CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu Açıklaması - Son Dakika
Politika

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu Açıklaması

"Dersim neden gündeme geliyor?

12.12.2014 01:04
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Dersim neden gündeme geliyor? Ben Tuncelili olduğum için. Düne kadar niye gündeme gelmiyordu? Adım gibi biliyorum, Dersim yok olsa bunlar bayram yapacaklar. Çünkü Dersim'den milletvekili çıkaramıyorlar" dedi.

Kılıçdaroğlu, Habertürk televizyonunun canlı yayınında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 5. Din Şurası'ndaki "Bunlar bilinçli ya da bilinçsiz, yurttaşlık dini benzeri dinler inşa ederek, İslam'ın karşısına kendi yapay dinlerini koymanın çabası içinde olduklarını bilmiyorlar ya da bilmek istemiyorlar. 'Din ve devlet işleri ayrı olsun' diyerek dine yönelik her saldırıyı meşru görenler, kendi yapay dinlerini devlete egemen kılmanın mücadelesini verdiklerinin bilincinde değiller" ifadelerine yönelik değerlendirmesi sorulan Kılıçdaroğlu,  inanan bir insan olduğunu ve inancını sadece Allah'ın sorgulayabileceğini belirtti.

Kılıçdaroğlu, "Ben bir başka kişinin inancını sorgulama hakkına da yetkisine de sahip değilim. Bana öğretilen Müslümanlık, böyle bir yetkinin başka kimsede olmadığıdır. Adı ister cumhurbaşkanı ister başbakan ister başka bir görevli olsun" diyerek, parayı bütün değerlerin önüne çıkaran, dünyalığını öbür dünyaya tercih eden bir kişinin kendisinin inancını sorgulayamayacağını savundu. Erdoğan'ın, sözünü ettiği "yapay dine sahip olanları" açıkça söylemesini isteyen Kılıçdaroğlu, inançların sömürülmemesi gerektiğini kaydetti.

İlköğretim 1, 2 ve 3'üncü sınıflarda zorunlu din dersinin olmasına yönelik tavsiye kararına ilişkin değerlendirmesi de sorulan Kılıçdaroğlu, din öğreniminin isteğe bağlı olabileceğini bildirdi. Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Bir anne baba, çocuğunun kendi inancını öğrenmesini istiyorsa ona uygun dersler konur, çocuk gider, dersini öğrenir. Kimse de buna itiraz etmez. Bizim de buna itiraz etme hakkımız yok zaten. Ama siz, belli bir formu esas alıp, bütün çocuklara 'sadece bunu öğreneceksin' dediğiniz zaman, olmaz. Bizim ülkemizde Ezidiler, Süryaniler, Müslümanlığın değişik mezhepleri var, Hristiyanlar var. Bunların çocukları var mı, aynı okula gidiyorlar mı? Nasıl din dersi vereceksiniz? Biz bütün çocukları düşünmek zorundayız. Hepsine zorunlu olarak 'şunu okuyacaksınız' dediğiniz zaman, olmaz. Seçmeli olacak, herkes kendi istediği dini gitsin, öğrensin."

-"Bilimi, aklı dışlarsanız böyle olur"-

Osmanlıca dersiyle ilgili tartışmaların anımsatılması üzerine de Kılıçdaroğlu, Müslüman dünyası bilimde parlarken engizisyon mahkemelerinin olduğu Avrupa'nın Orta Çağ karanlığını yaşadığını dile getirdi. O dönemde İslam bilginlerinin yazdığı kitapların Avrupa'daki tercümelerinin Rönesansa kaynaklık ettiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, "İslam dünyası bir dönem bilimin merkeziydi. Bizim eserlerden yararlandılar, onlar Rönesansı yaşadı, biz geriye gittik. Bilimi, aklı dışlarsanız böyle olur" diye konuştu.

"Osmanlıca derslerinin zorunlu olmasını laik eğitim sistemiyle bir hesaplaşma olarak mı görüyorsunuz" sorusuna, "Hayır" cevabını veren Kılıçdaroğlu, ilk ve ortaöğretim müfredatında zorunlu Osmanlıca dersinin bulunmasının doğru olmayacağını dile getirdi. Kılıçdaroğlu, Osmanlı belgelerinin okunmasına karşı çıkmadıklarını ancak bunun ayrı bir uzmanlık alanı olması gerektiğini söyledi.

-"Biz onları suçluyor muyuz"

Kılıçdaroğlu, Dersim olaylarının anımsatılması ve "Bir Dersimli olarak özür dilenmesi gerektiğini düşünüyor musunuz" sorusunu yanıtlarken şöyle dedi:

"Dersim neden gündeme geliyor? Ben Tuncelili olduğum için. Düne kadar niye gündeme gelmiyordu? Adım gibi biliyorum, Dersim yok olsa bunlar bayram yapacaklar. Çünkü Dersim'den milletvekili çıkaramıyorlar. Özür dilemek... Orada büyük trajediler yaşandı mı? Yaşandı. İnsanlar hayatını kaybetti mi? Etti. Çoluk, çocuk var mıydı? Vardı. Peki belgeler kimde? Ben de mi? Hayır. Bunlarda. O dönem tek parti mi vardı? Tek parti vardı. Büyük ölümlerin olduğu zaman Başbakan Celal Bayar'dı. O döneme bakın, Demokrat Partinin ileri gelenlerinin tamamı yönetimdeydi. Biz onları suçluyor muyuz?"

Dersim arşivlerinin açılması için önerge verdiklerini anımsatan Kılıçdaroğlu, dokümanlar olmadan "katliam" veya "isyan" demenin mümkün olmayacağını ifade etti. Kılıçdaroğlu, "Hayatın bir gerçeği var:  çok sayıda insanın öldüğüdür ve masum insanlar da var bunların içlerinde. Büyük bir trajedinin olduğu da bir gerçektir. Biz tarihimizle yüzleşmeliyiz. Yüzleşmekten de korkmamalıyız. Yüzleşirseniz en azından toplum rahatlamış olacak. Korkmadan gerçekler ortaya konur, acısıyla sevinciyle hep beraber oturur bakarız biz buna" değerlendirmesini yaptı.

-"Özür dilenecekse devletin kendisinin dilemesi lazım"-

"Sayın Davutoğlu, 'CHP'de Dersim tartışması açılırsa parti bölünür' yorumunda bulunmuştu" ifadesine karşılık Kılıçdaroğlu, "Hayal görüyor" dedi.

"Özür dilenecekse devletin kendisinin dilemesi lazım" değerlendirmesinde bulunan Kılıçdaroğlu, bunu yapanın parti değil devlet olduğunu kaydetti. Kılıçdaroğlu, "Eğer sizin elinizde kaynaklar, dokümanlar varsa gerçekten büyük katliamlar yaşanmışsa ve devlet olarak ıstırap çekiyorsanız belgeleri açıklarsınız. Gidersiniz Dersim'e, Dersimlilerden özür dilersiniz. Bu kadar basit" diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, "Dersimliler kim ne derse dersin cumhuriyete ve Atatürk'e bağlıdırlar" sözlerine "Bu kadar insan hayatını kaybetti, Dersimliler neden hala CHP'ye oy veriyorlar sorusu da çok soruldu" diye karşılık verilmesi üzerine ise şunları söyledi:

"Neden vermesinler? Osmanlı döneminde yapılan zulümleri bunu söyleyen insanlar biliyorlar mı acaba? O dönemi neden gündeme getirmiyorlar? Dersimliler o dağlara niye çıktı, niye gitti? Zulümden, ölümlerden kaçmak için. Kuyucu Murat Paşa'yı biliyor mu acaba Davutoğlu? Ağzına alıyor mu Kuyucu Murat Paşa'yı? 40 bin kişinin kuyulara öldürülüp atıldığını biliyor mu? Bir insanın ya da bir toplumun acıları üzerinden siyaset yapılmaz. Acı olan da bu. Her şeyi siyaset malzemesi yapıp, içini boşaltıyorlar. İnancın, kimliğin inancın içini boşalttılar. Böyle bir siyaset bizim kabul edeceğimiz türden bir siyaset değildir."

CHP'nin, bir Dersimliyi genel başkan yaptığını, bundan büyük bir onur olamayacağını dile getiren Kılıçdaroğlu, bu tür olayların siyasetin konusu olmaması gerektiğini, tarihçilerin ortaya koymasıyla bütün gerçeklerin öğrenileceğini anlattı.

-"İsyan mı çıkacak, adam mı ölecek"-

Hükümetin Alevi açılımıyla ilgili çalışmalarına ilişkin de Kılıçdaroğlu, herkesin istediği yerde, ibadethane olarak saydığı yerde inancını yerine getirmesine savunduklarını, böyle bir gelenekten geldiklerini belirtti. AK Parti'nin bu konuda "iki yüzlü bir siyaset güttüğünü" ileri süren Kılıçdaroğlu, AİHM'nin cemevlerinin ibadethane sayılmasıyla ilgili kararını anımsatarak, şöyle devam etti:

"AİHM, ayrımcılık suçlamasını çok ender yapar. Türkiye ile ilgili, cemevleri dolayısıyla 'ayrımcılık yapıyorsunuz' dedi. Çok ağır bir suçlamadır bu. İbadetini yapıyorsa gitsin, yapsın orada. Bir şey mi olacak, isyan mı çıkacak, adam mı ölecek? Hayır. İbadetini yapacak."

-"17 Aralık operasyonlarını unutturmak için..."-

"Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın oğlu Bilal Erdoğan'ın yönetiminde bulunduğu TÜRGEV'in kendisine açtığı 100 bin liralık tazminat davasını nasıl değerlendirdiği" sorulan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Benim babam, amcam, dayım devlette çok önemli bir konumdaysa ve ben onun makamını kullanarak kendime çıkar sağlıyorsam, bunun adı nüfuz ticaretidir. TÜRGEV böyle midir? TÜRGEV böyledir. TÜRGEV kurulmadan önce niye bu işadamları gidip de Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneğine, Eğitim Reformu Grubuna, herhangi bir üniversiteye veya herhangi bir ilköğretim okuluna yardım yapmıyorlardı da TÜRGEV kurulduktan sonra koşa koşa buraya yardım yapıyorlar."

Kılıçdaroğlu, TÜRGEV'in kamuya yararlı bir vakıf olarak kabul edildiğini, buna rağmen bilançolarının, gelir gider tablolarının, kimden ne kadar bağış aldığının yayınlanmadığını anlattı.

CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu'nun Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun yanıtlaması istemiyle, "17 Aralık'ın yıl dönümünde gözaltılar olacağı" iddialarına ilişkin soru önergesi verdiği belirtilerek, "Bu konuda nasıl bilgi ulaştı size" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, sosyal medya başta olmak üzere pek çok çevrede bunun konuşulduğunu bildirdi ve "17 Aralık operasyonlarının veya olaylarının üstünü örtmek ve unutturmak için kendilerine göre belki operasyonlar yapabilirler" ifadesini kullandı.

-Seçim barajı-

Kılıçdaroğlu, yüzde 10 seçim barajına ilişkin soruyu yanıtlarken, partisinin yayınladığı 17 maddelik özgürlük ve demokrasi manifestosundaki maddelerden birinin de seçim barajının yüzde 3 veya 5'e çekilmesine yönelik olduğunu anlattı. Ancak seçim barajının olmamasına da razı olduklarını belirten Kılıçdaroğlu, yüzde 10 barajıyla temsilde adalet olmadığını, bu nedenle iptali gerektiğini kaydetti.

"Yüksek Mahkemenin bu yönde karar alacağını mı düşünüyorsunuz" sorusuna, "Bilmiyorum. Ben şahsen almasını isterim" yanıtını veren Kılıçdaroğlu, yüzde 10 barajında verilen oyların karşılığının alınamadığını aktardı ve buna AK Partinin 2002'de yüzde 34 oy almasına karşın parlamentoda yüzde 65 oranında temsil edilmesini örnek gösterdi.

Kılıçdaroğlu, "Anayasa Mahkemesinin hak ihlali kararı vermesi durumunda ne olacak? YSK'nın fonksiyonu ne olur? YSK bu kararı görmezden gelebilir mi" soruları üzerine, YSK'nın görevinin yasayla tanımlandığını belirtti.

Anayasa Mahkemesinin nasıl karar vereceğinin bilinmediğine dikkati çeken Kılıçdaroğlu, "İptali yönünde mi karar verir? Hükümete, bunu düzeltmek için belli bir süre mi verir? Başka bir düzenleme mi getirir? Olduğu gibi kabul eder, 'Hayır, burada bir ihlali yoktur' mu der? Sonuçta, mahkeme kararları şu veya bu şekilde eleştiri konusu olabilir. Ama hiç kimse şunu söyleyemez: 'Ben kararı uygulayamam.' Kimse bunu diyemez. Anayasa'nın 138. maddesi gayet açık" değerlendirmesinde bulundu.

"Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Egemenlik, bürokrasinin değildir, egemenlik yargı bürokrasisinin, askeri bürokrasinin değildir, egemenlik Anayasa Mahkemesinin de değildir' dedi ve Peyami Safa'ya atıfla 'Kitap yüklü merkeplere değil, kitabın içindekini sindiren insanlara ihtiyacımız var' diye konuştu ve Anayasa Mahkemesine tepki gösterdi. Ne dersiniz" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

"Merak ediyorum, kendisi kaç kitap okumuş acaba? Kusura bakmasın ama eleştirinin de bir dozu olur, insafı olur eleştirinin. Hukuk mu okumuş acaba kendisi, hukuk konusunda görüş bildiriyor? Daha Anayasa Mahkemesi karar almadı. Bu telaş niye? Kendisi, TBMM'de yemin etti mi? Etti. Ne üzerine? Tarafsızlığı üzerine. Ne için yemin etti? 'Namusum ve şerefim üzerine yemin ederim' dedi, tarafsız kalacağına dair. Namus ve şeref kavramı bu kadar ucuz mu? Tarafsız kalacaksınız siz. Anayasa Mahkemesi A kararını verir, B kararını verir. Eleştirilebilir. Bakın benim, hiçbir mahkeme kararı eleştirilemez diye bir düşüncem asla olmadı. Eleştirilebilir. Ama 'Ben kararı uygulamayacağım...' Kimsiniz siz?"

Kılıçdaroğlu, yüzde 10 seçim barajının kalması halinde HDP'nin parti olarak seçime gireceğinin açıklandığı belirtilerek, "HDP'nin olmadığı, Kürt siyasi hareketinin temsil edilmediği Meclis nasıl sonuçlar doğurur" sorusunu yanıtlarken, "HDP ile AKP o konuda görüş birliği içindeler. İmralı'dan gelen talimat üzerine, HDP seçime girecek ki o orada barajı aşamasın. Barajı aşamadığı için AKP oy çıkaracak. Kendilerine göre ayrı bir hesabın içindeler" dedi.

- Ankara

Kaynak: AA

Son Dakika Politika CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu Açıklaması - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement