Çorap Satan 28 Şubat Mağduru Astsubay O Günleri Anlattı - Son Dakika
Güncel

Çorap Satan 28 Şubat Mağduru Astsubay O Günleri Anlattı

Çorap Satan 28 Şubat Mağduru Astsubay O Günleri Anlattı

28 Şubat sürecinde Kırklareli'nde Astsubay Başçavuş olan Hakan Irmak, o dönem görevden alındıktan sonra geçimini sağlayabilmek için seyyar arabada çorap satmış.

28.02.2015 12:00  Güncelleme: 15:20
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

28 Şubat sürecinde Kırklareli'nde olan Astsubay Başçavuş Hakan Irmak, o dönem görevden alındıktan sonra geçimini sağlayabilmek için seyyar arabada çorap sattığını söyledi. 28 Şubat askeri darbe döneminde, Kırklareli'nde Astsubay Başçavuş'luk görevini yapan Hakan Irmak, o yıllarda kendisinin, ailesinin ve çalışma arkadaşlarının yaşadığı sıkıntıları dile getirdi.

ORDUDAN AYRILDI, İŞ BULAMADI, ÇORAP SATTI

O yıllarda görevden alındıktan sonra ailesiyle birlikte çok sıkıntı yaşadığını söyleyen Irmak, bazı arkadaşlarının intihar teşebbüsünde bulunduğunu ifade etti. Ordu görevinden ayrıldıktan sonra iş bulamadığını dile getiren Irmak, kendisine ve arkadaşlarına kimsenin iş vermek istemediğini söyledi. Irmak, yapacak hiçbir şey kalmayınca 1998 yılında İstanbul'a yerleştiğini söyleyerek, ailesini geçindirebilmek için, orada seyyar arabada çorap ve iç çamaşırı sattığını belirti. Irmak,"İşten ayrıldıktan sonra, devletten bir maaş alamıyorsun. İkramiyemiz verilmedi. Sokakta kaldık. Belirli bir gelir düzeyim vardı. Çırılçıplak ortada kaldık. O anda iş aramaya başlıyorsun ama o zamanlarda artık vatandaşlar bize mimli gözüyle bakıyordu. Bize işte vermediler. Kendi imkanlarımla bir şeyler yapmaya başladım o zamanlarda. Çorap satmaya başladım İstanbul'da. İç çamaşırı ve çorap alıyordum toptancılardan bunları satarak ailemi geçindirdim. Sıkıntılar bitmiyordu. Bu sefer de Belediyenin zabıtaları bizleri rahat bırakmıyordu. Bu bunalımlara düşerek bazı arkadaşlarımızdan intihar edenler oldu" dedi.

"MÜSLÜMAN AVINA ÇIKTILAR"

1997-1998 yıllarında insanların Müslüman'ım demeye çekindiğini söyleyen Irmak, şunları kaydetti, "O günleri dün gibi hatırlıyorum. Devlet dairelerinde, askeri cuntanın vermiş olduğu talimat doğrultusunda Müslüman avına çıkmışlardı. İnsanlar Müslüman'ım demeye ve namaz kılmaya çekiniyorlardı. Gizli ibadet edecek yerler arıyorlardı. Depolarda ibadet ediyorlardı. Mescitlere gitmek yasaktır şeklinde talimatlar çıktı. Kışlanın içerisinde mescit vardı. Fakat oraya subay ve astsubayların girmesi kesinlikle yasaktı ve talimatlar kesindi. Gittiğin taktirde suç teşkil ediyordu. Bizleri atarken bile irtica kelimesini kullanarak atmaya çalışıyorlardı. İrtica muğlak bir kelimedir ben kabul etmiyorum. İrtica geriye dönmek anlamında kullanılır. Halbuki İslamiyet'in gelmesi bu anlama gelmemesi lazım. Müslümanları kastederek söylüyorlar bu sözü. Bizlere göre irtica onların yaptıklarıdır. İslam mensubu olan, okuyan bir Müslüman irticacı olabilir mi? O yüzden bu insanlara Müslüman gibi yaşamak istiyorum dediğiniz zaman kendileri de alınıyor. Bizde Müslüman'ız diyorlar. Fakat onların Müslümanlık anlayışı nüfus kağıdında yazandan ibarettir. Ama Müslüman'ım dedikten sonra bunu yaşamına yansıttığın zaman dur deniyor. Disiplinsizlik adı altında ordudan ihraç ediliyorsun. Tabi burada ailelerimizde zor durumda kalıyor. Ailende başörtülü biri varsa. Başını açması isteniyor sizden. Aksi taktirde, lojmanlara alınmamakla tehdit ediliyorsunuz. Ya da sağlık karnenizin elinizden alınması sizlere söyleniyor. Sağlık karnesi alındıktan sonra askeri hastanelerde de muayene olamıyorsunuz. Şu anda ki gibi kimlik numarasıyla muayene olamıyorduk."

"ÇOCUKLARIMIZ DA ORDUYA ALINMADI"

28 Şubat sürecinin devamında birçok arkadaşının çocuklarının askeriyeye alınmadığını söyleyen Irmak, güvenlik soruşturması kapsamında kendi çocuğu dahil askeri sınavlardan elendiğini ifade etti. Irmak, "Türk Silahlı Kuvvetleri'nde Başçavuş rütbesindeyken, 1997 yılında ordudan kararnameyle atıldık. Biliyorsunuz ki darbe dönemlerinde, subay ve astsubaylar zarar görmüşlerdir. Bizler tek değiliz binlerce kararname mağduru arkadaşımız var. 2008 yılında oğlum uzmanlığı kazandığı halde bizlerin durumundan dolayı uzmanlığa kabul edilmedi. Güvenlik soruşturmasında elendi. Biz kendimizi suçlu olarak görmüyoruz. Suçlu bile olsak. Anayasa'da suçun şahsilik ilkesi vardır. Buna rağmen çocuklarımız devlet memuru olamadı. 1997-1998 yılındaki hükümete baktığımız zaman kendi beyanlarıyla bizlere en fazla oy lojmanlardan geliyor dendi. Lojmanlarda oturan subay ve astsubaylar da ordudan atıldı. İmam hatiplerin de orta kısmı kapatıldı. Üniversitelere girmeleri engellendi. Yine aynı şekilde rektörler başörtülü öğrencilere selam duracak dendi başörtülü öğrenciler okula alınmadı. Başörtülü eğitim görevlileri okullarından oldu. Acaba diyorum bizler hedef mi gösterildik" dedi.

Kaynak: İHA

Son Dakika Güncel Çorap Satan 28 Şubat Mağduru Astsubay O Günleri Anlattı - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    Yorumlar (7)

  • hakan: yukarıda yazılanların hepisi yalan menfat için yalan söyleyenleri ne kul sever ne allah 2 7 Yanıtla
  • deniz: ordunun içinde dinsiz insanların yapmış olduğu zulüm kendilerini dar ağacında göreceklerdi onların ahı sizi dize getirdi türkiye eski türkiye değil artık şahlandı o zihniyeti savunan hala solcular var o günleri sizin görmeniz hayal olur 7 1 Yanıtla
  • La-Edri: Cuntacı cehape ve onun zihniyeti. Cehape iktidar olsun, yapacağı ilk iş başörtüsünü kaldırmak olur... 4 3 Yanıtla
  • sc: Doğru bunların hepsi oldu ama şimdide tersi olacak cumaya gelmeyen asılacak tabiki bu şimdi gülünç ama yarın gerçek olacak 2 5 Yanıtla
  • dogrucu: sımdı ne yapıyorsun 0 4 Yanıtla
  • melo: recep şimdi demeli ki bu işin fıtratında bu var. . 3 1 Yanıtla
  • tandance: bütün bunlar olup biterken (28 şubatta) birileride çok iyi hortumladı 1 0 Yanıtla

Advertisement