Gezi Parkı eylemleri sırasında Dolmabahçe'de göstericilerin sığındıkları Bezm-i Alem Valide Sultan Camisi'nin o dönemki müezzini Fuat Yıldırım, başka bir camiye atanması kararının iptali istemiyle açtığı davada yaşadıklarını "Polis gaz sıkınca eylemciler gruplar halinde camiye girmeye başladı. Akşam eylemci sayısı 50 bini buldu. İnsanlar çıldırmıştı, sanki küçük bir kıyametti. Durum vahimdi. Gün boyu polisten yardım talep ettim. Fakat hiçbir netice alamadım" sözleriyle anlattı.
DİYANETE DAVA AÇTI
İstanbul 4. İdare Mahkemesi'nde görülen davanın duruşmasına davacı Fuat Yıldırım ve avukatı Ali Tizik ile davalı Diyanet İşleri Başkanlığı'nın avukatı katıldı.
Fuat Yıldırım, dava dilekçesindeki ifadelerini tekrarlayarak yer değiştirme kararının iptalini istedi. Diyanet İşleri Başkanlığı avukatı da kararın hukuka uygun olduğunu savunarak, davanın reddini talep etti. İstanbul 4. İdare Mahkemesi'nin, kararını bir ay içinde açıklaması bekleniyor.
''KAPILARI TEKMELEYİP, KİLİTLERİ KIRDILAR''
Müezzin Yıldırım, avukatı Ali Tizik tarafından 21 Mart 2014'de İstanbul 4. İdare Mahkemesi'ne verdiği dilekçede, Gezi Parkı olaylarının başladığı 3 1 Mayıs 2013 akşamı, polisin gaz sıktığı eylemcilerin bir kısmının duvarları aşarak caminin bahçesine, bir kısmının da içeriye girdiğini belirterek, ancak dışarı çıkarılan grubun kapıları tekmeleyip, kilitlerini kırdığını iddia etti.
''EYLEMCİLER CAMİYE DOĞRU PÜSKÜRTÜLDÜ''
Grubun cemaatle karşı karşıya gelmemesi için 00.30'da dışarı çıkarıldığını ifade eden Yıldırım, istenmesine rağmen polisten yardım alamadıkları gibi eylemcilerin camiye doğru püskürtüldüğünü aktardı.
''SABAHA KADAR GAZ YEDİK''
Yıldırım, eylemcilerin küçük gruplar halinde sabaha kadar caminin önünde slogan attığını, dolayısıyla kendilerinin sabaha kadar gaz yediklerini, hiçbir idarecinin de olaya müdahale etmediğini savunarak, şunları anlattı:
"Ertesi gün, etraftaki ilçelerden gelen insanlar Dolmabahçe Meydanı'nda toplanmaya başladı. Camide yalnızdım ve uğraşmama rağmen idarecilere ulaşamadım. Polis gaz sıkınca eylemciler gruplar halinde camiye girmeye başladı. Akşam eylemci sayısı 50 bini buldu. Caminin hemen 500 metre ilerisinde eylemciler bir polis otobüsünü yaktı. İtfaiye araçları alana sokulmadı. İnsanlar çıldırmıştı, sanki küçük bir kıyametti. Durum vahimdi. Gün boyu polisten yardım talep ettim. Fakat hiçbir netice alamadım. 2 Haziran'da da olaylar devam etti. Pazar günü izinli olmama rağmen gece yarısı camiye döndüm. Cami imamı Halil Necipoğlu o gün görevli olmasına rağmen yoktu. Cami yaralılarla doluydu. İnsanlar ayakkabıyla cami içinde dolaşıyorlardı. Herkes başıboş bir şekilde, kargaşa ve panik haldeydi. Hemen müdahale edemedim. Çünkü provoke edip beni linç edebilirlerdi. Camiye sürekli yaralılar taşınıyordu ve oradaki doktorlar tarafından tedavi ediliyordu. Cami içine giren eylemcilerin çoğunluğu dışarıda alkol almış, sarhoş ve ne yapacaklarını bilmiyorlardı. Saatler geçtikçe olay büyüyordu. Ortam provoke ve sabote edilmeye çok hazırdı. Biber gazından gözlerimizi açamıyorduk."
''MİKROFONLA EYLEMCİLERE SESLENDİM, 'MADIMAK OTELİ OLAYINA DÖNEBİLİR' DEDİM''
Fuat Yıldırım, caminin yakılmasını, insanların birbirini öldürmesini, çevreye zarar verilmesini önlemek için mikrofonla eylemcilere seslendiğini kaydederek, onlara molotofkokteyli atılırsa caminin yanabileceği, yaralıların zarar göreceğini ve caminin Sivas'taki Madımak Oteli olayına dönebileceğini söylediğini aktardı.
''ORTALIK CEHENNEM GİBİYDİ''
Yıldırım, "Camideki yaklaşık 3 bin eylemci panik içindeydi. Dışında kalan eylemciler sinirlenerek caminin cam ve kapılarını tekmelemeye başladı. Önlerine ne geldiyse kırıyorlardı. Ortalık cehennem gibiydi. Allah korusun bir molotof veya bir el bombası atılsaydı hem insanlık olarak hem de ülke olarak biterdik. Belki de bu güzel ülke iç savaşa gidecekti" değerledirmesini yaptı.
''PENCERENİN ÖNÜNDE EZİK BİR BİRA KUTUSU, MAHFİLDE YARIM PAKET SİGARA''
Dışarıya çıkıp bir polis müdürüyle konuşmasının ardından grubu dışarı çıkartabildiğini dile getiren Yıldırım, caminin kan ve ilaçlarla dolduğunu, iç tarafta pencerenin önünde ezik bir bira kutusu ve müezzin mahfilinde yarım paket sigara tespit ettiklerini anlattı.
''3 GÜN 3 GECE TEK BAŞIMA MÜCADELE ETTİM''
Yıldırım, 3 gün 3 gece tek başına mücadele ettiğini ve büyük bir kriz yönettiğini vurgulayarak, "3 günlük bu mücadelem süresince tüm yetkilileri ve bana yardım edecek memur arkadaşları aramama rağmen kimseye ulaşamadım. Ulaştıklarımdan da netice alamadım" ifadelerini kullandı.
''EMNİYET'TE CAMİDE İÇKİ İÇİLDİĞİNİ GÖRMEDİĞİMİ SÖYLEDİM''
Camiye olay yeri inceleme ekibi gelmeden Milli Saraylar görevlisinin müftülük izniyle camide fotoğraf çektiğini, bazı basın mensuplarının da camiye girdiğini savunan Yıldırım, camide içki içilip içilmediği konusunda basınla mülakat, röportaj ve söyleşi yapmadığını, emniyet ifadesinde de bu yöndeki sorular üzerine görmediğini söylediğini anlattı.
''TEŞEKKÜR BEKLERKEN TENZİL EDİLDİM''
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın iki müfettiş görevlendirdiğini ve 15 gün boyunca inceleme yapıldığını aktaran Yıldırım, 2 ay sonra hazırlanan raporun basına sızdırıldığını öne sürdü. Yıldırım, rapor doğrultusunda görev yerinin değiştirilmesine çok şaşırdığını, teşekkür ve takdir beklerken tenzil edilmesinin kendisini çok üzdüğünü aktardı.
Müezzin Fuat Yıldırım, idare mahkemesine itiraz davası açacağını söylemesi üzerine ikinci bir soruşturma geçirdiğini ve evinden 90 kilometre uzaklıktaki Kayaşehir Hazreti Hüseyin Camisi'ne görevlendirildiğini, eşinin lösemi hastası olduğunun basına yansıması üzerine geçici olarak Karaköy'deki Arap Camisi'ne atandığını belirtti.
Son Dakika › Güncel › Türkiye'nin Konuştuğu Müezzin Dava Açtı, Yaşadıklarını Anlattı - Son Dakika
Hakkari'nin Yüksekova ilçesinde iftar vakti gökyüzünde dikey şeklinde duran ve sarı bir ışık yayan cisim cep telefonu kamerasına yansıdı. Esad Tek isimli vatandaş, evine giderken yolda bu ilginç manzarayla karşılaştı ve hızlıca evinin balkonuna çıkarak gökyüzünde duran cismi ve ışığı cep telefonuyla kayıt altına aldı. Cisim bir süre hareketsiz durduktan sonra kayboldu.
Dünyanın en büyük kripto para borsalarından biri olan FTX’in kurucusu Sam Bankman-Fried, iflas eden firmasının müşterilerini ve yatırımcılarını dolandırmaktan 25 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Bankman-Fried, yatırımcılara ve borç verenlere yalan söylemekten ve milyarlarca dolarlık kripto para çalmaktan suçlu bulunmuştu. Mahkemede konuşan Bankman-Fried, yatırımcılardan ve çalışanlardan özür diledi.
Balıkesir'in Ayvalık ilçesinde, TIR ile fabrika işçilerinin taşındığı servis minibüsünün çarpıştığı kazada 3'ü ağır 9 kişi yaralandı. Kazayla ilgili inceleme başlatıldı.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, Kütahya'da AK Parti önceki dönem ve mevcut yönetim kurulu üyeleri ile sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle iftarda bir araya geldi. Bakan Özhakesi, deprem bölgesinde halen 300 binden fazla konut inşaatının devam ettiğini ifade etti.
Türkiye'de gerçekleşecek yerel seçimler nedeniyle 1 Nisan'da okullar tatil edildi. Seçimlerin ardından eğitim kurumlarında temizlik yapılması gerektiği için bir sonraki gün eğitim ve öğretime engel oluşturulmaktadır. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından valiliklere gönderilen yazıda, eğitim ve öğretimin 2 Nisan Salı günü itibariyle devam edeceği belirtilmiştir.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, Kütahya'da AK Parti önceki dönem ve mevcut yönetim kurulu üyeleri ile sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle iftarda bir araya geldi. Özhaseki, deprem bölgesinde devam eden konut inşaatları hakkında bilgi verdi ve İstanbul'da deprem uyarısında bulundu. Ayrıca, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nu eleştirdi.
Güney Afrika Ulaştırma Bakanlığı, bir yolcu otobüsünün şarampole yuvarlanması sonucu araçtaki 46 kişiden 45'inin hayatını kaybettiğini, 8 yaşında bir çocuğun kazadan ağır yaralı olarak kurtulduğunu açıkladı. Otobüsün, komşu ülke Botsvana'dan Güney Afrika'nın Limpopo eyaletindeki Moria'ya gittiği sırada köprüden uçuruma düştüğü ifade edildi.
Yorumlar (4)