Türkiye'de bakliyat ürünlerine yönelik üretim son yıllarda ciddi bir gerileme trendinde.
TÜİK verilerine göre 1990'larda 630 bin ton olan kırmızı mercimek üretimi, 2013'te 395 bin tona geriledi.
216 bin ton olan yeşil mercimek üretimi 22 bin tona gerilerken, aynı dönemde nohut üretimi 860 bin tondan 506 bin tona düştü.
Kuru fasulye üretimi ise 210 bin ton seviyelerinden 195 bin tona inerken bakla üretimi de 75 bin tondan 18 bin tona geriledi.
Hepimizin bildiği bu rakamların özeti olarak 1990'lı yıllarda 2 milyon ton seviyelerindeki kuru bakliyat üretimi geçen yıl itibariyle 1.1 milyon tonu gördü.
Üretim ile paralel şekilde baklagil ekilen tarım arazileri de hızla azalıyor.
1990'lı yıllarda 20 milyon dekar olan Türkiye'nin bakliyat ekim alanı 2013 yılında 8 milyon dekara geriledi.
BÜYÜK SORUN HALİNE GELDİ
Türkiye'de baklagil üretim yetersizliği ve ithalata olan bağımlılık her geçen yıl perçinlenerek adeta yapısal bir sorun haline geldi.
Bunu farkeden hükümet geçtiğimiz haftalarda bu alanda prim ve destekleri artırmak üzere bir takım kararlar aldı.
Bir önceki analizde Türkiye'deki mevcut baklagil üretim ve ithalatı üzerinden durum tespiti yaptık.
Şimdi ise neden-sonuç ilişkisini ortaya koyarak çözüm yollarına değineceğiz.
EKİMİNDE VE REKOLTEDE HIZI KAYIP
Kısacası son 20 yılda ekim alanı yüzde 60, rekolte de yüzde 40 civarında geriledi.
Ekim alanlarındaki daralmaya karşın verim birçok bakliyat ürününde artış gösterse de söz konusu durum toplam bakliyat üretiminin artmasını sağlayamaya yetmedi.
Arzdaki yetersizlik ithalatın artışına eden oldu.
Ziraat Mühendisleri Odası'nın 8'inci Teknik Kongresi'nde yapılan sunumlarda da bu konu gündeme geldi.
2000 yılında 78 milyon $'a ulaşan baklagil dışalımı, 2003'e kadar azalma göstererek 14 milyon $'a kadar geriledi ama daha sonraki yıllarda sürekli artış gösterdi.
TÜRKİYE BAKLİYATTA İTHALATÇI KONUMUNA DÜŞTÜ
2013 yılında baklagil ithalatı 235 milyon $'ı bulan Türkiye bu alanda net ithalatçı konuma düştü. Baklagil ithalatının büyük kısmını kırmızı mercimek oluştururken bunu fasulye ile yeşil mercimek izliyor.
Üretim politikasındaki eksiklik ve yanlışlıkların da etkisiyle Türkiye'de baklagil yetiştiriciliği çiftçinin isteğine bağlı hale gelmiş durumda. Bu trend son dönemde oldukça ciddi boyutlara ulaştı.
Hükümet, bu alanda üretimi artırmak adına geçtiğimiz haftalarda yeni adımlar attı. Bakliyatta kilogram başına verilen primi yüzde 100 artırma kararı alındı. Bakliyatta tohumluk kullanım desteği de yüzde 20 artırılarak dekar başına 10 TL'den 12 TL'ye çıkarılıyor. Pirinçte de KDV %8'den %1'e indiriliyor.
TÜRKİYE'DE NE OLDU DA ÜRETİCİ BAKLAGİL ÜRETİMİNDEN SON YILLARDA HIZLI BİR ŞEKİLDE ÇEKİLDİ?
Bunun birçok sebebi var.
Geçtiğimiz haftalarda Ziraat Mühendisleri Odası'nın gerçekleştirdiği "Türkiye Ziraat Mühendisliği 8'inci Teknik Kongresi"nde bu konu da gündeme geldi. Yapılan sunumda baklagil üretiminde yaşanan düşüş ve artan ithalatın ana nedenleri, izlenen politikalar ve yapısal sorunlar şöyle sıralandı:
1 – Türkiye'de üretim maliyetlerinin yüksekliği genel bir sorun.Üretimde kullanılan girdilerdeki fiyat yüksekliği bezginliği artırıyor. Bu sadece baklagiller için değil tüm tarım ürünleri için geçerli. Akaryakıt, gübre, ilaç, tohum gibi temel üretim araçlarında dışa bağımlı olan Türkiye'de girdi fiyatları sürekli artarken çiftçinin ürettiği ürünün fiyatı aynı oranda artmıyor. Üretici para kazanamadığı için de üretimden kaçıyor. Türkiye'de tarım dışı kalan 4 milyon hektar alan bunun kanıtı niteliğinde.
2 -Türkiye'de 1980'li yılların ikinci yarısında uygulanan destekleyici politikalar, baklagil üretimine önemli bir ivme kazandırdı. 1990'lı yıllarda uygulanan tam tersi politikalar ise baklagil üretimini olumsuz etkiledi. Baklagiller, 1994 yılında destekleme kapsamı dışında bırakılınca üretimin azalması yönünde sonuçlar ortaya çıktı. Alımının tamamen durdurulması ve yerine herhangi bir baklagil pazarlama politikası oluşturulamaması ile birlikte üretici, pazarlama sorunu yaşadı. Ürettiği ürün elinde kalanlar baklagil ekim alanlarını, fiyat garantisi olan ve üretimi daha kolay olan diğer ürünlere kaydırarak baklagil üretiminden kaçtı.
3- Baklagil üretiminde işçilik maliyeti diğer alternatif ürünlere göre daha yüksek. Bu da üreticiyi zorluyor. Hasat, çoğunlukla işçiler tarafından elle toplanarak yapılıyor. Alternatif ürünlerde bu maliyet kısmen daha düşük. Üretim maliyetinin artması, verim düşüklüğü sonucu Türkiye'deki üreticiler dünya fiyatları ile yarışamıyor.
4- Üretici tercihini makinalı hasat yapılan ürünlerden yana kullanıyor. Tarımda uygulanan yanlış politika ve yüksek maliyetler nedeniyle daha az zahmetli, maliyeti düşük, insan işgücüne daha az gereksinim duyulan ürünlere yöneliş var. Bu durum baklagil üretimi açısından gelecekte de büyük bir tehlikeye işaret.
5- Kaliteli ve verimli tohum kullanımı yok denecek kadar düşük. Devlet ve tohumculuk firmaları baklagillerin üretimine ilgisiz. Bu yüzden kaliteli ve verimli tohum bulmak zor. Çok düşük miktarlar karşısında da üretici kendi yetiştirdiği üründen tohumluk ayırıyor. Bu da verim düşüklüğüne neden oluyor.
6- Baklagil üretiminin iklim koşullarına sıkıca bağlı olması sorun oluşturuyor. Son yıllarda çok tekrarlanan kuraklık en çok baklagil üretimini olumsuz yönde etkiliyor. Türkiye'de iklimsel verilere ilişkin öngörüler kısa süreleri kapsadığından, üreticilere gelecekte yapılacak yönlendirmeler söz konusu olmuyor.
7- Türkiye baklagil üretiminde sorunlar ve darboğazlarla uğraşırken; Kanada, ABD ve Avustralya 1990'lı yıllardan sonra baklagil üretimine çok önem verdi. Bu ürünlerde araştırma çalışmalarına büyük kaynaklar aktararak altyapı oluşturdu. Elde edilen bulguları üretime aktarıp üretim ve ihracatlarını arttırdı. Türkiye'de kuru tarım alanlarında daha çok eski toprak işleme teknikleri uygulanmakta, sulu koşullarda ise bölgeden bölgeye, hatta çiftçiden çiftçiye değişen uygulamalar yapılmakta. Böylece, toprak işleme, ekim zamanı ve sıklığı, sulama, gübreleme, hastalıklarla savaşım ve hasat–harman gibi yetiştirme tekniği uygulamalarında yetersiz kalıyor. Bu nedenle birim alan verimi düşerken, üretim maliyeti artıyor.
TÜRKİYE KENDİSİNE YETEBİLİR
Sait Adak, Nihal Kayan ve Berk Benlioğlu tarafından hazırlanan sunumda rüzgarı tersine çevirecek çözüm yolları da şöyle sıralanmış:
1- Orta ve uzun vadeli politikalarla dışa bağımlılığı azaltacak ve kendine yeterlilik yönünde üretimi artıracak politikalar oluşturulmalı. Üretici gelirlerini artırıcı adım ve düzenlemeler artırılmalı.
2- Destekleme uygulamalarının üretimi artırıcı, yönlendirici, teşvik edici, dengeli ve adil olmasına özen gösterilmeli. Alternatif ürünlerle rekabet şansını artıracak destekleme politikaları uygulanmalı.
3- Ürün değerlendirme ve pazarlama olanakları sağlanarak ülkesel bir baklagil politikası oluşturulmalı. Üreticilerin pazarlamada söz sahibi olabilmeleri için baklagil üretici birlikleri kurulmalı.
4- Ülke potansiyeli bağlamında üretim politikası izlenerek ithalat yerine önce kendine yeterlilik ilkesi geçerli kılınmalı. Özellikle de hasat döneminde baklagil ithalatı yapılmamalı.
5- Ekim nöbetinde baklagillere daha fazla yer verilmeli. Toprak verimliliğinin artırılması ve korunması yönünden önemli katkılar sağlayan kuru tarım alanlarında mercimek ve nohut, sulanan alanlarda fasulyenin ekim nöbetine mutlaka alınması teşvik edilmeli. Kota nedeniyle Orta Anadolu Bölgesi'nde ekim alanı azalan şeker pancarı üreticilerinin fasulye yetiştirmesi teşvik edilmeli. Nadas alanlarının daraltılması projelerinin tekrar gündeme alınması düşünülmeli. Bu, nohut ve mercimek ekim alanlarının genişletilmesi bakımından önemli.
6- Baklagillerde fiyat oluşumunda etkili olan standardizasyon, homojenlik ve renk albenisi gibi kalite kriterleri dikkate alınarak üretim yapılmalı. Ürünün iç ve dış pazar değerini önemli ölçüde etkileyen standart ve yüksek kaliteli üretimi özendirici uygulamalar devreye sokulmalı.
7- Baklagil üretiminde çeşitlilik ve devamlılık için teşvikler artarak devam etmeli. Desteklemelerde baklagillere pozitif ayrımcılık hayata geçirilmeli.
8- Üretimde mekanizasyon eksikliği giderilmeli.
9- İyi tarım uygulamaları, organik tarım gibi üretim sistemlerini baklagil yetiştiriciliğinde yaygınlaştırarak, baklagil yetiştirmenin üstünlüğünü sağlayıcı, girdi maliyetlerini azaltıcı çalışmalar yapılmalı.
10- Üreticiden tüketiciye perakende zinciri kurularak fiyat farkının üretici lehine oluşması sağlanmalı.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü'nün (FAO) 2016 yılını 'Uluslararası Bakliyat Yılı' ilan ederken, bakliyat ürünlerinin anavatanı sayılan Türkiye'de de umarız ithalata olan bağımlılık sona erer. (Kaynak:Bloomberg)
Son Dakika › Ekonomi › Türkiye Bakliyatta Nasıl İthalatçı Konuma Geldi? - Son Dakika
AK Parti Kütahya İl Başkanı Mustafa Önsay, 'İlk Evim Arsa' projesinde gelinen son durumu açıkladı. Önsay, müstakil ve müşterek arsalar için yapılan kura çekimlerinin tamamlandığını ve sözleşmelerin imzalanmaya başlandığını belirtti. Müstakil arsalar için çalışmaların devam ettiğini ve 2 ay içinde sözleşme imzalama aşamasına gelinmesi için hızla çalışıldığını ifade etti.
Muş'un Malazgirt ilçesinde baharın gelişiyle dağlarda yeşeren uçkun, mantar, kenger ve sirmo gibi doğal otlar toplanarak tezgahlarda satılıyor. Vatandaşlar, bu işi yaparak aile bütçelerine katkı sağlıyor. Karların erimesiyle dağlarda çıkan şifalı bitkilerin destesi 50, mantarın kilosu ise 350 liradan satılıyor.
Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, 694 milyon 461 bin liralık tarımsal destekleme ödemesini bugün çiftçilerin hesaplarına aktaracaklarını duyurdu. Ödemeler arasında hububat-baklagil ve dane mısır desteği, hayvan hastalıkları tazminat desteği, biyolojik/biyoteknik mücadele desteği, sertifikalı tohum üretim desteği, kırsal kalkınma yatırım desteği, bombus arısı kullanım desteği, büyükbaş damızlık (düve) hayvan alım desteği, küçük aile işletmesi desteği ve sertifikalı fidan kullanım desteği bulunuyor.
İstanbul Havalimanı işletmecisi İGA'nın Üst Yöneticiliği (CEO) görevini vekaleten yürüten Selahattin Bilgen, Eylül 2023'ten beri bu görevi sürdürüyordu. İGA, küresel rekabetin hızla değişen dinamiklerine uyum sağlayarak kurumsal güçlenmesini sürdürüyor. Bilgen'in kapsamlı tecrübesi, bilgi ve birikimiyle İstanbul Havalimanı'na önemli katkılar sunduğu belirtilerek, asaleten İGA İstanbul Havalimanı İşletmesi CEO'su olarak atandığı açıklandı.
CAPE Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) heyeti, Güney Afrikalı siyaset ve iş dünyası temsilcileriyle bir araya geldi. Türk iş insanları, Johannesburg, Pretorya ve Cape Town kentlerinde üst düzey hükümet yetkilileri ve Güney Afrika'nın önde gelen iş insanlarıyla görüşmeler yaptı. Güney Afrika Ticaret ve Sanayi Bakanı Ebrahim Patel'in de katıldığı etkinlikte, Türkiye ile Güney Afrika arasındaki ticaret bağları ve işbirliği potansiyeli vurgulandı. DEİK heyeti, ziyaret kapsamında yeni iş ilişkileri kurmayı ve ticaret ile yatırım fırsatlarını artırmayı hedeflediklerini belirtti.
Ankara'nın Nallıhan ilçesinde belediye, çiftçilere girdi ve yem maliyetlerini azaltmaları amacıyla yüzde 75 hibe destekli silajlık mısır tohumu desteği verdi. Nallıhan Belediyesi, yerelden kalkınma ilkesi doğrultusunda tarım ve hayvancılığa hibe desteklerini artırarak, üreticilere mısır tohumu dağıttı. Belediye Başkanı Ertunç Güngör, üreticilere desteklerinin süreceğini belirterek, bereketli bir üretim diledi.
Yorumlar (11)