Disk, "Üçlü Danışma Kurulu"Na Katılmayacak

Disk, 19 Ekim'de gerçekleştirilecek olan "Üçlü Danışma Kurulu"na katılmayacağını açıkladı.

DİSK Genel Sekreteri Tayfun Görgün,

"Konfederasyonumuz, sendikal hak ve özgürlüklerin genişletilmesi ve çalışma yaşamının demokratikleştirilmesi için katıldığı bu zeminde, 'değişiklik' adı altında yeni bir hukuksuzluğun dayatıldığı bir sürecin parçası olmayacaktır"

"İktidarı, Anayasa'nın 90. Maddesine uygun hareket etmeye, hükümet olarak yükümlülüklerini yerine getirmeye, Üçlü Danışma Kurulu'nun diğer bileşenlerini de uluslararası sözleşmelerle belirlenmiş ve Anayasa ile güvence altına alınmış haklarımıza saygı göstermeye ve 12 Eylül yasaklarına karşı çıkmaya davet ediyoruz"

"(Zamlar) Bir yandan çalışma saatleri uzarken, bir yandan işsizlik, yoksulluk artarken, bir yandan da temel tüketim maddelerine getirilen bu zamları haksız buluyoruz, geri alınmasını talep ediyoruz"

"Bu zamların ardı arkası kesilecek gibi görünmüyor. Mevcut bütçe açıklarına, ekonominin genel dengelerine baktığımızda bundan sonra yeni zamlarla karşılaşacağımız da açıktır"

Haber: Dilhun GENÇDAL - Kamera: İbrahim AKTÜRK İstanbul - DHA

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), işçi ve işveren sendikaların temsilcileri ile hükümet yetkilileri arasında gerçekleştirilen Üçlü Danışma Kurulu'na katılmama kararı aldı. Konuya ilişkin DİSK Genel Merkezi'nde yapılan basın toplantısı düzenlendi. Toplantıda konuşan DİSK Genel Sekreteri Tayfun Görgün, değişen dünyaya rağmen Türkiye'de hala 12 Eylül Askeri Darbesi'yle biçimlendirilen ve çalışma ilişkilerini düzenleyen yasaların yürürlükte olduğunu hatırlatarak, "Sendikal örgütlenme, toplu sözleşme, grev hakları ve özgürlüklerin çerçevesini çizen mevzuat ve hukuk çerçevesi, 1983 yılından beri işçilerin ellerini kollarını bağlayan bir işlev görmüştür. İşçileri tutsak alan 2821 ve 2822 sayılı bu yasalar, ülkemiz için 28 yıldır utanç kaynağı olmuş ve katlanılamaz bir nitelik kazanmıştır. Oysa bu durum, başta Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) sözleşmeleri olmak üzere Türkiye'nin taraf olduğu hukuk belgelerine aykırıdır ve doğrudan ILO tarafından da her yıl üst üste teyit edilerek belgelenmiştir" dedi.

GELİNEN AŞAMA HAYAL KIRIKLIĞI YARATMIŞTIR

Sendikal hak ve özgürlüklerin, örgütlenme, toplu sözleşme hakkı ve grev hakkı olmak üzere üç temel unsur üzerinde yükseldiğini vurgulayan Görgün, şunları dile getirdi: "Bu üç temel unsur birbiriyle iç içe geçmekte ve birinin eksikliği diğerlerinin varlığını da ortadan kaldırmaktadır. Bu hak ve özgürlükler uluslararası hukuk belgelerinde bütünlük içinde ve birbirinden koparılamaz biçimde perçinlenmiştir. DİSK yıllardır, kararlı bir şekilde, örgütlenme özgürlüğü, toplu sözleşme ve grev hakkına ilişkin yasaların asgari düzeyinin ILO sözleşmeleri olduğu ve bunun Anayasa'nın da bir gereği olduğunu savunmuştur. 2011 Genel Seçimleri'nden sonra oluşturulan yeni hükümet, ILO sözleşmelerine uygun bir düzenleme için çalışmalar yapmak üzere tarafları davet ederek, Üçlü Danışma Kurulu görüşmelerine başladı. Konfederasyonumuz geçmişteki olumsuz deneyimlere rağmen iyi niyetle çalışmalara katılmıştır. Ancak zaman içinde işveren örgütlerinin taleplerinin hükümet nezdinde giderek ağır bastığı bir ortam oluşmaya başlamıştır. İşveren örgütlerinin kaygılarını gidermeyi ve çıkarlarını gerçekleştirmeyi ön plana alan bir yaklaşım izlenmiştir. Bizler açısından üzücü ve düşündürücü olan, 12 Eylül'ün yasakçı ve baskıcı düzeninin izlerini taşıyan yaklaşım ve önerilerin hala dile getiriliyor olmasıdır. Tüm çabalarımıza, sabırla yürüttüğümüz tartışmalara ve kimi olumlulukları kapsayan düzenlemelere rağmen, karşımıza çıkarılan her taslağın başta konulan amaçtan uzaklaştığını üzülerek görmüş bulunmaktayız. Üçlü Danışma Kurulu'nun gündeminde bulunan 'Sendikalar Kanunu' ve 'Toplu Sözleşme Kanunu' görüşmelerinde gelinen aşama hayal kırıklığı yaratmıştır. Getirilen öneriler, sunulan gerekçeler, hazırlanan taslaklar, başta ILO'nun 87 ve 98 sayılı sözleşmeleri olmak üzere Avrupa Sosyal Şartı, BM Ekonomik, Sosyal Kültürel Haklar Sözleşmesi gibi birçok sözleşmeyle birlikte Anayasa'nın 90. Maddesi'ne de aykırıdır. Bu sözleşmelerde belirtilen hükümlerin daha altında yapılmış hiçbir düzenleme, hukuka uygun değildir, işçi sınıfının hak ve özgürlükleri konusunda hiçbir yarar sağlamayacaktır."

SENDİKAMIZ, HUKUKSUZLUĞUN DAYATILDIĞI BİR SÜRECİN PARÇASI OLMAYACAK

Görgün, "Anayasa değişikliğine rağmen, sendikal hak ve özgürlüklerin kullanılmasını engelleyen ve yok eden işkolu, işletme ve işyeri barajlarını koruyan, yasaklarla dolu mevcut toplu sözleşme düzeninin korunmasında direnerek, konfederasyonların ve sendikaların çerçeve sözleşme ve işkolu sözleşmesi yapma hakkını tanımayan, toplu sözleşme hakkını, tüm işçilerin kullanabileceği bir hak olarak tanımlamayan, yıllarca süren yetki uyuşmazlıklarına çözüm getirmeyen, genel grev, hak grevi dahil bütün grev engellerini ve yasaklarını, grev ertelemelerini ve zorunlu tahkimi koruyan, bir yasa 'reform' olarak nitelendirilemez. Konfederasyonumuz, sendikal hak ve özgürlüklerin genişletilmesi ve çalışma yaşamının demokratikleştirilmesi için katıldığı bu zeminde, 'değişiklik' adı altında yeni bir hukuksuzluğun dayatıldığı bir sürecin parçası olmayacaktır" diye konuştu.

İKTİDARA VE ÜÇLÜ DANIŞMA KURULU BİLEŞENLERİNE ÇAğrı

ILO sözleşmelerine, Avrupa Sosyal Şartı'na ve Türkiye sendikal hareketinin ihtiyaçlarına uymayan "Sendikalar Yasa Tasarısı" hükümleriyle "Toplu İş Sözleşmesi Yasa Tasarısı"nı yetersiz gördüklerinin altını çizen Görgün, "Bu şartlarda 19 Ekim 2011 günü yapılması planlanan Üçlü Danışma Kurulu'na katılmamızın da bir yararı kalmamıştır. İktidarı, Anayasa'nın 90. Maddesine uygun hareket etmeye, hükümet olarak yükümlülüklerini yerine getirmeye, Üçlü Danışma Kurulu'nun diğer bileşenlerini de uluslararası sözleşmelerle belirlenmiş ve Anayasa ile güvence altına alınmış haklarımıza saygı göstermeye ve 12 Eylül yasaklarına karşı çıkmaya davet ediyoruz" dedi.

TEMEL TÜKETİM MADDELERİNE GETİRİLEN ZAMLARI HAKSIZ BULUYORUZ

Açıklamasının ardından basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan Görgün, görüşmelerde hangi konuların tartışıldığı ve kendilerinin hangi konulardan rahatsızlık duyduğunun sorulması üzerine, tartışmaların sürdüğü 11 ayrı oturumun yapıldığını aktararak, "12 Eylül'de konulan 'Çifte Baraj' da denilen işyeri, işletme ve işkolu burada korunuyor. ILO'nun bizi her yıl eleştirdiği çok temel konulardan bir tanesi bu. Bu da şu anda varlığını sürdürdüğü için çok temel olarak karşı çıktığımız bir alandır bu" dedi.

Görgün, gündemdeki zamlarla ilgili görüşlerinin sorulması üzerine de, "Zamlarla ilgili biz DİSK olarak yılın başında belirtmiştik, hükümetin seçim öncesinde bir seçim politikası izlediği ve bu gidişle aslında seçimden sonra, sonbaharda yeni zamların, acı reçetelerin işçi sınıfını ve çalışan bütün kesimleri beklediğini ifade etmiştik. Bunun böyle olduğunu şu anda görüyoruz. Ertelenmiş bulunan, seçim öncesi yapılmayan düzenlemeler ağır biçim de gündeme gelmiştir. Bir yandan çalışma saatleri uzarken, bir yandan işsizlik, yoksulluk artarken, bir yandan da temel tüketim maddelerine getirilen bu zamları haksız buluyoruz, geri alınmasını talep ediyoruz" diye konuştu.

YENİ ZAMLARLA KARŞILAŞACAĞIZ

ÖTV oranlarının arttırılmasının haksız bir uygulama olduğunu belirten Görgün, "KDV denilen birşey zaten var. Bütün vergileri çalışanlardan, tüketicilerden almaya çalışıyorlar. Dünyanın en yüksek oranları Türkiye'de var. Bunların haksız olduğu çok açıktır. Ancak bakanların ve hükümet yetkililerinin sağlıksız açıklamalarıyla karşı karşıyayız. Bir düzenlemeden, güncellemeden bahsediliyor, bunlar son derece gerçek dışıdır ve devlet ciddiyetiyle bağdaşmayan şeylerdir. Bir yandan çalışanların, işsiz kaldığında mağduriyetlerini giderecek olan İşsizlik Sigorta Fonu'na el konulurken, işsizliğe çare bulunmazken, bir yandan çalışma saatlerinin uzatılmsını isteyen ve onu hazırlayan demeçler söylenmekte, bir yandan da zamlarla çalışanlar ve dar gelirliler buna atılmak istenmektedir. Bu zamların ardı arkası kesilecek gibi görünmüyor. Mevcut bütçe açıklarına, ekonominin genel dengelerine baktığımızda bundan sonra yeni zamlarla karşılaşacağımız da açıktır" dedi.