Kod Adı: İrtica-906" İsimli Kitabın Tanıtım Gecesi

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, bir asır önce olduğu gibi mezhepsel ve etnik kimlikler üzerinden İslam coğrafyasının yeniden bölünmeye çalışıldığını belirterek, "Irak üçe bölünmüş durumda. Libya'yı ikiye bölmeye çalışıyorlar. Mısır fiilen, siyaseten ikiye bölünmüş. Aynı şekilde Suriye onlarca parçaya bölündü. Yemen aynı şekilde. Bu coğrafyayı bölünmüş hale getirmeye, bu bölgede sınırları yeniden çizmeye çalışıyorlar" dedi.

Kurtulmuş, gazeteci-yazar Muharrem Coşkun'un, Mehmet Akif Ersoy ile ilgili 1925-1940 yılları arasında devlet yetkililerince tutulan 70 gizli belgeden yola çıkarak yazdığı "Kod Adı: İrtica-906" isimli kitabın Gopark Tesisleri'ndeki tanıtım gecesine katıldı.

Gecede konuşan Kurtulmuş, kitabın çok önemli bir hizmete imza attığını ve tarih araştırmalarına kaynak olmasını temenni ettiğini söyledi.

Bu milletin hiçbir zaman kendi değerlerine bağlı olanlara irtica penceresinden bakmadığını anlatan Kurtulmuş, "Bu millet ne Akif'i ne de onun gibi değerli insanları mürteci olarak görmedi. Esas mürtecilerin, milletin tarihsel bağlarını, köklerini koparmak isteyenler olduğunu iyi bildi ve bunlarla arasına mesafe koydu" diye konuştu.

Kurtulmuş, 100 yıl önce de İslam dünyasının bugüne benzer bir durumda olduğunu aktararak, şöyle devam etti:

"Herkesi bir arada tutan koca cihan devleti, atalarımızın gavur olarak nitelendirdiği dışarıdan gelenlerin toplarıyla, tüfekleriyle değil, bu milletin arasına sokulan etnik, mezhepsel fitnelerle yıkıldı. Koca Balkanlar'da, Müslümanların, Hristiyanların farklı mezhepleriyle bir arada yaşadığı o coğrafyada, etnik fitneyi yakanlar, 10 yıl içinde Osmanlı'nın çöküşünü hazırladılar. Aynı şekilde Yemen'de, Hicaz'da, Suriye'de etnik kimlikle Müslüman milletler Osmanlı'dan koparıldılar. O zaman savaşı kazandık ama ondan sonra  masanın üzerine oturup, sınırlarla bu milleti birbirinden ayırdılar. Bu bölgeleri, devletleri cetvelle çizerek, birbirinden ayırdılar."

"Bölgede sınırları yeniden çizmeye çalışıyorlar"

Şimdi de aynı şeyin yapılmak istendiğini aktaran Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Tam bir asır sonra aynı fitne benzer şekilde İslam topraklarında yakılmaya çalışılıyor. Yine mezhepsel ve etnik kimlikler üzerinden bu coğrafya yeniden bölünmeye çalışılıyor. Irak üçe bölünmüş durumda. Libya'yı ikiye bölmeye çalışıyorlar. Mısır fiilen siyaseten ikiye bölünmüş. Aynı şekilde Suriye onlarca parçaya bölündü. Yemen aynı şekilde. Bu coğrafyayı bölünmüş hale getirmeye, bu bölgede sınırları yeniden çizmeye çalışıyorlar. Asım'ın nesli olarak kendimizi görüyorsak, bize düşen en önemli görevlerden biri de şudur; bu coğrafyada bir kere daha bölünmenin, etnik ve mezhepsel kimlikler üzerinden ayrışmanın değil, bu geniş coğrafyanın bir araya gelmesinden yana olacağız ve inşallah bunu sağlayacağız."

Kurtulmuş, Türkiye'de 150 senedir hakim olan zihniyetin Batı karşısında yenilmişlik duygusu ile hareket ettiğini belirterek, "Onlar, 'Batı'da olanı taklit edersek, şeklen buraya getirirsek, bir Fransız gibi şarap içmesini, İtalyan gibi sanat eserlerini izlemesini, İngiliz gibi dans etmesini bilirsek adam oluruz' zannettiler. İşte şapkanın giydirilmesi, Batılı kıyafetlerin özendirilmesi, yakın zamanlara kadar üniversitelerde başörtüsü yasağının sürdürülmesi bu zihniyetten dolayıdır. Türk modernleşmesinin nasıl bir hazin öykü olduğunu hepimiz biliyoruz" şeklinde konuştu.

Türkiye'de iki yıl boyunca Türk Sanat Müziği'nin yasaklandığını anlatan Kurtulmuş, şunları aktardı:

"Çünkü bizim Batılı olmamız gerekirdi ve bunun için onların müziklerini dinlememiz gerekiyordu. Batılılaşma olarak bunu zannettiler. Yetmedi, 18 yıl boyunca 'Tanrı uludur. Tanrı'dan başka yoktur tapacak' diye bir sesi, ezan diye zorla bu millete dinlettiler. Türkçe namaz kıldırmanın denemeleri yapılmış. Ancak bu gerçekleşemedi. Depo olan camileri rahmetli babamın bana gösterdiği günleri hatırlıyorum. Türkiye'de bu devirler geçti. Bu memlekette insanların dinlerini, kültürlerini, tarihlerini, geçmişlerini öğrenmeleri konusunda ne zorluklar çektiklerini büyüklerimizden öğrendik. Bizim zamanımızda da az şeyler olmadı. Akif'e 'irtica-906' kodunu verenler, 'Siyasi hayatımıza mal olsa bile imam hatip liseleri kapanacak' diyenler, '28 Şubat bin yıl sürecek' diyenler nerede? Bir millet aslından başka hiçbir yatakta akmaz. Akif'e mürteci diye saldıranların, Necip Fazıl'a saldıran, mürteci diyenlerin hangisini bu millet hatırlıyor? Eski Türkiye ile yeni Türkiye arasındaki mücadele, tarihine, köklerine, milletine bağlı millet çoğunluğu ile bu bağla milletin arasını koparmak isteyenler arasında bir mücadeledir ve bu mücadeleyi millet kazanmıştır."

Ersoy'un torunu Argon

Mehmet Akif Ersoy'un torunu Selma Argon ise kitaptaki belgelerden kendisinin de daha önce haberi olmadığını anlatarak, "Dedem, ömrünü vatanına harcamış bir insan. İrticanın yanından geçmemiş. Çağının en ileri görüşlü adamlarından birisi. Ancak ona bu ismi takmışlar. Çok üzüntü verici. Milli mücadele döneminde Anadolu'yu karış karış dolaşmıştır. Mısır'a gönlü kırık gitmiştir. Hastalığının bir nedeni de vatan hasretidir" ifadelerini kullandı.

Kitabın yazarı Muharrem Coşkun da uzun uğraşlar sonucu kitabı oluşturduğunu dile getirerek, "Cenazesine devlet erkanından kimse katılmamıştı. Dönemin hükümetinin, devlet erkanından kimsenin cenazeye katılmaması yönünde yazı yazdığını duydum. Bunun gerçek olup olmadığını araştırmaya başladım ve bu belgelere ulaştım. Arif'in Mısır'a gitmesi, şapka kanunu, hilafetin kaldırılması gibi konularda ne düşündüğü hep tartışıldı. Bu kitapta bununla ilgili cevaplar buluyorsunuz" dedi.

Konuşmaların ardından Kurtulmuş, Coşkun ve Argon'a, Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı Hasan Tahsin Usta da Kurtulmuş'a plaket takdim etti.

İstiklal Marşı'nın söylenmesinin ardından Kurtulmuş ve beraberindekiler, kurdele keserek kitaptaki fişleme belgelerinden oluşan sergiyi açtı.

Sergi, bir hafta boyunca Gaziosmanpaşa Kültür Merkezi'nde gezilebilecek.