İTO Başkanı Avdagiç: "Depremlerden Sonra 'İstanbul'dan Sanayiyi Çıkaralım' Diyenler Var. Bu Çok Tehlikeli Bir Söylem" - Son Dakika
Ekonomi

İTO Başkanı Avdagiç: "Depremlerden Sonra 'İstanbul'dan Sanayiyi Çıkaralım' Diyenler Var. Bu Çok Tehlikeli Bir Söylem"

İTO Başkanı Avdagiç: "Depremlerden Sonra \'İstanbul\'dan Sanayiyi Çıkaralım\' Diyenler Var. Bu Çok Tehlikeli Bir Söylem"

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, “Deprem kuşağında bir ülke olmanın bize verdiği önemli bir uyarı var. O da sanayi ve ticaretin belli merkezlerde sıkışmaması gerektiğidir. Bu vesileyle 'İstanbul’dan sanayiyi çıkaralım’ diyenler var. Bu çok tehlikeli bir söylem. İTO olarak İstanbul’daki üretimin, ticaretin, ekonomik ünitelerin zorla şehir dışına çıkarılmasının doğru olmadığını düşünüyoruz. Bunun doğal, tabiİ ve sürdürülebilir bir planlama ile yapılmasının çok daha doğru olacağını öngörüyoruz” dedi.

10.03.2023 14:56  Güncelleme: 20:35

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, "Deprem kuşağında bir ülke olmanın bize verdiği önemli bir uyarı var. O da sanayi ve ticaretin belli merkezlerde sıkışmaması gerektiğidir. Bu vesileyle 'İstanbul'dan sanayiyi çıkaralım' diyenler var. Bu çok tehlikeli bir söylem. İTO olarak İstanbul'daki üretimin, ticaretin, ekonomik ünitelerin zorla şehir dışına çıkarılmasının doğru olmadığını düşünüyoruz. Bunun doğal, tabiİ ve sürdürülebilir bir planlama ile yapılmasının çok daha doğru olacağını öngörüyoruz" dedi.

İTO Başkanı Avdagiç, odanın dün yapılan Mart Ayı Olağan Meclis Toplantısı'nda yaptığı konuşmada Kahramanmaraş merkezli depremlerin üzerinden bir ay geçmesine rağmen, felaketin etkilerinin hala çok şiddetli hissedildiğine dikkat çekti. Avdagiç, şunları söyledi:

"İSTANBUL'U KONUŞURKEN KULLANILAN JARGONA ÇOK DİKKAT EDİLMELİ: İstanbul'da deprem riski var ve İstanbul, Türkiye toplam nüfusunun yaklaşık yüzde 20'sini, kayıtlı işgücünün yüzde 20'den, ihracatın ve toplam dış ticaretin yüzde 50'den fazlasını temsil ediyor. İstanbul, Türkiye Gayrisafi Yurt İçi Hasıla'sının (GSYH) yüzde 30,4'ünü oluşturuyor. 2022 yılında oluşturduğu katma değer 300 milyar dolara yakın. İstanbul'u konuşurken kullanılan jargona çok dikkat edilmeli. Yakın zamanda Berlin'deki turizm fuarındaydım. Oraya gittiğim zaman ilk sorulan, 'İstanbul nasıl, İstanbul yıkılıyor mu, her yer eski bina, ne olacak' oldu. Depremden bu yana İstanbul'da AVM satış endekslerinde yüzde 33-35'lik düşüş var. Lüks segment satış kategorisinde düşüş yüzde 80'lere ulaştı. İstanbul otellerinde de yüzde 30'lar mertebesinde rezervasyonlarda ve oda doluluğunda düşüş söz konusu. Dolayısıyla İstanbul'daki deprem riskini yazarken İstanbul'un ekonomik önemini göz ardı etmemeliyiz.

DEPREMLERDEN SONRA 'İSTANBUL'DAN SANAYİYİ ÇIKARALIM' DİYENLER VAR: Deprem kuşağında bir ülke olmanın bize verdiği önemli bir uyarı var. O da sanayi ve ticaretin belli merkezlerde sıkışmaması gerektiği. Görüyoruz ki, belirli bölgelerde yoğunlaşan sanayi ve ticaret hem bölgeler arası kalkınmışlık ve refah seviyesini olumsuz etkiliyor hem de ekonomik ve sosyal riskleri artırıyor. Depremin Türkiye'nin kalkınma ve sanayileşme stratejisinde bir 'desantralizasyon'a yol açmasını diliyorum. Ancak biz şuna karşıyız. 'Bu vesileyle İstanbul'dan sanayiyi çıkaralım' diyenler var. Bu çok tehlikeli bir söylem. İTO olarak İstanbul'daki üretimin, ticaretin, ekonomik ünitelerin zorla şehir dışına çıkarılmasının doğru olmadığını düşünüyoruz. Bunun doğal, tabi ve sürdürülebilir bir planlama ile yapılmasının çok daha doğru olacağını öngörüyoruz. Bu söylemi biz sadece burada duymuyoruz. Yurtdışındaki potansiyel alıcılar da duyuyor. 'Herhalde tesisinizi kapatmak durumunda kalacaksınız, ben şimdiden kendime alternatif bir tedarikçi bulayım' diye farklı bir durum içine girebiliyorlar. Dolayısıyla bütün bu resmi kurgularken ülkenin üretmeye, ihracat yapmaya, istihdam oluşturmaya devam etmesi gerekiyor.

KARAYOLU ULAŞIMINDA ALINAN BÜYÜK MESAFENİN BİR BENZERİ DEMİRYOLU İLE YÜK TAŞIMACILIĞINDA DA ALINMALI: Lojistiği bir sorun olarak ileri sürenler olabilir. O zaman Türkiye'nin son yıllarda karayolu ulaşımında aldığı büyük mesafenin bir benzerinin demiryolu ile yük taşımacılığında da alınması gerekiyor. Ülkenin hızlı demiryolu ağlarıyla örülmesi ve limanlara hızlı erişimin sağlanması lojistiği sorun olmaktan çıkaracaktır. Bu da üretimin ve sanayinin ülke geneline yayılmasına zemin hazırlayacaktır.

DÖNÜŞÜMDE DEVLET VERGİ GELİRİNİ VE ÖZEL SEKTÖR DE KAZANÇTA KARI ÖNCELEMEMELİ: İTO olarak uzun süredir söylediğimiz şu; güvenli konutların yanı sıra güvenli fabrikalar inşa etmek zorundayız. Konutlar için ortaya konulan yenileme prosedürlerini mutlaka fabrikalar, işyerleri, çarşılar, AVM'ler için de öngörmeliyiz. Dolayısıyla bütün bu dönüşüm paketini iş yerlerini, sanayi kuruluşlarını, turizmi de işin içine katarak sürdürmeliyiz. Dönüşümün ve yeniden inşanın bir görev olduğu bilinciyle hareket edilmesi gerekir. Bu yüzden devletimizin bu kapsamdaki faaliyetleri vergilendirmesinde vergi gelirini, özel sektörümüzün de bu faaliyetlerden elde edeceği kazançta karı öncelememesi gerektiğine inanıyoruz.

İTO'NUN ÜYELERİYLE BİRLİKTE BÖLGEYE ŞU ANA KADAR YAPTIĞI YARDIM MİKTARI 220 MİLYON LİRAYA ULAŞTI: İTO'nun Deprem Koordinasyon Merkezi'nden bölgeye 108 TIR ve 8 uçakla yardımlar gönderildi. İTO'nun üyeleriyle birlikte bölgeye şu ana kadar yaptığı yardım miktarı da 220 milyon liraya ulaştı.

DEPREM BÖLGESİNDE NOKTA ATIŞLI VE İNCELİKLİ BİR ÇALIŞMA YÜRÜTTÜK: Acil tedarikçi gibi çalışıyoruz. İstanbul'dan tedarik ettiğimiz yakmaya hazır odunları kamyonlara yükleyip yola çıkardık. Acil ihtiyaç bilgisi gelince anında bölgeye talep edilen kadar oksijen tüpü gönderdik. Çadırkentlerde buzdolabı olmadığı için ürünlerin uzun süre muhafazasını sağlayan 'termo box'lar talep edildi. Onları gönderdik. Bir bölgeden 'acil çadıra ihtiyaç var' haberi gelince, biz oraya hemen çadır gönderdik. Nokta atışlı ve incelikli bir çalışma yürüttük.

NORMAL HAYATA DÖNÜŞ İÇİN DAHA UZUN BİR YOLUMUZ OLDUĞU BİR GERÇEK: Deprem bölgesinin daha uzun süre yardıma ve özel desteklere ihtiyacı var. İş dünyası olarak yardımları, ihtiyaçlar sürdükçe devam ettirmek zorundayız. Normal hayata dönüş için daha uzun bir yolumuz olduğu tartışma götürmez bir gerçek. Bizler de yardım çalışmalarımızı bu perspektifle şekillendiriyoruz. Rutin ihtiyaç yardımlarımızı düzenli olarak uzun süre devam ettirmemiz gerekiyor. İTO olarak, devletimizle ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ile koordinasyon halinde bu çalışmalarımızı yürütüyoruz. İTO'nun orta vadede yapacakları çalışmaya ilişkin ise "Bölge insanımızı kalıcı konutlarına yerleştirmek, onların yanında olmak için başlatılan çalışmada, İTO olarak yerimizi alıyoruz. Bunun nasıl olacağına dair yol haritasını, TOBB ve devletimizin ilgili birimleriyle çizmeye çalışıyoruz. Kalıcı konutlara kadar ihtiyaç duyulacak konteyner (taşınabilir ev) kentler için de çalışma yürütüyoruz. Kahramanmaraş Sağlık İl Müdürlüğü'nün ihtiyacı için özel konteynerler hazırlayıp gönderdik.

KANUNA RAĞMEN FİİLİ DURUM OLUŞMASINA ASLA MÜSAADE ETMEMELİYİZ: Deprem bölgesinden başlayarak tüm illerimizle depreme hazır ve depremle barışık bir Türkiye'yi yeniden inşa etmek zorundayız. Yine afetlere karşı en hazırlıklı, afetler sonrasında da en hızlı ve etkili tepki verebilen ülke olmalıyız. Bunun için de eğitimimizi, mevzuatımızı ve bürokratik yapımızı yeniden kurgulamamız gerekiyor. Kanuna rağmen fiili durum oluşmasına asla müsaade etmemeliyiz.

ENFLASYON VE DÖVİZ KURUNDAKİ MAKAS İHRACATIMIZI FİYAT TUTTURMA KONUSUNDA CİDDİ ZORLAMAYA BAŞLADI: Şu anda enflasyonu kontrol altına almaya çalışıyoruz. Ama 14 aylık döviz kurundaki değişim yüzde 31,5; enflasyon yüzde 80'ler mertebesinde. Buradaki makas ihracatımızı fiyat tutturması noktasında ciddi zorlamaya başladı. Bizim burada özel bir destek talebimiz, özel bir beklentimiz yok. İhracatçının ihracatını artırması, pazarlarda sağlam durabilmesi için Türkiye'deki enflasyon ile döviz kurunun da paralel seyretmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bakın paralel artsın demiyoruz, paralel hareket etsin diyoruz.

İTHALATÇININ İŞİNİ KOLAYLAŞTIRAN, İHRACATÇININ İŞİNİ ZORLAŞTIRAN POLİTİKALARI GÜNDEMDEN KALDIRMALIYIZ: 2023 dış ticaret dengesi adına Türkiye için hassas bir yıl olacağını düşünüyoruz. Açık devam ediyor. Bunu önce durdurup, sonra da kapatma adımlarını atmamız lazım. Bu noktada önümüzde bazı riskler var. Bunlardan biri AB'nin Rusya'ya karşı adımlarını daha da sertleşmesi.  Son olarak Belarus'a TIR girişlerine kısıtlamalar geldi, yeni adımların da geleceği sinyalleri var. Önümüzdeki dönem çok hassas. Bizim dikkat etmemiz gereken şu: İthalatçının işini kolaylaştıran, ihracatçının işini zorlaştıran politikaları gündemden kaldırmalıyız. Bunun tam tersi şekilde politika uygulamamız gerektiğinin altınız çiziyoruz."

Kaynak: ANKA

Son Dakika Ekonomi İTO Başkanı Avdagiç: 'Depremlerden Sonra 'İstanbul'dan Sanayiyi Çıkaralım' Diyenler Var. Bu Çok Tehlikeli Bir Söylem' - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement