Katliamda Kuzeni Ölen Gazeteci İlhan Taşçı Yaşananları Anlattı - Son Dakika
Güncel

Katliamda Kuzeni Ölen Gazeteci İlhan Taşçı Yaşananları Anlattı

Katliamda Kuzeni Ölen Gazeteci İlhan Taşçı Yaşananları Anlattı

Ankara'daki katliamın ardından kan vermek için gittiği hastaneden kuzeninin öldüğünü öğrenen gazeteci İlhan Taşçı, katliamda ve sonrasında yaşananları anlattı.

12.10.2015 12:57  Güncelleme: 13:03
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

"Kan vermeye gittiğiniz hastanede kuzeninizin de ölenler arasında olduğunu öğrendiğiniz ülkedir Türkiye." diyen gazeteci ve CHP Grup Basın Danışmanı İlhan Taşçı, Ankara'daki katliamın ardından olay yerinde ve hastanede yaşadıklarını anlattı. Taşçı, yazısında yaşananları "Cenazesini bulabilenin sevindiği ülke" olarak tanımladı.

"ORASI OLAY YERİ DEĞİL KANLI SAVAŞ MEYDANIYDI"

İşte İlhan Taşçı'nın yürek yakan o yazısı:

"Saldırının olduğu yerde dolaşıyorum yerlere bakmamaya çalışarak. Çevredeki arabaların üzerlerinde insan dokuları, parçaları. Çok olay gördüm, çok ceset gördüm ama fark ettim ki, ben hiç savaş meydanı görmemişim. Evet evet orası olay yeri değil, kanlı bir savaş meydanı…

"İLK ÖNCE KUZENİMİN MESAJINI GÖRDÜM"

Meydandan Numune Hastanesine doğru yürümeye başladım. Yokuşu çıktım. Numunenin önünde kan verme sırasını bekliyorum. Tam orada gördüm Ömür'ü. Ayak üstü kimin yaptığını, niye yaptığını, kaç evin yangın yerine döndüğünü konuşuyoruz.

Ömür "sosyal medyada neler söyleniyor kim bilir" dedi. Merakla cep telefonumdan twittera baktım. Gördüğüm ilk mesaj kuzenimin attığı "Halamın kızı Şirin Kılıçalp saldırıda hayatını kaybetti…" oldu.

"GÜL YÜZLÜMÜ BUL"

İşte orası zaman durdu dedikleri yerdi. İşte orası yer kürenin ayaklarınızın altından kayıp boşluğa düştüğünüz yerdi. İşte orası sizin donakaldığınız andı.

Önlerinden şaşkın şaşkın defalarca gelip geçtiğim, birbirlerine sarıla sarıla ağlaşan, ağıtlar yakanlar yengelerim, halalarım, akrabalarımmış.

Halamın koynuna koydum başımı "Senin tanıdıkların vardır, bul benim Şirin'imi. Ben sana kurban olayım göster bana Şirin"i… Gül yüzlümü bul…"

"DOKTOR GETİRDİM 'ÖLMÜŞ' DEDİ"

Öldü mü, ölmedi mi bilen yok. Bir tek gören İstanbul'dan birlikte geldiği öğretmen arkadaşı Çiğdem. Onun da gözleri bir boşluğa bakıyor. Zor bela konuşabildik.

"Sen gördün mü Şirin'i?" sorusuna yanıtı "Patlama oldu, ben sandım ki kafam parçalandı…"

"Durumu nasıldı?"

"Şirin yanımdaydı. Eğitim-Sen kortejinin gelmesini bekliyorduk patladı… İkinci bomba patlamış diyorlar, ben onu duymadım."

"Yaşıyor muydu?"

"Doktor getirdim, ölmüş dedi. Bir doktor daha buldum, o da ölmüş dedi. Çantası kaybolmasın diye aldım, bende bak şu."

YÜREK YAKAN MORG DİYALOGLARI

İşte her şey bu konuşmadan sonra başladı bizim için. Ya da bitti mi demeli? Önce Numune Hastanesi'nin morguna gittik.

Ölümün, ölünün sıradanlaştığı yer. Kapıda polisler. İçeri sokmazlar. Geldi bir görevli:

- Yakınımızın cenazesini arıyoruz.

- Kaç yaşlarında?

- 33!

- Metanetli olanınız gelsin.

Asırlar sürdüğünü sandığınız o dolabın açılıp, rafın çekilmesi kaç saniyedir ki…

Kapak açılırken, raf çekilirken derin bir nefes alıyorsunuz. Gözünüzü kapatıp, bin bir duayla, umutla yeniden açıyorsunuz.

"SEVİNELİM Mİ ÜZÜLELİM Mİ"

İbni Sina Hastanesi'nin morguna geçtik. Görevliyi ara ki bulasın. Kapının önünde bekleşenler. Sonunda amcamın oğlu daldı morga, ben kapıdayım.

Çıktı.

"Burada da yok!"

