İş Güvenliği Eylem Paketi - Son Dakika
Güncel

İş Güvenliği Eylem Paketi

Başbakan Davutoğlu: (4) "Bir işyeri durduruldu, işveren geldi o iş yerinde işe devam etti.

12.11.2014 14:32
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Bir işyeri durduruldu, işveren geldi o iş yerinde işe devam etti. Bu durumun tespit edilmesi halinde para cezasına çevrilmeyecek bir hapis cezası verilecek. Yani, müfettiş durdurdu, o gelip işleme devam etti. Bu mutlaka para cezasına çevrilmeyen bir hapis cezasıyla cezalandırılacak. Bu düzenleme de olacak daha önceki Türk Ceza Kanunu düzenlemeleri dışında" dedi.

Davutoğlu, Başbakanlık Yeni Bina'da düzenlediği, basın toplantısında, maden işletme ruhsat talebi sırasında mali yeterlilik şartı getireceklerini belirtti.

Maden işletme projelerinin yüksek standartlarda hazırlanması, içeriğinin ve uygulamasının izlenmesine yönelik düzenleme yapacaklarını bildiren Davutoğlu, işletme projelerinin, sadece işletme bazında değerlendirilmeyeceğini, içerik ve uygulama bakımından da evsaflarının gözden geçirileceğini ifade etti.

Maden işletmelerinde görev alacak teknik personelin, niteliklerinin yükseltilmesine yönelik düzenlemelerin yapılacağını kaydeden Davutoğlu, Türkiye Taş Kömürü ve Türkiye Kömür İşletmeleri tarafından yerinde uygulamalı eğitim yapılacağını söyledi.

Yaklaşık 2 aydır ilgili bakan ve bakanlıklarla, işveren, işçi temsilcileriyle ve konuyu bilen uzmanlarla çok kapsamlı bir değerlendirme yaptıklarını belirten Davutoğlu, üç alana yoğunlaşan bir eylem planı, yasal düzenleme ve ortaya konacak yönetmeliklerle, iş güvenliği ve çalışma alanının tümünü tanzim etmeyi düşündüklerini ifade etti.

Yasal çerçevedeki eksiklikleri tamamlayacaklarını vurgulayan Davutoğlu, "Yasayı çıkarmak yetmiyor, yasayı çıkardıktan sonra o yasanın etkin uygulanması için süreç yönetimini bütün bakanlıklarımızla ve alanda ilgili işverenlerle, işçi temsilcileriyle yöneteceğiz. Bu bir süreç yönetimidir, noktasal değildir. Teftiş denen şey noktasal olduğunda, o arada ne olduğunu görmezsiniz" dedi.

"6 ay önce bir müfettiş gelir bir not tutar, 6 ay sonra bir müfettiş daha gelir bir not tutar, peki arada ne oldu, ne yaşandı?" diye soran Davutoğlu, süreç yönetimini sürekliliğe bağlayan, sadece müfettişi değil, Ankara'daki kontrol sistemini, hayat sigortası yoluyla sigorta sistemini devreye sokan çift makaslı bir denetimi gerçekleştireceklerini söyledi. Davutoğlu, "Eğer bu sosyal farkındalık, eğitim, zihniyet dönüşümüne rağmen, bir ihmal, kusur, bilinçli veya kasıtlı olmasa dahi aşırı hırstan kaynaklanan, 'bir an önce en fazla karı elde edeyim' diyerek işçilerimizin güvenliği riske edilmişse, bunun için çok etkin yaptırımlar getireceğiz" diye konuştu.

-"Vatandaşımızın canı önemli"

Bütün bu düzenlemelerin, Türkiye'deki iş güvenliği ve çalışma şartlarını evrensel düzeye getirmesini ümit ettiklerini belirten Davutoğlu, buna inandıklarını ve bu konuda büyük bir gayret göstereceklerini söyledi.

Hükümet olarak gösterecekleri gayret, çıkaracakları yasalar kadar önemli olan hususun, işçi ve işveren sendikalarının bu meseleyi sahiplenerek işçileri bilinçlendirmeleri olduğunun altını çizen Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Onun da ötesinde önemli olan, vatandaşlarımızın ve kamuoyumuzun duyarlılığının, sadece kaza olduktan sonra ortaya çıkmaması. Kaza olduktan sonra hepimiz duyarlı oluruz. Kimse, bir kusuru sebebi o kazaya sebebiyet veren kişi dahi mutlaka üzülür. Ama önemli olan o kaza olmadan bu duyarlılığımızın gösterilmesi ve hepimizin kendi can güvenliğimiz konusunda getirilen yasal bazı kurallara, standartlara uyma hususunda titizlik göstermemiz. Bu yasa dolayısıyla, bu yeni düzenlemeler her şeyden önce vatandaşlarımızın vicdanına ve duyarlılığına emanettir, sonra işverenlerimizin, işçilerimizin.

Tek bir vatandaşımızın can güvenliği, milyarlarca dolar gelirden daha önemlidir. Hiçbirşey, bir vatandaşımızın canından ve onun yakınlarının kaza sonrasında duyduğu acıdan daha önemli değildir bizim için. Her gittiğimiz kaza sonrasında veya kayıplarda bunu bizzat o vatandaşlarımızla kucaklaştığımızda, yüreğimizde, gönlümüzde ve ruhumuzda hissediyoruz. Allah bir daha bu tür kazalar yaşama acısını bize göstermesin ama bu inançla birlikte, hepimizin bütün profesyonel tedbirleri alma sorumluluğumuz var. Hem sosyal hem ahlaki sorumluluktur bu. Ben bu çağrıyla, bu yeni düzenlemenin hayırlı olmasını diyorum."

-"İhtiyaç halinde TCK'da da düzenleme yapılır"

Davutoğlu, açıklamasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

"Cezaların artırılması konusunda Türk Ceza Kanunu'nda (TCK) bir değişiklik yapılıp yapılmayacağına" ilişkin soruya, Başbakan Davutoğlu, "Türk Ceza Kanunu ile ilgili düzenlemeler daha önceki yasal çerçevelerde zaten yapılmıştı. Dolayısıyla, onun için burada özellikle onlar üzerinde durmadık. Dikkat ederseniz, ciddi mali ve idari yaptırımlar getiriyoruz. İhtiyaç olması halinde tabi Türk Ceza Kanunu'nda da gerekli düzenlemeler yapılır. Ama bu düzenlemeler daha yeni yapılan düzenlemelerdir, bir sonuçlarını görmemiz lazım" yanıtını verdi.

Soma'daki maden kazasının ardından gerekli bazı yasal düzenlemelerin yapıldığını anımsatan Davutoğlu,  şunları kaydetti:

"En etkili düzenlemeler, Türk Ceza Kanunu'nda ön görülen cezalar dışında bir işveren için en caydırıcı hususlardan biri, tedbir almamanın getirebileceği sonuçlar konusunda, durdurma, kamu ihalelerinden men cezasıdır. Bunlar, yürütmenin doğrudan alabileceği hususlardır. Bir işyeri durduruldu, işveren geldi, o durdurulan iş yerinde işe devam etti. O durumda tespit edilmesi halinde, para cezasına çevrilmeyecek bir hapis cezası verilecek. O da yasal düzenleme içerisinde yer alacak. Yani, müfettiş durdurdu işi, o gelip durdurulan yerde işleme devam etti. Bu mutlaka sadece para cezası değil, para cezasına çevrilmeyen bir hapis cezasıyla cezalandırılacak. Bu da bu düzenlemede olacak, daha önceki Türk Ceza Kanunu düzenlemeleri dışında. Yürürlük meselesi ise bunun hemen yasalaşması için bu hafta içinde zaten Bakanlar Kurulu'ndan bu şekliyle çıkacak. En kısa zamanda çıkmasıyla birlikte yürürlüğe girecek."

-"Bakanlıkları basma olayı bana gelmedi"

"2012'de teftişler yapıldığı esnada işçilere hakları konusunda eğitim verildi. Patron kesiminin de 'teftişçilerin, işçileri aydınlatması bizim çalışma hayatımızı bozdu' diyerek Bakanlığı bastığını duyduk. Bu konuda kararlılığınızı duymak istiyorum. Özel sigortalar daha çok Doğu ve Güneydoğu'da dahi hayat sigortasına girmezken, bizim Dilaver Paşa döneminden kalan bu madencilik alanımızla ilgili ne kadar karalı davranabilirler?" sorusuna, Davutoğlu, şu yanıtı verdi:

"Şimdi, bakanlıkları basma olayı bana gelmedi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı ile yaptığımız toplantıda, ben ilk brifingi mesleki yeterlilik kurumundan aldım. Çünkü, eğitim hayatımdan da biliyorum, akademik hayattan da. Zihniyeti değiştirmeden, insanların davranışlarını değiştiremezsiniz. Hangi yasal zorunluluk, ceza getirirseniz getirin, önce zihniyet reformu. Zihniyet reformu da ne yolla olur? Eğitim, bilinçlenme yoluyla olur. ILO'nun bütün sözleşmelerini kabul ediyoruz, herşeyi yapıyoruz ama alanda nihayet insan faktörü önemli. İnsan faktörünü kontrol edemediğiniz zaman veya insan faktörü kendi kendini kontrol edip veya kendi haklarını bilmediği zaman hiçbir uygulama, yasal düzenleme istenilen sonucu getirmiyor. O zaman ne yapacağız? Mesleki Yeterlilik Kurumu ile ki saatlerce süren bir toplantı... Milli Eğitim Bakanlığımız, mesleki eğitim alanındaki tecrübesi ve sorumluluğu dolayısıyla, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Mesleki Eğitim Kurumunu bünyesinde barındırması dolayısıyla, bir gece uzun bir şey yaşadık, beyin fırtınası tarzında bir tartışma benim de katıldığım... Sonuçta vardığımız husus şu; Mesleki eğitimde bir reforma ihtiyaç var. ve şu anda mesleki eğitimle ilgili zaten Milli Eğitim Bakanlığımız da bunu... Orada yaptığım brifingde de görüşmede de zikretmiştim."

Mesleki Yeterlilik Kurumunun etkin bir şekilde kullanılmasına ihtiyaç olduğunun altını çizen Davutoğlu, "Bu, işçilerin eğitimi ve yeterlilik sertifikalandırılmasıyla ilgili bir husus. Yasa çıktıktan sonra ise önce işçi sendikalarımızın bunu sahiplenmesi lazım. O yasayı işçilere eğitim olarak verecek olan işçi sendikalarımızdır. Ben bunu samimiyetle işçi sendikalarımıza da sordum, ne kadar eğitim yaptınız? İşçileriniz ne kadar biliyor bu yasal haklardan, 2010 yılında çıkan İş Güvenliği Yasası'ndaki haklardan? Yoksa o yasa TBMM'de çıkar Kızılay'a bile inmeden unutulur" dedi.

-"İş dünyasında itibar önemli"

Bütün işçi sendikalarını, kendi mensuplarına, eğitim ve bilinçlendirme çalışması yapmaya çağıran Davutoğlu,  son yasadan sonra, 985 bin kişiye mesleki eğitim verdiklerini hatırlattı.

Bunun işverenlere karşı değil, işverenleri teminat altına alan bir tutum olduğunu belirten Davutoğlu, "İşveren büyük çapta bir işi alıyor, daha sonra taşeronlara veriyor. Aşağı doğru gittikçe, yukarıda işveren ne kadar bu işte hassas olursa olsun bir yerlerde tespihin halkaları kopmaya başlıyor" dedi.

İş dünyasında, itibarın önemli olduğunu ifade eden Davutoğlu, "İtibarını bir şekilde işveren zedeledimi, firmanın onlarca yıllık birikimi ve ismi lekelenmeye başlar. ve şu anda kamuoyu duyarlılığının kazaya odaklı artmış olması dolayısıyla, en büyük itibar kaybı iş kazalarından yaşanıyor işverenlerimize. O zaman işverenlerimizin de menfaati, işçilerin bu konuda iyi eğitilmeleri ve karşılıklı olarak ortak bir çıkarda, hedefte bir araya gelmelerinin temin edilmesi. Bu konularda bir aksama olmaması açısından tabi ki biz de şeyleri sürdüreceğiz" diye konuştu.

Hayat sigortası konusunda bir kademe koyduklarını, "hemen, 1 Ocak 2015'ten itibaren hayat sigortasına gireceğiz" demediklerini belirten Davutoğlu, bunun üzerinde çalışılması gerektiğini söyledi.

-"Önemli düzenleyici etki yapacak"

Hayat sigortası konusunun diğer düzenlemeler kadar önemli olduğunu vurgulayan Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Bir öz denetim olacak. Biz de öyle birşey var ki, maalesef bunu yıkmamız lazım, işte zihniyetle yıkılacak. Devletin yasağını delmek, böyle bir doğal hakmış gibi görüldüğü durumlar oluyor. 'Polisi bir atlatayım, emniyet kemerini çıkartırım' diyen kişi... Bir zihniyet problemi bu. Polisi atlatıp, emniyet kemerini çıkardığında, bir kaza olduğunda, o kontrolü yapan polis vefat etmeyecek ki veya başına birşey... Senin gelecek. Bu toplumsal kültürü değiştirmek gerekiyor. Özel bir sigorta şirketi bu işi üstlendiğinde o da ayrı bir denetim yapacak. ve ikinci bir denetimle daha kontroller artacak ve bir kayıp halinde de açık söylemek gerekirse, adaletsizliklere yol açabilecek devlet yardımları yerine... 'Soma'da şu yardım yapıldı, diğerlerine niye yardım yapılmıyor?' diye sürekli soruya muhatap olmak bizim için de rahatsız edici bir tablo. Ama her yere aynı ölçekte şey yapmanın da bir sınırı var.

Sorumlu da çoğu zaman hatta son olaylarda hiçbirinde devlet değil. İşverenin bir kusuru dolayısıyla biz, vatandaşlarımızın acılarını acilen dindirmek için sosyal yardımlarda bulunuyoruz. Halbuki, hayat sigortası geldiğinde her bir işçi, yine devlet yardım yapabilir ama her bir işçi bir kayıp olmaz inşallah ama olduğu zaman bir gelecek kaygısı olmadan aileyle ilgili en azından bir destek söz konusu olacak. Dolayısıyla bu, bizim için olumlu anlamda radikal bir dönüşüm sürecini beraberinde getirecek, denetim ve kaza sonrası tablo durumunda. Bu konuda kararlıyız. Bazı yerlerde bu şirketler, sigorta şirketleriyle de görüşülür, bunlar değerlendirme yapılır. Ben bu alanın önemli düzenleyici bir etki yapacağına inanıyorum."

- Ankara

Kaynak: AA

Son Dakika Güncel İş Güvenliği Eylem Paketi - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement