır. Gerek kent içinde gerekse kent dışında son 10 yılda yapılan, yerel çevreyi ve mimariyi hiç dikkate almadan tasarlanmış olan yeni binaların kent kimliğiyle hiç bir ilişki kuramadığı da bu araştırma sonuçlarıyla kanıtlanmıştır. Zaman içinde kimlik ile ilgili değişimleri ölçen sorulara alınan yanıtlar bağlamında değerlendirildiğinde ise, yerel halkın zihninde Girne kent kimliğinin ve imajının gittikçe zayıfladığı saptanmıştır. Son 7-8 yılda gerçekleşen denetimsiz yapılaşma ve kentsel yayılma ile doğal çevrenin acımasızca yok edilmesi, bunun başlıca nedenleridir. Bu da şu anlama gelmektedir: kentin şu anda etkili olan değerlerine güvenip rehavete kapılmamalı, dikkatli olunmaz ve önlemler alınmazsa, gelecekte güçlü bir imaja sahip, halkını gururlandıran, ziyaretçilerini cezbeden ve yeniden gelmelerini sağlayan kimlikli bir Girne kenti yerine, dünyanın her yerinde görülebilir türden, belki "zengin" etkisi yaratan, ama kentsel nitelik olarak fakirleşmiş, sıradan bir kent ile karşı karşıya kalınabilecektir.

Bizler çalışmalarımıza dayalı olarak zaman zaman basına yansıyan görüş ve önerilerimizle kentsel sürdürülebilirliğin, ve bunun önemli bir bileşeni olan kimliğin bir kent için ne kadar önemli olduğunu, ve KKTC'deki kentlerin ve özellikle Girne'nin sürdürülemez bir gelişme izlediğini dikkatlere getirip, kapsamlı, çok yönlü ve üç boyutlu (Kentsel Tasarım ölçeğindeki düzenlemeleri içeren) bir imar yönetmeliğine geçilmesinin zorunlu olduğunu savunurken, geçici bir önlem olan emirnamede böylesine sakıncalı bir özgürlük getirerek "gökdelen" türünden yapılaşmaya önayak olan bu durumun kabul edilemez olduğunu düşünüyoruz. Öte yandan, Girne'nin ülkenin "turizm merkezi" olma özelliğini dikkate aldığımızda, bugün kalkınmış ülkelerde turizmin artık "deniz ve güneş" ötesinde çok daha kapsamlı bir çerçevede ele alındığının, kültür ve otantik yapının yüceltildiği "sürdürülebilir turizm"in benimsendiğinin, "Yavaş Kentler" (Citta Slow) akımı bağlamında kentlerde "yürünülebilir, yerel insani ve kültürel değerlere saygılı doku ve ölçeğin baş tacı yapıldığının bilincinde olarak, özgün kent dokusunu gölgelemek ve bunun yaratacağı diğer sorunları (yoğun olan trafiğin daha da artması, çevre kirliliği, sosyal yaşamın olumsuz etkilenmesi, vb.) görmezden gelmek yerine onu nasıl daha uzun ve sağlıklı yaşatabiliriz sorusuna yanıtlar aranmalıdır.

Bu kısa değerlendirme ışığında, söz konusu girişimleri savunan bazı kesimlerin, konuya duyarlılıkla yaklaşarak karşı çıkanlara "tutucu", "akılsız", "cesaretsiz", hatta "çıkarcı" gibi tanımlamalar getiren, ve aslında "çağdaş kentbilim" kapsamında kesinlikle yeri olmayan bazı yanlış açıklamaları ve örneklerle yaptıkları açıklamalar nedeniyle kınıyor, ve kendilerini, bugün gelişmiş ve kalkınmış ülkelerin gündemine giren ve sürdürülebilir kentleşmenin tamamlayıcısı olarak değerlendirilen "sürdürülebilir vatandaşlık" kavramını biraz da olsa anlamaya ve yerel değerlerine sahip çıkmaya davet ediyoruz.

Son olarak, DAÜ Kentsel Araştırma ve Geliştirme Merkezi (http://urdc.emu.edu.tr) olarak söz konusu girişimlerin takipçisi olacağımızı, ve Girne ve "gökdelenler"in neden bir arada düşünülemeyeceğini ayrıntılarıyla anlatmaya ve bu konuya dikkat çekmeye devam edeceğimizi belirtir, Girne'nin ve diğer kentlerimizin daha sürdürülebilir bir niteliğe kavuşması yönünde her türlü çabaya her zaman destek vermeye hazır olduğumuzu anımsatırım.

Kaynak: Bültenler

Son Dakika Güncel Girne ve 'Gökdelenler' - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement