Hak-İş Genel Başkanı Arslan: "Paris'teki Katliamların Faturasını Yine Bizim İnsanlarımız Ödeyecek" - Son Dakika
Güncel

Hak-İş Genel Başkanı Arslan: "Paris'teki Katliamların Faturasını Yine Bizim İnsanlarımız Ödeyecek"

Hak-İş Genel Başkanı Arslan: "Paris\'teki Katliamların Faturasını Yine Bizim İnsanlarımız Ödeyecek"

Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu (HAK-İŞ) Genel Başkanı Mahmut Arslan, Paris’teki saldırıların faturasını yine Müslümanların ödeyeceğini belirterek, “Bunlar Batı’daki İslam karşıtlığını daha da körüklemek, faşist Nazi kalıntısı zihniyetin yeniden Batı’da hortlamasını sağlayacak bazı provokasyonlardır" dedi.

10.01.2015 16:36
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu (HAK-İŞ) Genel Başkanı Mahmut Arslan, Paris'teki saldırıların faturasını yine Müslümanların ödeyeceğini belirterek, "Bunlar Batı'daki İslam karşıtlığını daha da körüklemek, faşist Nazi kalıntısı zihniyetin yeniden Batı'da hortlamasını sağlayacak bazı provokasyonlardır" dedi.

HAK-İŞ'e bağlı Hizmet-İş Sendikası Muş Şube Başkanlığı'nın 4. Olağan Genel Kurulu yapıldı. Öğretmenevi konferans salonunda yapılan genel kurula Muş Belediye Başkanı Feyat Asya, HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan, belde belediye başkanları ile sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve sendika üyeleri katıldı. Burada bir konuşma yapan HAK-İŞ Genel Başkanı Arslan, Muş'un kendileri için çok önemli bir il olduğunu söyledi. Paris'teki Charlie Hebdo dergisine yapılan saldırıya da değinen Arslan, saldırıyı kınayarak, "Paris'te olup bitenleri bir sendikacı olarak, bir sivil toplum örgütü mensubu olarak, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı ve bir insan olarak lanetliyor ve kınıyorum. Asla, hiç kimsenin bir başkasını görüşlerini benimsemedim diye, fikirlerine karşıyım diye veya o görüş, fikirleri bizim canımızı acıtsa da, canımızı sıksa da, bizi üzse de, bize karşı hakaretamiz ifadeler kullansa da hiçbir kimse bundan dolayı öldürülmeyi, katledilmeyi hak etmez. Biz görüşe görüşle cevap vermemiz gerekiyor. Eğer o karikatür dergisinin bizim değerlerimize, inançlarımıza karşı bir saldırganlığı varsa, buna tepki koymak illa da onlara saldırmakla olmayabilir. Daha iyi bir gazete çıkarırsınız, daha iyi bir karikatür dergisi çıkarırsınız, orada da ona cevap verirsiniz, onların yaptıklarına karşılık verirsiniz veya gidersiniz mahkemeye, onların hakaretlerine karşı dava açarsınız veya dergisine gidersiniz ve yaptıklarının yanlış olduğunu, yapmamaları gerektiğini söylersiniz. Ama bütün bunların hepsini barışçıl, hukuk yollarıyla yapmak gerekiyor. Eğer ihkak-ı hak dediğimiz, zaman zaman kullanılan, bize yapılanlara karşı kendi hukukumuzu, kendi taleplerimizi, kendi kafamızdaki yargılara göre hayata geçirmek istersek, burada bu tür katliamlarla karşı karşıya kalırız. O yüzden öncelikli olarak biz hangi dinin, hangi inancın, hangi etnisitenin, hangi ülkenin yurttaşları olursa olsun, kim olursa olsun, öncelikli olarak biz insan olarak, meselelerimizi insani esaslarla çözmemiz gerekiyor" dedi.

"FATURAYI BİZİM İNSANLARIMIZ ÖDEYECEK"

Saldırının faturasını yine Müslümanların ödeyeceğini söyleyen Arslan sözlerini şöyle sürdürdü:

"Maalesef Paris'te yapılan katliamların sonuçlarına baktığınız zaman faturayı yine bizim insanlarımız ödeyecek. Bu son derece üzüntü verici bir şeydir. Lanetlediğimiz, kınadığımız, asla tasvip etmediğimiz bu katliamların faturası Batı düşüncesi, Batı zihniyetinin doğal sonucu olarak bunu bizim inançlarımıza, bizim değerlerimize fatura etmeye çalışıyorlar. O yüzden bu eylemi yapanların kime hizmet ettiklerini, kimin değirmenine su taşıdıklarını, kim aleyhine, kimin lehine olduğuna, geriye dönüp baktığınız zaman bu eylemlerin arkasında bir kısım karanlık güçlerin olduğunu görmemek için gözlerimizin görmemesi gerekiyor. Bir algı operasyonu yapılıyor. Birileri kullanılarak, birileri belli noktada yönlendirilerek algı operasyonu yapılıyor. Amaçları İslamafobi zihniyetini daha güçlendirmek. Batı'daki İslam karşıtlığını daha da körüklemek, faşist Nazi kalıntısı zihniyetin yeniden Batı'da hortlamasını sağlayacak bazı provokasyonlar. O yüzden, bu gelişmeler münasebetiyle aslında acıların yıllar ve yıllar yılı yaşandığı şu topraklarda yaşadığımız pek çok acılara sessiz kalanlar, o acıları görmeyenler, susanlar, bu acılarımızın üzerinden bize sadece ağıt yakanlar, kendilerinin başına bir sorun gelince nasıl dünyayı ayağa kaldırdıklarını da hatırlatmak gerekiyor."

"BİR DAHA BU ÖLÜMLER OLMASIN"

Dünyanın hiçbir yerinde bu tür saldırılar olmaması temennisinde bulunan Arslan, "Evet, o katliamları kınıyoruz, reddediyoruz, asla onaylamıyoruz. Ama bizim ülkemizde de yaşanan onlarca, binlerce katliamlara sessiz kaldınız. Onlar bölgede, bizim bölgemizde yaşanan savaşlara, çatışmalara sessiz kalarak adeta o katliamları onayladılar. Esat'ın 300 bine varan katliamlarına sessiz kaldılar, Saddam'ın Amerika'yla iş tutarak İran'a saldırmasını ve 1 milyona yakın ölümüne sessiz kaldılar. Dolayısıyla geçmişte de Cezayir'de, Tunus'ta yaşanan Fransa'nın yaptığı katliamlara sessiz kalan dünya, bugün kendilerine ki onaylamıyoruz, dokununca nasıl bütün dünyayı bir algı operasyonuna dönüştürerek, kitleleri nasıl yönlendirdiklerini hep beraber görüyoruz. O yüzden bu oyunu bozmamız gerekiyor. Şartlar ne olursa olsun çatışmanın, silahın ve silahtan çıkan kurşunların barışa hizmet etmediğini her yerde olduğu gibi Batı'da da görmemiz gerekiyor. Tam tersi o kurşunlar dönüp bizi vuruyor. O yüzden biz itirazlarımızı, eleştirilerimizi, karşı duruşlarımızı fikirlerimizle, görüşlerimizle, düşüncelerimizle, haklı bildiğimiz yolda mücadele ederek hayata geçirmemiz gerekiyor. Onun için Fransa'da olup bitenleri gerçekten belki hiçbir şekilde bu ölümü hak etmeyen ve bunun hiçbir şekilde bir kenarında olmayan insanların hayatlarını kaybetmesine üzülüyoruz. Umarım, dünyanın herhangi bir yerinde, sadece Fransa'da değil, bir daha bu tür ölümler, bu tür katliamlar olmasın istiyoruz" diye konuştu.

ÇÖZÜM SÜRECİ

Çözüm sürecine de dikkat çeken Arslan, kendisinin Akil İnsanlar Heyeti'nde yer aldığını hatırlatarak, "Muş'un, Türkiye'nin barış sürecindeki rolünü ve misyonunu biliyorum. Özellikle Akil İnsanlar Doğu Anadolu Grubu'nda çalıştığımız illerde, Muş'ta gördüğümüz ilgi ve Muş'ta gördüğümüz desteği unutmuyorum. Bu ilin herhangi bir işyerinin kapısını çalıp içeriye girdiğimizde bizim çözüm süreci, barış sürecine yönelik düşüncelerini sorduğumuzda, insanların gözünün içinin güldüğünü görmek benim umutlarımı yeşertmişti. Bu halkın kardeşliğe, dostluğa, birlikte yaşamaya ne kadar özlem duyduğunu, ne kadar hasret kaldığını görmek bir yönüyle insanı üzüyor ama bir yönüyle de umutlarımızı arttırıyor. O sürecin Türkiye açısından ne kadar ehemmiyetli olduğunu bugün daha görüyoruz. 6-7 Ekim olayları bu süreci akamete uğratmak, bu süreci boşa çıkarmak, bu sürece ciddi bir şekilde darbe vurmasına rağmen yine bölge halkının bu sürece sahip çıkması ve bu konudaki kararlılığın ortaya çıkması, bizim umutlarımızı bir kez daha, daha da güçlendirdi. Biz bölgede yaşanan acıların muhataplarıyla konuştuk, gerçekten bu acıların tarif edemeyecek kadar derin izler bıraktığını gördük. Altınova'da olup bitenleri, Yaygın'da yaşananları muhataplarından dinledik. Mutki'de olup bitenleri, insanların nasıl bir çukura gömüldüklerini gördük. Gittiğimiz bütün illerdeki insanlar acılarını bizimle paylaştılar. Acılarımızı yarıştırarak bu sorunu tek başına çözemeyiz. Ama insanların bölgede barış için, uzlaşma için, bu topraklarda birlikte yaşama konusundaki kararlılıkları, çabaları, gayretleri, her türlü takdirin üzerindedir. Ankara'dan, İstanbul'dan, Çanakkale'den, Denizli'den ahkam kesmek kolay. Burada olup bitenleri oradan konuşmak çok kolay. Ama buraya gelip insanlarla göz göze gelmek, yaşadıkları acıları onlardan dinlemek ve onlarla birlikte hemhal olmak hepimizi çok etkiledi" dedi.

"TAŞERON İŞÇİLERİ ÖRGÜTLEYECEĞİZ"

Taşeron işçilerin sendikalı olması gerektiğinin altını çizen Arslan, "Taşeronları sendikalı yapacağız, sendikal mücadelemizi yapacağız, yetki alacağız, toplu sözleşmeye oturacağız, daha sonra da yaptığımız işin muvazaalı bir iş olup olmadığının karırını verip hukukçularımızla dava açacağız. Bu sürecin sonu inşallah taşeron işçilerine kadro verilme süreci olacak. Ama biraz meşakkatli bir süreç. Taşeron işçilerini örgütlemezsek, bunları sadece klasik derneklere teslim edersek bu sorun çözülmez. Sendikalı olalım, toplu sözleşme yetkisi alalım ve zorlayalım. O yüzden bölgemizde işsizliğin, yoksulluğun, sıkıntıların ne olduğunu biliyoruz. Burada bir iş sahibi olmak, taşeron firmada da olsa işe girebilmenin zor olduğunu biliyorum. Bu arkadaşlarımızı sendikada örgütlememiz gerekiyor" şeklinde konuştu.

Arslan, konuşmasından sonra programı takip eden gazetecilere 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü münasebetiyle çeşitli hediyeler verirken, genel kurulda yapılan konuşmaların ardından seçimlere gidildi. - MUŞ

Kaynak: İHA

Son Dakika Güncel Hak-İş Genel Başkanı Arslan: 'Paris'teki Katliamların Faturasını Yine Bizim İnsanlarımız Ödeyecek' - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement