Türkiye, Lahey'de Gazze için söz aldı: İsrail uluslararası hukuku ihlal eden tüm eylemlerden sorumlu tutulmalı - Son Dakika
Dünya

Türkiye, Lahey'de Gazze için söz aldı: İsrail uluslararası hukuku ihlal eden tüm eylemlerden sorumlu tutulmalı

Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Ahmet Yıldız, İsrail'in Filistin'deki işgal ve ilhak uygulamalarına ilişkin bugün Uluslararası Adalet Divanı'nda sözlü sunum yaptı. Yıldız sunumunda, "BM Güvenlik Konseyi başarısız olmuştur. İsrail, insan haklarını ve uluslararası hukuku ihlal eden tüm eylemlerden sorumlu tutulmalı" ifadelerine yer verdi.

26.02.2024 12:37  Güncelleme: 12:53
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırıları, 7 Ekim'den bu yana devam ediyor. Saldırılarda 70 bin ton patlayıcı kullanıldı, yaklaşık 30 bin kişi öldürüldü. Bölgede insan haklarını ihlal ederek sivillerin gıda, tedavi gibi ihtiyaçlara ulaşımını engelleyen İsrail'in, Filistin'i işgalinin hukuki neticelerine ilişkin Uluslararası Adalet Divanı'nda (UAD) duruşma gerçekleşti. Duruşmada Türkiye adına Dışişleri Bakan Yardımcısı Ahmet Yıldız başkanlığındaki heyet sunum yaptı.

Dışişleri Bakan Yardımcısı Yıldız, sunumunda şunları kaydetti:

"Kurala dayalı uluslararası sistem bir yıkım aşamasında. Bunun nedeni de Filistin halkına uygulanan adaletsizlik. Şu anda UAD önünde bir davayı değerlendiriyor. Bu dava İsrail'e karşı açılmış bir dava. 1948 soykırımın önlenmesi ve cezalandırılması çerçevesindeki ihlal iddialarıyla ilgili bir dosya. Bu ihlallerin mevcut durumunu Filistin haklarının nasıl ihlal edildiğinin net görüşü ve Doğu Kudüs dahil Filistin topraklarının işgal altında olduğunun önemli bir kanıtı.

Türkiye bu konudaki mahkemenin almış olduğu ihtiyati tedbir kararının tam olarak uygulanmasını istiyor. Güvenlik konseyi bu konudaki sorumluluklarını yerine getirerek bu kritik aşamada bunun uygulanmasını sağlar.

Türkiye, Lahey'de Gazze için söz aldı: İsrail uluslararası hukuku ihlal eden tüm eylemlerden sorumlu tutulmalı

"FİLİSTİNLİLER KENDİ TOPRAKLARI ÜZERİNDE HAKLARINDAN MAHRUMDUR"

Mahkemenin mevcut dosya hakkındaki danışma anlamı taşıyan kararı şunu ortaya koymuştur; İsrail'in işgal ettiği Filistin topraklarında yapmış oldukları davranışlar bütün Filistin'de olumsuz sonuçlara neden olmaktadır. Filistinliler kendi toprakları üzerinde haklarından mahrumdur. Adalet, eşitlik, insan onuru ve çok uzun zamandan beri hak ettikleri bağımsızlığı istemektedirler.

Türkiye Cumhuriyeti, bölge ile güçlü bir şekilde ilişkileri olan bir ülkedir. Sadece Araplar ile değil Yahudiler ile de. Avrupa'da yüzyıllar öncesinde zulme uğramış Yahudiler de Türkiye'ye sığınmış ve burada kendilerine güven bulmuşlardır. 2. Dünya Savaşı da dahil olmak üzere biz hiçbir zaman bu insanlara kimliklerinden dolayı ayrımcılık yapmadık. Türkiye, İsrail'in şu anda işgal altındaki Filistin topraklarının statüsünü değiştirme yönündeki çalışmalarını görmezden gelemez. Şu anda İsrail'in Filistin halkına yönelttiği saldırılarına da kayıtsız kalamaz.

"BU ÇATIŞMA BİR ÖNCEKİ YÜZYILA KADAR UZANMAKTADIR"

Yazılı beyanımızda belli konularla ilgili olarak biz zaten görüşlerimizi belirttik. Orada söylemiş olduğumuz her şey daha önce de olduğu gibi 7 Ekim'den bu yana meydana gelen durum ile de ilişkilidir. Tabi ki İsrail-Filistin çatışmasının kök sebebine bakmadan bölgede bir barış ve istikrar sağlamak mümkün olmayacaktır. İsrail-Filistin çatışması 2023 yılının 7 Ekim'inde başlamadı. Bu çatışma belli bir Filistinli fraksiyon veya grupla alakalı değildir. Bu çatışma bir önceki yüzyıla kadar uzanmaktadır. Ancak barışın önündeki gerçek engel çok barizdir. İsrail'in Filistin topraklarındaki işgalinin daha da derinleşmesi Doğu Kudüs de dahil olmak üzere... Ve iki devletli çözümün uygulanmaması, İsrail-Filistin'in yan yanayaşaması çözümünün hayata geçirilmemesidir.

Türkiye, Lahey'de Gazze için söz aldı: İsrail uluslararası hukuku ihlal eden tüm eylemlerden sorumlu tutulmalı

"İSRAİL'İN EYLEMLERİ FİLİSTİN TOPRAKLARININ STATÜSÜNÜ DEĞİŞTİRMEYİ AMAÇLAMAKTADIR"

Şu anda Filistinliler İsrail'in boğucu işgali altında çok zor koşullarda yaşamaktadır. On yıllardır devam eden İsrail işgali Filistin halkının kendi temel insan haklarından mahrum olmasına neden olmanın yanında İsrail'in merhametine bağımlı hale getirmiştir Filistinlileri. Filistinlilerin yaşam alanlarına ve geçim kaynaklarına el konulmuştur. 21. yüzyılda hala bu uygulamalar devam etmektedir. Bazen bu uygulamalar Orta Çağa ve daha kötüsüne benzemektedir. Filistinliler kendi haklarını ve kendi onurlarını istemektedirler. İsrail'in devam eden işgali ve İsrail'in devam eden ve bilerek uzatılan işgali ve bunun yanında bütün insiyatifleri başarısızlığa uğratan politikaları maalesef Filistinlilerin ülkelerinden edilmeleri ve arafta kalmalarına neden olmuştur ve birçok nesil umutsuz ve yapacak bir şeyi bulunmadan ortada kalmıştır. İsrail'in son dönemdeki yapmış olduğu eylemler Doğu Kudüs dahil olmak üzere İsrail'in işgali altındaki Filistin topraklarının statüsünü değiştirmeyi amaçlamaktadır. Koşulsuz olarak kabul edilemezdir ve Birleşmiş Milletler kararlarına da aykırıdır.

Türkiye yazılı bir beyanını 6 Şubat 2023 tarihi itibarıyla zaten sunmuştur mahkemenin ilgili kararına cevaben. Mahkemenin ortaya koymuş olduğu sorular esasında çok daha geniştir. Ama Türkiye'nin yazılı beyanı kutsal toprakların statüsü ve Kudüs'ün statüsü ile sınırlı kalmış, buraya odaklanmıştır. Bu beyan herhangi bir konudaki mevcut hukuki durumu da etkilememektedir. Mahkemeden bir görüş sormuştur Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, dolayısıyla bizim bu noktada sadece kutsal toprakların statüsüne olan odaklanmamız diğer kısımları etkilemeyecektir.

"BMGK İNSANİ YARDIMA İLİŞKİN ADIM ATMA KONUSUNDA BAŞARISIZ OLMUŞTUR"

Uluslararası camiaya çatışmanın temel kök sebeplerini ortaya koymak, anlatmak istiyorum. Bu da Filistinliler arasında ve uluslararası camia içerisinde bunun daha iyi anlaşılmasını istiyoruz. Maalesef BMGK birincil sorumluluğu, uluslararası barış ve istikrarın sağlanması ve idame ettirilmesidir. BMGK bu görevde başarısız olmuştur. BM'nin üyelerinin çok büyük bir kısmı kahir ekseriyeti şu anda Gazze'de meydana gelmekte olan konuları kınasa da ve bölgeye insani yardımın gönderilmesini istese de maalesef şu ana kadar BMGK bu noktada böyle bir adım atma konusunda başarısız olmuştur. Bu konudaki çabalar da sonuçsuz kalmıştır.

Aynı minvalde işgal altındaki topraklardaki durum da çok sayıda karar alınmasına rağmen BMGK tarafından ve BM Genel Kurulu tarafından hiçbir zaman için iyileşmemiştir. İsrail, hukuk dışı tek taraflı eylemlerine devam etmiş ve BM kararlarını hiçe saymıştır. İki devletli vizyonu tehlikeye atmıştır. Hukuk dışı yerleşim çalışmaları genişleyerek devam etmiş ve şu anda da işgal altındaki Filistin'in Doğu Kudüs'te dahil olmak üzere artık topraklarında kalıcı barışın gelmesi konusuna da çok büyük balta vurmaktadır. Bu yerleşimler konusunda İsrail bölgede işgal altında tuttuğu toprakların nüfus yapısını değiştirmektedir. Filistinlilerin evlerini yıkmaktadır ve diğer taraftan da İsrail güvenlik kuvvetlerinin koruması altında yeni yerleşimciler Yahudi yerleşimciler için inşaatlar da devam etmektedir.

Türkiye, Lahey'de Gazze için söz aldı: İsrail uluslararası hukuku ihlal eden tüm eylemlerden sorumlu tutulmalı

"YÜZLERCE MÜSLÜMAN İBADET SIRASINDA TUTUKLANDI"

İsrail-Filistin çatışmasının en önemli unsurlarından bir tanesi de kutsal mekanların statüsünün belirlenmesi ve korunmasıdır. Doğu Kudüs'te El Aksa Camii ve Harem-i Şerif ki bunlar tüm dünyadaki Müslümanlar için kutsal yerlerdir. Kutsallıkları mutlaka bütün zamanlarda geçmişten bugüne hep korunmuştur ve korunmak durumundadır. Kudüs'teki Harem-i Şerif de dahil olmak üzere Osmanlı döneminde buraların korunmasına başlanmış ve bugüne kadar hep korunmuştur bu bölgelerin kutsallığı. 2023 yılının nisan ayında El Aksa Camii'ne İsrail güvenlik kuvvetleri saldırıda bulunmuş ve Ramazan ayı içerisinde yüzlerce Müslümanı ibadet esnasında tutuklamıştır. İsrail güvenlik kuvvetleri Harem-i Şerif'e girmekte olan Yahudiler için yer açmıştır ve orada Müslümanlar ibadet ederken böyle bir uygulama gerçekleştirmiştir. Çok iyi bilinen bu gelişmelerin ışığında İsrail netice itibarıyla daha fazla toprağı kontrol altına almıştır ve BMGK'nin 181 sayılı kararını da ihlal etmiştir. Ortaya bir yeşil hat çıkmıştır.

1967 yılında haziran ayında bildiğiniz gibi İsrail, Gazze Şeridi'ne, Batı Şeria'ya ve Doğu Kudüs'e bir harekat başlatmıştır. O günden bu güne BMGK ve BM Genel Kurulu defalarca karar almıştır ve bu bölgedeki askeri çalışmaların uluslararası hukuka aykırı olduğunu teyit etmiştir. İdari ve hukuki anlamda birçok karar almıştır. İsrail'in atmış olduğu adımların Kudüs'ün işgali konusundaki adımların bu bölgede kamulaştırmalar, topraklara ve yaşanan yerlere el koymaları bunların hepsinin geçersiz olduğu konusunda kararlar alınmıştır BM tarafından.

Bunun da ötesinde BMGK Kudüs şehrinin statüsünün değiştirilmesi yönünde atılan bütün adımları kınamıştır. BMGK'da 1967 yılının 4 Temmuz'unda almış olduğu bir kararla birlikte İsrail'in Kudüs şehrinin statüsünü değiştirme yönündeki attığı adımların geçersiz kılınması için bir karar almıştır. Ancak bu noktada İsrail zaten bu adımları atmıştır ve durumu değiştirmek üzere herhangi bir geri adım atmamıştır. BMGK yine 1968 yılının 16 Temmuz'unda almış olduğu kararla bunu da teyit etmiştir. 1980 yılında haziran ayında İsrail parlamentosu bir temel kanun çıkarmıştır. Bu kanun uyarınca da Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak ilan etmiştir. Bu da İsrail'in Kudüs şehrinin statüsü ile ilgili değiştirme adımı olarak açık bir şekilde karşımızda durmaktadır.

Türkiye, Lahey'de Gazze için söz aldı: İsrail uluslararası hukuku ihlal eden tüm eylemlerden sorumlu tutulmalı

"BMGK, İSRAİL'İN KUDÜS'Ü BAŞKENT İLAN EDİŞLİNİ TANIMADI"

BM Güvenlik Kurulu 1980 yılında 478 sayılı kararı ile birlikte İsrail'in atmış olduğu bu adımların uluslararası hukukun ihlali olduğuna karar vermiştir. Bu bağlamda bütün hukuki ve idari anlamda İsrail'i işgalci güç olarak atmış olduğu bu adımların Kudüs şehrinin statüsünün değiştirilmesine yönelik olduğunu ve bu noktada bir ihlal olduğunu ortaya koymuştur. Bu adımların mutlaka geriye dönük olarak değiştirilmesi gerektiğini bildirmiştir. BMGK aynı zamanda en ağır şekilde İsrail'in Kudüs'ün başkent olarak ilan edilen kanunu da kınamıştır. Bunun da ötesinde BMGK İsrail'in Kudüs'ü başkent ilan edilişini tanımamıştır ve İsrail'in bu yapmış olduğu adımında yine bir başka kararla birlikte Kudüs şehrinin statüsünün değiştirilmesine yönelik bir adım olduğunun altını çizmiştir. Aynı zamanda yine bundan sonraki dönemde alınan kararlarda da Kudüs şehrinin statüsü ile ilgili bir değişikliğe sebep olabilecek her türlü eylemin önüne geçilmesinin gerekliliği belirtilmiştir.

"İSRAİL TÜM EYLEMLERDEN SORUMLU TUTULMALI"

Yine aynı zamanda sonraki dönemde BMGK'nin almış olduğu kararlar doğrultusunda tüm tarafların adım atması gerektiğini belirtmiştir. Bunların içerisinde şunlar var; 1967 sınırlarının ötesinde yapılacak her türlü sınır değişikliğinin tanınmaması, taraflar tarafından kendi yaptıkları müzakereler ile kabul edilmediği sürece Kudüs ile ilgili bir düzenlemenin yapılmaması ve İsrail'in işgal ettiği topraklar üzerinde egemenliğinin İsrail devleti toprağı olarak tanınmaması. İsrail toprakları ve 1967'den bu yana işgal ettiği topraklar ayrımı burada yapılmaktadır. Birçok ülke maalesef BMGK'nin ortaya koymuş olduğu bu prensiplerden caymıştır. İsrail'in tek taraflı olarak atmış olduğu işgal altındaki Filistin topraklarında atmış olduğu adımlara uluslararası camianın da yaklaşımı bellidir. İsrail, insan haklarını ve uluslararası hukuku ihlal eden tüm eylemlerden sorumlu tutulmalı.

Türkiye, Lahey'de Gazze için söz aldı: İsrail uluslararası hukuku ihlal eden tüm eylemlerden sorumlu tutulmalı

"2023 TARİHİN EN KANLI YILI OLMUŞTUR"

Bir kez daha şunun altını çizmek istiyorum. Türkiye çok güçlü ve açık bir şekilde İsrail'in sivillere karşı yapmış olduğu tüm bu eylemleri reddetmekte ve kınamaktadır. Hiçbir koşulda bunlar kabul edilemez. 7 Ekim'den bu yana 30 binin üzerinde Filistinli hayatını kaybetmiştir. İsrail, Gazze'ye ayrım gözetmeksizin saldırı yapmaktadır ve hayatını kaybedenlerin çok büyük bir kısmı kadınlar ve çocuklardır. 3,2 milyon Filistinli kendi toprakları içinde yerlerinden edilmiştir. Su, gıda, yakıt, elektrik ve ilaç gibi temel malzemelerden mahrumdur. Mülteci kampları, okullar, ibadethaneler, kiliseler, hastaneler hedef alınmıştır. 2 milyon Filistinli zorla yerlerinden edilmiştir. İsrail'in saldırıları kolektif bir cezalandırmaya dönüşmüştür. Batı Şeria'da 400 Filistinli, İsrailli yerleşimciler veya güvenlik kuvvetleri tarafından öldürülmüştür. 2023 yılı esasında yasa dışı yerleşimcilerin ortaya koymuş oldukları terör ve saldırılar konusunda tarihin en kanlı yılı olmuştur. İlgili BM kuruluşları ve BM insan hakları raportörleri bir çok rapor yayımlamıştır. Bu raporların konusu Filistin halkının değiştirilemez ve ellerinden alınamaz hakların İsrail tarafından ihlal edildiğini göstermektedir."

Türkiye, Lahey\'de Gazze için söz aldı: İsrail uluslararası hukuku ihlal eden tüm eylemlerden sorumlu tutulmalı

Son Dakika Dünya Türkiye, Lahey'de Gazze için söz aldı: İsrail uluslararası hukuku ihlal eden tüm eylemlerden sorumlu tutulmalı - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    Yorumlar (10)

  • Ali Tarkan Erdal: Offf bu kadar sert açıklamalar yapmayın lütfen. İsrail tir tır titreyecek .Umarım bu dönem millet kimin kimle olduğunu ve kimin dünya lideri olduğunu anlamıştır . 63 14 Yanıtla
  • Cankanali: Tüm islam devletleri birleşip şunlara kök söktüremedikten sonra... Bunca mazlumun vebali Müslümanım diyen herkesin üzerinde. 68 4 Yanıtla
  • Reisin Fedaisi: Sorsan Osmanlı geri geldi derler. Siz Osmanlı nın tırnağı olabilirmisiniz. 51 10 Yanıtla
  • Ali Tarkan Erdal: Bunlar çok sert açıklamalar ama Dünya liderimiz İsrail'i tir tir titretti yine :) 38 16 Yanıtla
  • Tas Ruhi: Ben bile korktum saklansammi acaba 22 8 Yanıtla
  • MUSTAFA AKTAŞ: Ama davayı Güney Afrika açtı. Boş konuşuyorsunuz 10 2 Yanıtla
  • Ozay Metin: ufff masaya böyle yumruk vurmayın yahu abooo masayı kıracaktı azdaha. gözümüzün önünde olan olayları bile kağıttan okuyorlar yav bukadar bir haberler. Ah ah ama hep suçluyu müslüman ülkeler dışında ararız. Haydi buyur herkezin ezbere bildiklerini kağıttan okuyor. Suçlu kim israile yardım edenlermi yoksa dünyanın 3 de 1 ine yakınını oluşturan müslüman aleminin somut adım atamamasımı. 9 0 Yanıtla
  • Sedat Dogan: Bu iktidar kadar İsraili kollayan kimse yok madem öyle mitingte İsraille ticaret kesilsin diye pankart kaldırdınız Kim inanır size 8 0 Yanıtla
  • ben irfo: ya de gidin isinize be sert açiklamaymis israil vurmaya devam etsin sizlerde yok hukmunde saymaya devam edin . 7 0 Yanıtla
  • Serkant Horus: one minik :-P 4 1 Yanıtla

Advertisement