Türkiye-Abd Bilim ve Teknoloji İşbirliği Toplantısı
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Türkiye ile ABD arasında biyomedikal, mühendislik, malzeme bilimleri, tarım, doğal afetler, eğitim ve enerji olmak üzere 7 alanda işbirliğini güçlendirmek için neler yapılması gerektiğini...
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Türkiye ile ABD arasında biyomedikal, mühendislik, malzeme bilimleri, tarım, doğal afetler, eğitim ve enerji olmak üzere 7 alanda işbirliğini güçlendirmek için neler yapılması gerektiğini inceleyeceklerini belirterek, "İki ülkenin bu alanlarda gerçekleştireceği işbirliğinin küresel birçok sorunun çözümüne büyük katkı sağlayacağına inanıyorum" dedi.
Türkiye ile ABD arasındaki ilk üst düzey Bilim ve Teknoloji İşbirliği Toplantısı, Rixos Otel'de yapıldı.
Ergün, burada yaptığı konuşmada, Türkiye ile ABD ilişkilerinin çok uzun zamana dayandığını, geçmişte stratejik ortaklık olarak anılan ilişkilerin, artık model ortaklık aşamasına geçtiğini söyledi.
Bu işbirliğinin geçmişine bakıldığında, ağırlıklı olarak dış politika ve askeri konuların öne çıktığını dile getiren Ergün, buna karşın diğer alanların biraz geri kaldığını ifade etti.
Bugünkü toplantının da bu açıdan yeni ve değerli bir başlangıç olacağını vurgulayan Ergün, şunları kaydetti:
"Bugün burada biyomedikal, mühendislik, malzeme bilimleri, tarım, doğal afetler, eğitim ve enerji olmak üzere 7 alanda işbirliğini güçlendirmek için neler yapmamız gerektiğini masaya yatıracağız. Biyomedikal ve yaşam bilimleri alanında kanser araştırmalarında işbirliği fırsatları bulunurken, tarımda yenilikçi teknolojiler alanında ise gıda teknolojilerine yönelik projeler üzerinde durulacaktır. Eğitim ve eğitim teknolojileri alanı, ABD'deki teknoloji devlerinin de ilgisini çeken Fatih Projesi gibi konuları kapsamaktadır. Doğal afetler alanında ise her iki ülkenin de maruz kaldığı deprem, sel, fırtına gibi afetlere karşı geliştirilebilecek projeler ele alınacak. Enerji alanında TÜBİTAK'ın da üzerinde çalıştığı kömür gazlaştırma teknolojisi gibi projeler üzerinde durulacaktır."
-100'ün üzerinde katılımcı-
İlk kez üst düzeyde gerçekleştirilen bu toplantıda, Türkiye ve ABD arasında öncelikli alanlarda işbirliklerini artırmaya yönelik mekanizmaları belirlemek için her iki ülkeden 100'ün üzerinde kamu, akademi ve özel sektör temsilcisinin bir araya geleceğini belirten Ergün, katılımcıların bu alanlarda birçok ortak payda ve öncelik tespit edeceklerini söyledi.
Ergün, iki ülkenin bu alanlarda gerçekleştireceği işbirliğinin küresel birçok sorunun çözümüne büyük katkı sağlayacağına inandığını vurgulayarak, "Her ülke, sadece kendi coğrafi sınırları içindeki bilgi birikimine ve beyin gücüne dayalı stratejiler üretirse hem tek tek ülkeler hem de dünyamız, potansiyelinin altında kalacaktır. Bilgi birikiminin ve bilginin dolaşımının önündeki engelleri kaldırdığımız sürece çok daha iyi, faydalı ve olumlu işler yapabiliriz" diye konuştu.
-"Bilim ataşeleri atamaya başlıyoruz"-
Bakan Ergün, ulusal bilim ve teknoloji hedeflerini gerçekleştirmek için belirledikleri stratejilerden birinin de uluslararası işbirlikleri olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Bu doğrultuda ortak araştırma projeleri, teknoloji transferi ve bilim insanı değişimi gibi uygulamaları hayata geçiriyoruz. Bu konuda çok önemli bir adım daha attık ve bu yıldan itibaren artık yurt dışında bilim ataşeleri atamaya başlıyoruz. Bu ataşeler, yurt dışındaki bilim insanlarıyla ve teknoloji yoğun firmalarla yakın bir temas halinde olacaklar. ABD'ye ilk etapta Washington'a bilim müşaviri, Kaliforniya'ya da bilim ataşesi atayacağız. TÜBİTAK'ın da dış temsilcilik kurma çalışmaları devam ediyor. Ayrıca önümüzdeki günlerde ABD'nin yanı sıra Çin, Japonya, Güney Kore ve Almanya'ya da bilim ve teknoloji ataşeleri atayacağız."
-"Bilimde ulaşılan seviye bir medeniyetin tekeline hapsedilemez"-
Bilim tarihine ilişkin bazı tespitlerini de paylaşan Ergün, özellikle Batı'da, Avrupa'da yazılan bilim tarihi kitapları incelediğinde eski Yunan'dan sonra birdenbire Rönesans çağına geçildiğini söyledi.
Batı merkezli bu tarih okumasına göre, yaklaşık bin yıl boyunca hiçbir bilgi üretmeyen insanlığın, Rönesans'la Antik Yunan'ı yeniden keşfederek tekrar bilgi üretimine başlamış olduğunu ifade eden Ergün, şunları kaydetti:
"Oysa bugün artık hakikatin böyle olmadığını, aslında kopukluk olmadığını, zincirin halkasının devam ettiğini, Orta Çağ dediğimiz dönemde de insanlığın birçok yeni bilgiye ve tecrübeye kanat açtığını biliyoruz. Uzak Doğu kültürünün, eski Mısır'ın ve elbette İslam medeniyetinin bugünkü bilimin gelişmesine büyük katkıları olmuştur. Rönesans öncesinde, özellikle coğrafi keşifler ve tercüme faaliyetleri, uzak diyarlardaki bu birikimin Avrupa'ya taşınmasını sağlamıştır. Bugün bilim ve teknolojinin ulaştığı seviyeyi bir medeniyetin tekeline hapsetmek, öncelikle bilime yapılan bir haksızlık olacaktır. Zira bilginin gelişip ilerlemesi ancak paylaşım ve aktarım yoluyla mümkün olacaktır. Bilgi paylaşınca azalmaz. Her insanın bir diğer insandan, her toplumun bir diğer toplumdan öğreneceği bir şey, bir bilgi, değer muhakkak olacaktır. Yeter ki bizler gözümüzü her yöne, zihnimizi ve gönlümüzü herkese açalım."
-"En büyük hedefimiz..."-
TÜBİTAK Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Arif Adlı da Türkiye açısından bilim, teknoloji ve yenilik alanındaki en büyük hedeflerinin ekonomik ve sosyal katma değer üretebilen bir ülke olmak olduğunu söyledi.
Bu tür ikili işbirliklerine çok önem verdiklerini dile getiren Adlı, ABD ile Türkiye'nin, birçok alanda olduğu gibi bilim ve teknoloji alanında da güçlü ve önemli ortaklar olduğunu ifade etti.
Bugün ABD'nin birçok üniversitesinde Türkiye'den çok sayıda araştırmacı ve akademisyen olduğunu belirten Adlı, bu araştırmacı ve akademisyenlerin çabaları neticesinde bilim ve teknoloji alanında Türkiye ile ABD ilişkilerinin her zaman canlılığını koruduğunu bildirdi.
Buna karşılık, söz konusu işbirliklerinin genel olarak bireysel bazda kaldığını ve iki ülke arasındaki kurumsal bazda işbirliğinin hak ettiği seviyelere ulaşamadığına dikkati çeken Adlı, şunları kaydetti:
"Türkiye ile ABD'nin bilim ve teknoloji alanındaki kurumsal işbirliğini değerlendirdiğimizde, işbirliğinin ilk olarak TÜBİTAK ile ABD Ulusal Bilim Vakfı arasında 1996 yılında imzalanan bir niyet mektubuyla başladığını görüyoruz. O tarihten bu yana taraflar arasında birçok proje başarıyla yürütülmüş ancak zamanla söz konusu niyet mektubu, iki ülke arasındaki işbirliğini sürdürmede yetersiz kalmıştır. Bu nedenle var olan bilimsel işbirliğini daha da ileri taşımak amacıyla, niyet mektubundan öteye bir adım daha atılarak 2010 yılında Türkiye ile ABD arasında Bilim ve Teknoloji İşbirliği Anlaşması imzalanmıştır. Bu yeni anlaşmanın işbirliğimizi güçlendirmede, somut ve katma değer yaratan alanlarda yeni işbirliği alanları oluşturmada önemli bir rol oynayacağına inanıyoruz." - ANKARA