Bağımsız Milletvekilleri Yarın Diyarbakır'da - Son Dakika
Güncel

Bağımsız Milletvekilleri Yarın Diyarbakır'da

Bağımsız Milletvekilleri Yarın Diyarbakır\'da

Milletvekilleri Sebahat Tuncel, Sırrı Süreyya Önder, Şerafettin Elçi ve Levent Tüzel'in de aralarında bulunduğu gruba Şişli'de polisin gazla müdahale etmesine ilişkin bugün basın toplantısı düzenlendi

27.06.2011 18:00

Milletvekili Sebahat Tuncel, "İşkenceye sıfır tolerans diyen AKP hükümeti işkenceyi sokağa indirecek kadar pervasızlaşmıştır"

"Parlamentoya gitmeyeceğiz ve Türkiye demokrasisi büyük bir yara alarak 24'üncü döneme başlamış olacak"

"Gerçekten bir halk iradesinden bahsedilecekse, bu iradenin teslim edilmesi, diyelim ki, Oya Eronat'ın aldığı mazbatayı iade etmesi gerekir"

( Adalet Ağaoğlu'nun çağrısı) "Biz gerçekten duygumuzla hareket etsek, durum çok farklı bir noktada olur"

"Somut adımlar atıldığında gidip, parlamentoda çalışmalara katılacağız"

"Yarın biz Diyarbakır'da olacağız"

Emek Demokrasi ve Özgürlük Bloku'nun cezaevinde bulunan milletvekillerinin serbest bırakılmamasını protesto etmek için Milletvekilleri Sebahat Tuncel, Sırrı Süreyya Önder, Şerafettin Elçi ve Levent Tüzel'in de aralarında bulunduğu gruba Şişli'de polisin gazla müdahale etmesine ilişkin bugün basın toplantısı düzenlendi. BDP İstanbul İl Başkanlığı binasında düzenlenen basın toplantısına, Sebahat Tuncel, Levent Tüzel, BDP Eş Başkan Yardımcısı Ömer Ağın, BDP İstanbul İl Başkanı Pınar Tarlak, BDP MYK Üyesi Cesim Soylu ve Avukat Sinan Zincir katıldı.

AKP İŞKENCEYİ SOKAĞA İNDİRECEK KADAR PERVASIZLAŞMIŞTIR

"AKP'nin ileri demokrasisi can alıyor. Emniyet güçleri can'a kastediyor" yazılı pankartın dikkat çektiği toplantıda konuşan Sebahat Tuncel, "İşkenceye sıfır tolerans diyen AKP hükümeti işkenceyi sokağa indirecek kadar pervasızlaşmıştır" dedi. Yürüme taleplerinin engellenince, emniyet yetkililerine daha önce Hrant Dink için aynı yerde yürüdüklerini hatırlattıklarını anlatan Tuncel, "Emniyet müdürünün bize yaklaşımı, 'Siz Hrant Dink değilsiniz' yaklaşımıydı. Bununla da ne demek istedi, Emniyet Müdür Yardımcısı açıklasın bir zahmet" diye konuştu.

TÜRKİYE DEMOKRASİSİ BÜYÜK BİR YARA ALARAK 24'ÜNCÜ DÖNEME BAŞLAYACAK

Tuncel, yarın mecliste yemin töreninin yapılacağını hatırlatarak, "Eğer yarına kadar Hatip Dicle arkadaşımızın milletvekilliğinin geri verilmemesi ya da cezaevinde bulunan tutukluların serbest bırakılmaması durumunda bir yaklaşım olmadığında, bizler parlamentoya gitmeyeceğimizi açıklamıştık. Parlamentoya gitmeyeceğiz ve Türkiye demokrasisi büyük bir yara alarak 24'üncü döneme başlamış olacak. AKP iktidarı her fırsatta 'Aman bize darbe yapılacak', darbelere karşı sürekli operasyonlar yapıyor ve Türkiye'nin gündemini hükümete darbe yapacaklar, hükümeti devirecekler üzerinden Türkiye kamuoyunu meşgul ederken, AKP'nin bilgisi dahilinde yargı eliyle gerçekleştirilen siyasi darbe karşısında bu kadar pervasızca, sorunları görmezden gelen söylemlerle krizi daha da derinleştiren, 'halkın iradesi dışında irade tanımıyoruz' diyen Sayın Başbakan, peki bu halkın iradesine Hatip Dicle girmiyor mu?" dedi.

OYA ERONAT'IN ALDIĞI MAZBATAYI İADE ETMESİ GEREKİR

Sorunun, bütün siyasi partilerin içinde yer alacağı bir toplantıyla ele alınarak, çözülmesi gerektiğini ifade eden Tuncel, "Gerçekten bir halk iradesinden bahsedilecekse, bu iradenin teslim edilmesi, diyelim ki, Oya Eronat'ın aldığı mazbatayı iade etmesi gerekir. Türkiye'de yargı siyasallaşmıştır. Bu son olayla birlikte çok daha net ortaya çıkmıştır yargının siyasallaşması" diye konuştu.

DUYGUMUZLA HAREKET ETSEK, DURUM ÇOK FARKLI BİR NOKTADA OLUR

Basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan Tuncel, tutuklu vekilleri bulunan CHP ve MHP ile herhangi bir görüşme yapıp yapmadıklarının sorulması üzerine, "Böyle bir görüşme yok. Biz tek tek partilerle görüşsek de bu iş çözülmeyecek. Mağdur partiler biraraya gelsin, görüşsün meselesi değildir bu" dedi.

Yazar Adalet Ağaoğlu'nun, "BDP'li bağımsızlar duygu ile değil akıl ile hareket edip, Meclis'e gitmeli" sözleri hatırlatılınca Tuncel, "Biz gerçekten duygumuzla hareket etsek, durum çok farklı bir noktada olur. Biz aklımızla hareket ediyoruz. Bu siyasi darbeye 'evet' demek, bundan sonraki siyasi darbeleri de onaylamak demektir. Halk bizi mecliste çalışmamız için gönderdi, bu konuda itirazımız yok. Ama hangi mecliste? Biz milletvekilliğinden istifa etmiyoruz. Biz aksine milletvekili olarak halkımıza verdiğimiz sözü yerine getirebilmek için bu süreci zorluyoruz. Mesele bir kişinin, Hatip Dicle'nin milletvekili olup olmaması değildir gerçekten. Mesele bu ülkede Kürtlerin, Türklerin, emekçilerin, Arapların, Çerkeslerin yani tüm ötekilerin içerisinde olduğu bir yeni başlangıç yapabilecek miyiz? Biz tabiki somut adımlar atıldığında gidip, parlamentoda çalışmalara katılacağız. Ama bu somut adımları atmak bize değil, hükümete bağlı" diye konuştu.

YARIN DİYARBAKIR'DA OLACAĞIZ

Tuncel, Aysel Tuğluk'un, bağımsız vekillerin TBMM'ye girmeme kararıyla ilgili olarak "Bu konuda Abdullah Öcalan'ın söyleyecekleri önemli" sözleri hatırlatılınca, "İmralı'da Sayın Abdullah Öcalan'ın bugün kamuoyuna yansıyan görüşmeleri, sadece bizi değil, Türkiye kamuoyunu da ilgilendiriyor bence. Beklenti sadece bizim açımızdan değil. Sayın Öcalan, Kürt sorununun çözümü konusunda önemli, kilit bir role sahipse, onun yaklaşımı Türkiye kamuoyu açısından da önemli" dedi.

Milletvekillerinin mecliste yarın yemin edeceği sırada kendilerinin nerede olacağının sorulması üzerine, "Yarın biz Diyarbakır'da olacağız" dedi.

Tuncel, toplantı sonunda basın mensuplarıyla "Bizim eylemlerimize gelirken, maskelerinizi alıp gelin" diyerek şakalaştı.

Levent Tüzel de, meselenin meclise gidip, yemin etmek olmadığını belirterek, "Sorun bu meclisin eğer gerçekten halk iradesini yansıtmasıysa, öncelikle halkın iradesine, seçilmiş milletvekiline saygı gösterecek. Bu hak teslim edilecek. Bu hak yargı vs. devreye sokularak gasp edilmeyecek. Hükümeti de sorumluluğa davet edecek bir çağrıyı hep birlikte yapmalıyız. Dolayısıyla bizler buradan yapıyoruz, sendikalarımız, üniversitelerimiz, aydınlarımız, yazarlarımız bütün toplumsal yapılarımız, hep birlikte ülkemize, geleceğimize, barışımıza sahip çıkmak adına bu çağrıyı yapmalıyız, bu mücadeleyi vermeliyiz. Demokratik hakalrımızı kullanmaktan da vazgeçmemeliyiz. Bu ülkede daha çok yürünecek, daha çok halk toplantıları, basın açıklamaları yapılacak" diye konuştu.

BİR METRE YAKINDAN BOMBA YAĞDIRMAK, HUKUK DİLİNDE ADAM ÖLDÜRMEYE TEŞEBBÜS ETMEK DEMEKTİR

Avukat Sinan Zincir de, "En önemli konulardan biri tutuklanamayan, dokunulamayan ki milletvekilleri de dün darp edilmiştir orada ve emniyet müdürü de milletvekilinin darp edildiğini kabul etmiştir. Kitle hiçbir şekilde yürüyüşe geçmemişken, kitle beklerken bir anda kitleye bir metre yakınlıktan bombaları yağdırmaya başladılar. Bir metre yakından bombaları yağdırmak demek, hukuk dilinde adam öldürmeye teşebbüs etmek demektir. İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü, Kürt halkına karşı dün bomba yağdırmıştır. Bunun yanında genel merkez yöneticilerini bir bodrum katına alıp yaklaşık 20 dakika, milletvekilleri gelene kadar, işkence yapmışlardır. Hukuk dilinde bunun adı işkencedir. 'TMK mağduru çocuklar' diyorlardı, şu anda 10 tane çocuk dün itibariyle Bağlarbaşı Çocuk Şube'ye götürülmüş ve şu anda 10 küçük çocuk Şişli'de adliyedeler. Yarın itibariyle başta İl Emniyet Müdürlüğü hakkında olmak üzere bu işte yükümlülüğü olan tüm kişiler hakkında işkence cürmünü işleyen, adam öldürmeye teşebbüs cürmünü işleyen, iftira atan, 'milletvekilleri ortalığı tahrik etti' diye iftira atıldı, Şişli'de şikayette bulunulacaktır" diye konuştu.

SİZ YASAL PLATFORMLARDA SİYASET YAPAMAZSINIZ, DAĞLARA GİDİN

BDP Eş Başkan Yardımcısı Ömer Ağın da, 1967'den bu yana İstanbul'da politikanın içinde bulunduğunu anlatarak, "12 Eylülleri gördük, cezaevinde yattık, Diyarbakır Cezaevi gibi vahşetin kol gezdiği yerlerde bulunduk ama hiçbir zaman karşımıza çıkan polis, kolluk kuvvetleri bize, 'Siz yasal platformlarda siyaset yapamazsınız, dağlara gidin' demedi, ben tanık olmadım. Dünkü polis şefleri bunun söylediler bize. 'Biz sizi fiili engellerle parlamentoya göndermeyeceğiz, ne yapacaksanız yapın' dediler. Bu vahim birşey. 'Siz kimsiniz' diye sorduğumda, 'Biz iktidarız, devletiz' dediler" dedi. Cesim Soylu'nun kimliğinin polislerde olduğunu söyleyen Ağın, "Belki bu gece o kimlikle kimbilir ne yapıldı? Kuşku duyuyoruz" dedi. BDP MYK Üyesi Cesim Soylu ise, dün yaşanan olaylar sırasında polisler tarafından kelepçelenerek, bir lokantaya sokulduğunu, söyleyerek ayak parmaklarından üçünün kırıldığını ve bununla ilgili sağlık raporu aldıklarını öne sürdü.

Kaynak: DHA

Son Dakika Güncel Bağımsız Milletvekilleri Yarın Diyarbakır'da - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement