Davutoğlu: "Muhalifimin Onuru da Benim Onurumdur"

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: - AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun konuşması, İzmir Sivil Toplum Kuruluşları Buluşması- AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Davutoğlu: - "İzmir özgürlükler şehridir doğru ama İzmir tek boyutlu bakanların şehri de olmamalı. Her şeye açık olmalı İzmir. Her düşünceye açık olmalı ama 'şu fikir şu kişiden, partiden geliyorsa karşı çıkalım, şu kişiden, partiden geliyorsa destekleyelim dediğinizde asıl orada fikir özgürlüğüne sınır koyuyorsunuz demektir"- "Bu yasakların hepsini 12 yılda biz kaldırdık. Şimdi aynı çevreler dönüp özgürlük tartışması başlatamazlar. Kimin özgürlüğüne herhangi bir sınır gelmişse, bize oy versin vermesin onun özgürlüğünün teminatı bizim hükümetimizdir. Kimin hayat tarzına karışılmışsa, onun teminatı biziz. Onun için Yeni Türkiye Sözleşmesi'ni bizzat kaleme aldığımız, diğer parti liderlerine siz de kendi sözleşmelerinizi kaleme alın dediğimde daha cevap gelmedi, hiçbir cevap"-"Şimdi Van'ı da İzmir kılmamız lazım" AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, "İzmir özgürlükler şehridir doğru. Ama İzmir tek boyutlu bakanların şehri de olmamalı. Her şeye açık olmalı İzmir. Her düşünceye açık olmalı. Ama şu fikir şu kişiden, partiden geliyorsa karşı çıkalım, şu kişiden, partiden geliyorsa destekleyelim dediğinizde asıl orada fikir özgürlüğüne sınır koyuyorsunuz demektir" dedi.Davutoğlu, Swissotel Grand Efes'te sivil toplum kuruluşu temsilcileriyle buluşmasında yaptığı konuşmada, Çandarlı Limanı'nı, Filyos'u, Mersin'i üçgen olarak, Karadeniz'e, Ege'ye ve Akdeniz'e doğru açılımının önemli liman havzaları olarak düşündüklerini kaydetti. TANAP Projesi, Azerbaycan'ın İzmir'e yaptığı enerji yatırımlarının bu perspektifin uzantıları olduğunu ifade eden Başbakan Davutoğlu, "Hazar ile Ege'nin buluşması, Karadeniz ile Ege'nin buluşması, Asya derinliğinden gelen her hattın mutlaka ve mutlaka İzmir'e ulaşması bizim siyasi irademizdir. Böylece İzmir yükselecek... İzmir ideolojik söylemlerle yükselmez, korkularla yükselmez. İzmir ürkek bir tavırla 'acaba şu veya bu kazanımlarımızı kaybeder miyiz' diye düşünerek yükselmez" dedi. Bütün İzmirlileri ellerini yüreklerine ve zihinlerine koyarak düşünmeye davet eden Ahmet Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ya böyle bir perspektifle İzmir yükselecek ya da siyasi irade Ankara'da ne derse desin direnen bir yapı olursa Selanik gibi birçok yapının hayata geçirilemediği bir yapı haline dönüşür. Ama biz buna izin vermeyiz. Çünkü Türkiye yükselirken İzmir de mutlaka buna intibak edecek. Eğer siyasi irade varsa - ki var- onun için başbakanlık ofisi açıyoruz. Eğer İzmir'e güç katan bir perspektif, bir güçlü ekonomik perspektif varsa -ki var- onun için bütün ulaştırma hatlarını 9 üniversite ile takviye ettik. Onun için bütün Ar-Ge projeleri. Bütün İzmirli iş adamlarının 25 öncelikli dönüşüm programına detaylı olarak bakmalarını rica ediyorum. Maddelerden biri taşımacılıktan lojistiğe geçiş. Bu tam da İzmir çin söylenmiş bir şey. Nakliyatçılık değil lojistik ile şehirlerin yükselişinin önünü açmak. Yine bir başka madde Ar-Ge ve katma değeri yüksek ürünlere yönelmek. Yine İzmir için söylenmiş. İzmir teşvik sistemi itibarıyla öyle yeni bir usul getirdik ki yüksek teknoloji uygulamalarına da 5. bölge teşviki vereceğiz. Burada herhangi bir dezavantajlı sanayi sektörü varsa gitsin diğer bölgelere göre yüksek teknoloji getirsin 5. bölgenin haklarını ve avantajlarını kullanacak. İstiyoruz ki bu ulaşım aksı içinde merkezi konumununu sanayi ve Ar-Ge projeleriyle destekleyecek bir altyapıya İzmir'i kavuşturalım."İzmir'deki hayat standardını yükseltmek istediklerini belirten Başbakan Davutoğlu, ekonomik perspektif ve siyasi iradeyi, demokrasi ve özgürlüklerin perçinlediğini belirtti. Ekonomik bakımdan bir sıçrama, bir hamle yapmak insanların ufuklarını serbest bırakmak gerektiğine işaret eden Davutoğlu, "Totaliter rejimler, otoriter rejimler, tek parti rejimleri en büyük zararı insan ufuklarını daraltarak verirler. Derler ki 'şunlar şunlar ezberlenmeli, tekrar edilmeli'. Bir müddet sonra tek eksenli, tek boyutlu bakışla insanlar ufuklarını kaybetmeye başlarlar. Dünyada hiçbir geçmiş dönemde de yoktur ki bu tür otoriter ve totaliter yapıların uzun dönemli kalıcı başarılar sağlamış olsun" diye konuştu. "Ufukları açan, yeni atımlara imkan hazırlayan şeyin insanın düşünce özgürlüğünü sağlayan şartların temin edilmesi" olduğunu kaydeden Davutoğlu, "Herkes her şeyi söylesin, herkes her şeyi ifade edebilsin. Yeni keşiflere gidebilmek için var olan tabuları yıkmak gerekiyor. Bu açıdan bakıldığında yeni bir dönemin başlaması için mutlaka düşünce özgürlüğünün teminat altına alınması lazım. Yine İzmirli dostlarımıza ve tüm Türkiye'deki aydınlara sesleniyorum. Türkiye'de düşünce özgürlüğünün önündeki yapıları kim yıktı? Devlet Güvenlik Mahkemeleri, olağan üstü haller, işkenceler...90'lı yılların Türkiyesini hatırlayın bir. Gerek ekonomik kalkınma ve şehirlerin şartları itibarıyla gerekse özgürlükler itibariyla" dedi. Mamak'ın eskiden patlayan çöplük ve Mamak Hapishanesi ile hatırlandığını anlatan Ahmet Davutoğlu, şöyle devam etti: "Şimdi böyle bir şey hatırlanıyor mu. Hani AK Parti döneminde sanki böyle baskıcı, otoriter bir atmosferin yayıldığı iddiasında bulunanlar. Allah aşkına karakola giden bir vatandaş, şimdi işkence ile karşılaşırım diye kaygı taşıyor mu? Karakolları şeffaf hale kim getirdi? Bütün Türkiye'de şimdi doğuya gidiyoruz. Kampanya dolayısıyla gittiğimde o kadar içim açıldı ki... Meralar şenlenmiş, sürüler yaylalara çıkmış, hayvancılık gelişiyor. 90'lı yıllarda bu mümkün müydü, hem terör tehdidi hem de boşaltılan köylerle oradan çıkan, iş imkanları ve kalifiye imkanlar nedeniyle yetersiz kalan kitleler İzmir'e geldiğinde bir başka durum ortaya çıktı. Şimdi Van'ı da İzmir kılmamız lazım. Önümüzdeki hafta Sayın Cumhurbaşkanı Yüksekova'da havaalanı açacağız. Dün gerçekten onur verici bir gelişmedir, Avrupa'da ilk kez, dünyada üçüncü örneği olan denizin üzerini doldurarak denizin ortasında havaalanı inşa ettik. Allah aşkına bunun görülmesi lazım. 90'lı yıllarda niye yapılamıyordu, neden var olan havalimanları da metruk haldeydi? 26 havalimanından 53'e nasıl çıktık? 10 milyon vatandaşımız nasıl ilk defa havayolu kullanarak seyahat etme imkanına kavuştu. Katlanarak bu sayılar nasıl atıyor. Eğer gerçekten Türkiye'de sayılar konmuş, baskıcı dönem olsa 12 Eylül gibi, 28 Şubat gibi acaba bu özgürlük ortamı hissedilebilir miydi?"Türkiye'de Türk, Kürt, Sünni, Alevi bütün kesimlerin iç içe olduğunu, eskiden Türkçe bilmeyen bir anne babanın hapishanedeki oğlunu ziyarete gittiğinde tercüman aracılığıyla konuşabildiğini hatırlatan Davutoğlu, "Bu insan onuruna yakışan bir durum mu, bu yasakların hepsini 12 yılda biz kaldırdık. Şimdi aynı çevreler dönüp özgürlük tartışması başlatamazlar. Kimin özgürlüğüne herhangi bir sınır gelmişse, bize oy versin vermesin onun özgürlüğünün teminatı bizim hükümetimizdir. Kimin hayat tarzına karışılmışsa, onun teminatı biziz. Onun için Yeni Türkiye Sözleşmesi'ni bizzat kaleme aldığımız, diğer parti liderlerine siz de kendi sözleşmelerinizi kaleme alın dediğimde daha cevap gelmedi, hiçbir cevap. Bütün sözleşmede tek bir kavrama indirdim her şeyi; insan onuru, insan onuru, insan onuru... İnsan onuruna saygı göstermeyen hiçbir siyasal düzen ayakta kalamaz. İzmir özgürlükler şehridir doğru. Ama İzmir tek boyutlu bakanların şehri de olmamalı. Her şeye açık olmalı İzmir. Her düşünceye açık olmalı. Ama 'şu fikir şu kişiden, partiden geliyorsa karşı çıkalım, şu kişiden, partiden geliyorsa destekleyelim' dediğinizde asıl orada fikir özgürlüğüne sınır koyuyorsunuz demektir."