OSGİAD'tan 5 Maddelik Çözüm Önerisi

Ortadoğu Sanayici ve Genç İşadamları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Şanlı, Türkiye'nin, son 30 yılda çok büyük acılar çektiğini, çatışmalı süreçte 40 bin canın toprağa düştüğünü,100 binden fazla kişi yaralandığını hatırlattı.

"CAN GÜVENLİĞİ GEREKÇESİYLE 2 MİLYON KİŞİ BATIYA GÖÇ ETTİ"

Ülke kaynaklarının ise dağa taşa bomba olup düştüğünü dile getiren Şanlı, "İnsan Hakları Kuruluşları'nın verilerine göre 2 milyon kişi ise "can güvenliği" olmadığı için Kürt coğrafyasından batıya göç etti. Savaştan iş dünyası da olumsuz etkilendi. Çoğu esnaf iflas bayrağını çekti, bizler de kendi memleketimizde ticaret yapamaz hale geldik" dedi.

"BEDENİMİZİ TAŞIN ALTINA KOYMAYA HAZIRIZ"

Yıllar sonra 2000'lere gelindiğinde OHAL'in kalktığını, son iki yıldır da çözüm süreci adı altında normalleşme sürecine girildiğini anımsatan Şanlı Şöyle konuştu:

" İmralı'da Sayın Abdullah Öcalan ile AKP Hükümeti nezdinde 2013'te başlayan sürece, gerek OSGİAD olarak gerekse Diyarbakır'daki tüm iş camiası olarak destek verdik. Ankara'daki temaslarımız, kentte yapılan toplantılarda Kürt sorununun barışçıl ve özgürlükler temelindeki çözümüne her türlü katkıya, sadece elimizi değil bedenimizi taşın altına koyarak destekleyeceğimizi deklare ettik. Bir kez daha yineliyoruz ki Ortadoğu Genç ve Sanayici İşadamları Derneği olarak; söylediklerimizin arkasındayız ve her türlü katkıya da hazırız.

"İŞİD ÖNÜ ALINMAZSA TÜRKİYE'Yİ DE TEHDİT EDECEK"

Ancak bu süreçte özellikle hükümet nezdinde geliştirilen politikalar çok soyut ve çözüm ruhundan uzak bir yaklaşımla ele alındı. Bilindiği üzere bir süredir Musul'un işgaliyle başlayan, Şengal'le devam eden ve şu an Kobanê'de soykırıma varan ve dünya kamuoyunda terör örgütü olarak tanımlanan IŞİD tehdidi ortaya çıktı. Bu tehdit sadece Kürtleri değil tüm insanlığı tehdit eden, önü alınamazsa Türkiye'yi de tehdit edecek bir kaostur. Bu tehdit nedeniyle Şengal'den kaçan Êzidilerin ve Kobanê'den sınıra gelenlere Türkiye'nin kapılarını açması önemlidir ve değer biçilmelidir. Ancak unutulmamalıdır ki buralardan gelenler misafir değil Ankara'nın altına imza attığı uluslararası sözleşmeler gereği mültecidir. Ve bu statünün yerine getirilmesi insani olmakla beraber aynı zamanda bir zorunluluktur.

"KOBANÊ KÜRTLER İÇİN BİR ELMANIN YARISIDIR"

1921 Ankara Antlaşması'yla Suruç'tan koparılan Kobanê'de akrabalarımız ve kan bağımızı var. 37 gündür Suruçlular, 3 koldan etrafı sarılan havan, tank ve ağır makineli silahlarla akrabalarının öldürülüşünü acı içinde izliyor. Yine Meclis'te geçen tezkereye rağmen IŞİD havanları Türkiye'de evlere isabet etmesine rağmen angajman kuralları işletilmemiş, IŞİD güçlerine herhangi bir saldırı yapılmamıştır. Tersine Ankara, sadece Kürtlerin ve demokratik kamuoyunun insani koridor taleplerine de kulak tıkamıştır. Kürtlerin oldukça duygusal bir bağ kurduğu Kobanê için "düştü düşecek" denilmesi ve hatta adeta istiyor gibi bir izlenimle demeçler verilmesi Kürtlerde duygusal bir kırılmaya yol açmış ve maalesef bildiğimiz gibi 40 cana mal olan sokak olaylarının fitilini ateşlemiştir.

"TÜRKİYE BU ACI SONUÇTAN BİR AN ÖNCE DERS ÇIKARMALIDIR"

Siyasiler ve halk arasında 3. Güç olan STK'lar olarak çözüm sürecinin kaderini belirleyecek bu atmosferde her türlü provokasyonlardan da kaçınılmalıdır. 1990'lı yılları yeniden bize yaşatmaya çalışan, canavarca hislerle insan hayatına kast eden anlayışları asla tasvip etmiyoruz ve kınıyoruz. Bu noktada Ankara'dan da yaşananlardan ders çıkararak sokaktaki öfke seline kulak vermesini bekliyoruz. Dün gece itibari ile Türkiye'nin 1000 yıldır kardeşiz deyip izlediği Kobanê'ye koridor açmadığı için ABD tarafından hava koridoru ile silah ve tıbbi malzeme ulaştırıldığı iddia edilmektedir. IŞİD'e verdiği üstü kapalı desteğin maliyeti Türkiye'ye uluslararası arenada itibar bırakmamıştır. Bunun en somut örneği Türkiye'nin BMGK oylamasında aldığı oy sayısıdır. Türkiye bir önceki oylamada 151 oy alırken IŞİD'e verdiği destek yüzünden bu sayı 60 oya düşmüştür. Türkiye bu acı sonuçtan bir an önce ders çıkarmalıdır. Aksi takdirde gidişat Türkiye'nin NATO'dan atılması ve değerli yalnızlık safsatasının değersiz bir yalana dönüşmesi ile sonlanacaktır. Tüm bunlar yaşanmadan Türkiye, Kobanê'ye bir an önce Silah ve Tıbbi malzeme koridoru açarak uluslararası arenada yitirdiği saygınlığını tekrar kazanmalıdır.

"AKILDIŞI YÖNTEMLERE BAŞVURMAK DOĞRU DEĞİLDİR"

OSGİAD olarak diyoruz ki sonuca değil nedenlere bakılmalıdır. Sokaktaki öfkeyi bastırmanın çözümü Arap kafasıyla düşünüp Alman polis teşkilatı yasasını örnek almak değildir. Yine demokrasinin atardamarı olan ifade özgürlüğünü, kimi sosyal paylaşım sitelerine engellemeler getirerek makul şüpheli sıfatlarla gece yarısı baskınları ile fikir insanlarını sindirmek de değildir. Akil İnsanlar Heyeti'nin yeniden devreye konulduğu bir dönemde akıldışı yöntemlere başvurmak doğru değildir. Bu nedenle diyoruz ki;

•Ankara, Ortadoğu'da Kürtleri doğal müttefiki kabul etmeli; Rojava'da Kürtlerle savaşan taraflara her türlü yardımı kesmeli, kantonları tanımalıdır.

•Çözüm sürecini tehlikeye sokacak Kobanê için henüz geç değildir. IŞİD barbarlarına direnen Kürt halkına insani koridor ve silah yardımı yapılmalıdır.

•Yurtta barış dünyada barış ilkesi, Türkiye Cumhuriyeti'nin temel kuruluş ilkelerindendir. Siyasiler, 39 kişinin ölümüne neden olan Kobanê olaylarındaki provokasyon zemini de dikkate alarak itidalli bir dil kullanmalıdır.

•Müzakere sürecinin taslak zeminini hazırlayan Hükümet bir an evvel kalıcı ve somut adımlar atmalıdır. Sayın Abdullah Öcalan'ın bu süreçteki rolü göz önüne alınarak sürecin sağlıklı ilerleyebilmesi için sürece katılımı, kamuoyu ve halkla iletişimi önündeki engellerin kaldırılması gereklidir.

•Sürecin anlamlı olabilmesi için; cezaevinde kalan KCK tutukluları hasta olanlar öncelikli olmak üzere derhal bırakılmalıdır"