Hacettepe, Yüksek İhtisas, Gazi, Dışkapı… Hiçbirinde yok.

Sevinmeli mi, üzülmeli mi?

Şirin'in abisi de gitti Adli Tıp Kurumu'na. Almamışlar içeri, döndü geldi geri.

Yok, yok, yok… Hala olayın şokunu yaşayan Çiğdem'in "ölmüştü" demesinden gayri bir tek bilgi yok.

Adli Tıp Kurumuna bu kez biz gideceğiz. Karşıdaki taksi durağına geçtik. Taksiciler tutuştular "Sıra benimdi, senindi" kavgasına.

Dedim gardaşlar etmeyin… Artık nasıl dedimse taksisi en önde olan diğerine "Tamam lan al senin olsunlar…" dedi.

Biz de onun arabasına doluştuk amca, yeğen, kuzen…

Adli Tıpa geldik. Bekleşenler, ağlaşanlar, içeri girmek için uğraşanlar, bir haber için bin çırpınanlar.

"NE YAPTIKSA BULAMADIK"

Aylin Nazlıaka'yı gördüm bahçede. Aradım cebinden amcamın oğluyla aldırdı bizi içeri.

Gündüz vaktiydi biz gittiğimizde. Ne yaptıksa nafile, bulamadık Şirin'i. Saatler sonra Ankara'nın ayazı, karanlıkla birlikte bahçeye çöktü.

Bir ara Ankara Barosu Başkanı Hakan Canduran ile yardımcısı Seçkin Arıkan'ı gördüm.

"Ölenlerin içinde kuzenim var. İnsanlarımız Numune'nin önünde onları memlekete göndereceğiz. Ama adını koymamız lazım. İçeri girip cenazelere bakalım."

"GİRMEYİN İLHAN BEY DAYANAMAZSINIZ"

Halden anlayan adamdır Hakan Canduran, "Girmeyin İlhan Bey. Dayanamazsınız."

Amcamın oğlu atıldı:

"Ben dayanırım."

"Azıcık daha sabredin."

"ÖLEN BİZ ÖLDÜRÜLEN BİZ İTİLİP KAKILAN YİNE BİZ"

Saat 22:00 olmuş! Olayın üzerinden geçmiş 12 saat. Bizim öğrenmemizden beri 10 saat. Ölen biz, öldürülen biz, cenazesini bulabilmek için çırpınan biz, kapı duvarlara kafasını vuran biz, buz gibi morglarda tanımadık onlarca yüze bakan biz, bir de Adli Tıp Kurumunun önünde itilip kalkılan yine biz. He gülüm he.

HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, girdi polislerle bekleyenlerin arasındaki itiş kakışa "Ayıptır yaptığınız. Ne deseler sineye çekip oturacaksınız. Cenaze sahiplerine saygılı olun…"

Bu saldırıyı kim yapmıştır bilemem! Ama 12 saat boyunca cenazemizin nerede olduğunu bilemeyen/bulamayan devlettir!

Adli Tıp Kurumu'nun karanlık bahçesinde yan yana park edilmiş cenaze arabaları. Girip çıkan cenaze araçlarının, ambulanslarının farları arada bir aydınlatıyor bahçeyi.

Be mübarekler hiç mi o bahçenin aydınlatılmasına ihtiyaç olmadı. Hiç mi akıl etmediniz gündüzden gecenin orasının nasıl mahşer yerine döneceğini?

Etmemişler.

Birileri ampulleri sıralamaya başladı kablonun ucuna.

Derme çatma iki bloktan birinin penceresinden salınan ucunda ampuller dizili kablo karşı blokun ikinci katının pencere koluna bağlandı. Öte taraftaki taktı fişi prize. Ortalık aydınlandı.

Otopside kullanılan metal sedyeler, üst üste ceset torbaları, cenaze araçlarına konulan tabutlar.

"SİGARA NE Kİ ESRAR OLSA İÇERİM ŞİMDİ"

Bir banka oturduk amca yeğen. Otopsiye girenlerin verdikleri arada o kıyafetlerle yemek yemelerini, torbaların getirilişini götürülüşünü, teşhis için içeri girenlerin bahçede yıkılışlarını saatlerce izledik. Yıllar sonra sigarayı yeniden içme isteği yakamda. Kimdi hatırlamıyorum birisinin "Sigara ne ki, esrar olsa içerim şimdi" dediğini duydum.

"SENİN DE CANIN SAĞOLSUN"

Başsavcılıktan üst düzey bir yetkili geldi makam arabasıyla. Eski tanıdıktır. Anlattım derdimizi. Dinledi dinledi, bir başsağlığı bile dilemeden "İçerde savcılarla avukatlar arasında kavga çıkmış. Onu haber verdiler. Biz onun için geldik."

Senin de canın sağ olsun!

Oturduk yeniden bir köşedeki banka.

CHP Ankara Milletvekili Ali Haydar Hakverdi bir çay içsem iyi olacağımdan emin. Önüme koyduğu çayı içmek ağır geldi. Çay ne ki, insan oradaki yaşananları, göçüp gidenlerin hallerini gördükçe aldığı nefesten utanıyor.

Bir otopsi salonuna bir morga, bir savcıya bir milletvekiline, bir avukatlara bir kapının önünde bekleşenlere gide gele saatler geldi geçti.

Biz Şirin'in cenazesini bulamadık.

Kimliğindeki fotoğrafını çekip çoğaltıp otopsiye girip çıkanlara eğer görürseniz telefonla haber edin deyip numara verdik.

Şirin'in abisi Hüseyin "Ya senin şarjın biterse. Keşke benim numaramı da verseydin" diye gönül koydu.

Adli Tıpta biz cenazeleri beklerken Keçiören'de havai fişekler patlıyor, gökyüzüne ışıklar saçıyordu. Gözyaşlarımız içimize içimize akıyordu.

Bekleyip durduk.

"CENAZESİNİ BULABİLENİN SEVİNDİĞİ ÜLKE"

Siz hiç cenazesinin teşhis için çağrılmayı bir "müjde" gibi beklediniz mi!

Bu duyguları yaşatanlara helalimi hoş etmedim diyeyim; gerisini siz anlayın.

Şirin 02:30'da bulundu! Yani canımızdan can koparmalarından 15 saat sonra.

"Cenazesini bulabilenin sevindiği ülke" demem ondandır.

Öğretmen, tiyatrocu, gül yüzlü Şirin'in fuları şimdi uçsuz bucaksız Anadolu'nun bağrında şehidi olduğu barış için dalgalanıyor.

*Okura not: Gördüğüm her sahneyi özellikle yazmadım. O gördüklerim, duyumsadığım kokular bir ömür benim hafızamda kalacak. Geride kalanlar yitirdiklerini hep iyi halleriyle hatırlasın istedim."

İşte İlhan Taşçı'nın dün paylaştığı o sözler:

(Yazıdaki ara başlıklar Haberler.com'a aittir)

Son Dakika Güncel Katliamda Kuzeni Ölen Gazeteci İlhan Taşçı Yaşananları Anlattı - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    Yorumlar (7)

  • Çapulcu: Kaybettiklerimizden başka değişen hiçbirşey yok! :( 1 0 Yanıtla
  • Türk06: Artık fakir edebiyatına bağlarlar da bağlarlar. Hemen hemen hergün şehit haberi geliyor hanginiz bu ne yaptınız da bize edebiyat yapıyorsunuz ? 0 0 Yanıtla
  • Patates: Daha ne yazılsin şu hale bak ölenlere uzulelim ülkemin insanın ne denli duygusuz şok edici olaylara duyarsız sıradanliginà mi ? Her ne olursa olsun gencecik fidanlar masum insanlar gitti 0 0 Yanıtla
  • a koc : gercektende cok yazik bunca insan oldu ama sunuda goruyor osmanlinin turkler bir taraftan avrupalilar bir taraftan yikip mahvetigi gibi sanki bir hava var hicmi vatan sevgisi yok icinizde yaparsaniz cizerler kendi vatanina saldiriya gecti yaziklar olsun size hepinizde optalsiniz 0 0 Yanıtla
  • sjsjsjsj: benm bu hayattan ogrendgm tek sey insanlar ikitidarda,basta kaldigi sure kadar zalimlesirr. 0 0 Yanıtla
  • taşkentli42: sirin oldu mecnun O allah isla eylesin sizi kortes i beklemenize gerek kalmamis cenazeler sizi bekliyor sirin gözüken ilhan taşçı siz bu vatanda oldugunuz muddetce bu vatan hep kan akitir. isinizi halledemediginizde devlete dilinizi uzatirsiniz boyle adi siniz 0 0 Yanıtla
  • Kerim Türkoğlu : sahip çıkın ülkenize burasıda elden giderse vay halimize. ... 0 0 Yanıtla
  • Beylikdüzü'nde Yağmurda Kaza: Sürücü Hayatını Kaybetti
    02:34 Beylikdüzü'nde Yağmurda Kaza: Sürücü Hayatını Kaybetti

    Beylikdüzü'nde yağmur sebebiyle kayganlaşan yolda direksiyon hakimiyetini kaybeden bir otomobil sürücüsü, aydınlatma direğine çarptı. Kazada sürücü hayatını kaybetti. Olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Kaza sebebiyle bölgede yoğun trafik oluştu.

  • Akyazı'da annesinden para isteyen şahıs kendini ve annesini yaktı
    02:15 Akyazı'da annesinden para isteyen şahıs kendini ve annesini yaktı

    Sakarya'nın Akyazı ilçesinde para istediği annesinden ret cevabı alan bir şahıs, benzin dökerek kendisini ve annesini ateşe verdi. Olay sonucunda şahıs tutuklandı ve cezaevine gönderildi. Şahsın adliyeye sevk edilirken gazeteciye yönelik tepkisi de dikkat çekti.


Advertisement