Başbakan Davutoğlu Açıklaması - Son Dakika
Güncel

Başbakan Davutoğlu Açıklaması

Başbakan Davutoğlu Açıklaması

"Ne karar alırsak alalım, hiç bir zaman bir daha Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan Kürt kardeşlerimizin haklarına halel gelmeyecek, onların hukukları zedelenmeyecek.

18.10.2014 01:43
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Ne karar alırsak alalım, hiç bir zaman bir daha Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan Kürt kardeşlerimizin haklarına halel gelmeyecek, onların hukukları zedelenmeyecek. Devlet müşfik gücünü halka gösterecek. Fakat eğer kudret, gücünü göstermesi gerekiyorsa kanunsuz işlem yapanlara karşı, eylem yapanlara karşı, onu da göstermekte tereddüt etmeyecek" dedi.

Başbakan Davutoğlu, Kanal 7 ve Ülke TV'de ortak yayınlanan "İskele Sancak" programında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

"Kandil de bu şeyin içinde mi, bu yol haritasındaki mutabakatta var mı onlar da?" sorusu üzerine Davutoğlu, "Tabii, HDP ne yapıyor burada? Daha önce BDP idi, bir taraftan muhatabımız o. Diğer çözüm sürecinin bir anlamda veya bu problemin aktörü olanların da devreye sokulması veya bilgilendirilmesi, sürecin içinde doğru rol oynamaları HDP'nin sorumluluğunda. Onlar gidiyorlar, konuşuyorlar ve bize getirdikleri ve herşeyin olumlu yönde değişeceğini göreceksiniz dedikten bir hafta sonra, bunu dedikten, Yalçın beye, ilgili arkadaşlarımıza, MİT Müsteşarımıza bu mesajlar verildikten, HDP üzerinden, HDP bu mesajı verdikten bir hafta sonra bütün şehirlerimizi yangın yerine çevirmeye kalkmak, o bölgede o zaman bir niyet tazelemesine ihtiyaç var" diye konuştu.

"Hafta sonu tekrar gidiyorlar, yani o zaman bir güven zedelenmesi çıktıysa yeni olarak Kandil'den ne bekliyorsunuz?" sorusuna karşılık da Davutoğlu, "İyi niyet, yani HDP o anlamda muhatabımız onlara şey yaparak, önce iyi niyetlerini görmek istiyoruz, sonra kararlılıklarını, siyasi şey anlamda. Çünkü niyetleri konusunda ciddi şüphe oluşturdular hem bize hem toplumda" dedi.

Çözüm sürecini konjektürel, "şimdilik birbirimizi idare edelim, bir tiyatro oynayalım" diye çıkarmadıklarını, bir acıyı yok etmek üzere çıkardıklarını vurgulayan Davutoğlu, dolayısıyla bunları görüp görmemelerine göre ortaya çıkacağını bildirdi.

Başbakan Davutoğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Ancak ne karar alırsak alalım, hiç bir zaman bir daha Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan Kürt kardeşlerimizin haklarına halel gelmeyecek. Onların hukukları zedelenmeyecek. Devlet müşfik gücünü halka gösterecek. Eğer kudret, gücünü göstermesi gerekiyorsa kanunsuz işlem yapanlara karşı, eylem yapanlara karşı onu da göstermekte tereddüt etmeyecek. Bunun ikisi birbirine alternatif şeyler değil. Çünkü çözüm süreci adına ortaya çıkartılabilecek boşluğun nelere yol açtığını gördük. Düzen varsa, özgürlük ve o anlamda bir çözüm süreci işler. Hukuk düzeni korunacak."

"Kandil'e giden bazı gazetecilerin de savaş çığırtkanlığı yaptığı" anımsatılarak, "Kandil"in savaş çığırtkanlığı yapmasına vesile olan gazeteciler karşılığında, İmralı ile akil insanların veya gazetecilerin temas kurması konusunda ilerleyen süreçte bir şey yaşanabilir mi?" diye sorulan Davutoğlu, geçmişte Kürtler ile ilgili eserler yazmış, devletin Kürtler'e karşı müşfik olması gerektiğini söyleyen gazetecilerden, şimdi devlet en müşfik yüzünü göstermişken, örgüt de en vahşi barbar yüzünü göstermişken, bir tavır almalarını beklediklerini söyledi.

Davutoğlu, şöyle konuştu:

"Geçmişte devlete dönük eleştiri oklarını, hemen hemen aynı yöntemleri, geçmişte eleştirdikleri yöntemleri, çok daha şeysiz bir şekilde, yani kargaşa ortamında yapan yapılara karşı niye söylemezler? Niye şunu sormazlar, bu bölgeler sadece HDP'ye mi ait? Sadece bir yapıya mı ait? Bu bölgede başka insanların siyaset yapma hakkı yok mu? Bu bölgede başka insanların fikir söyleme hakkı yok mu? Bu bölgede başka insanların özgürlüklerini kullanma hakkı yok mu? Bu bölgede, oradaki gençlerin kurban eti dağıtırken hayat haklarını yok etmenin bir karşılığı olmayacak mı? Bunları niye sormuyorlar? Çünkü gündem farklı. Çünkü ortada bir kargaşa var, bir puslu hava var. Bu puslu havada Türkiye'ye nasıl zarar veririz, bu puslu havadan dışarıdaki irtibatlar, bağlantılar vesaire de içinde olmak üzere bu ülkenin, birliğini, dirliğini, huzurunu nasıl bozarız diye bir kanaat varsa ki var, bazı çevrelerde en azından, toplumumuz da bunları görüyor."

"Herkes kendisini sorgulamalı"

Herkesin samimiyetle kendisini sorgulaması gerektiğini, kendisinin de Başbakan olarak, üzerindeki ağır emaneti her gün ne kadar yerine getirebiliyorum diye sorguladığını dile getiren Davutoğlu, aslında bu olayların ciddi bir muhasebe ve özeleştiri yapma imkanı da sunduğunu söyledi.

Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Herkes yapsın. Mesela biz bu anlamda baktığımızda vatadaşımızın güvenliğinin teminat altına alınmadığı yerlerde verdiğimiz özgürlüklerin kullanılamaz olacağını gördük. Yani demokratikleşmeyi yaygınlaştırdık, özgürlük alanlarını genişlettik ama birileri o özgürlük alanını kullanarak vatandaşlarımızın can güvenliğini yok ediyor. Şimdi bu da dahil şu günlerde sanki Türkiye bir otoriterleşme eğilimi... Hayır demokratikleşme eskisinden daha hızlı olacak, daha derin olacak ama dediğiniz hususlarda herkesi bir muhasebeye davet ediyorum. Gezi olaylarında veya daha sonraki olaylarda, devlete yönelttikleri o acı dil, niye bazılarının şu anda suskun o acı dil? Bir polisin yaptığı hatayla bütün bir toplumu polise karşı kışkırtanlar, varsa bir hata ki hepsi sorgulandı, hepsi hukuk önüne çıkarıldı. Peki bu başı taşlarla ezilen çocukların hukukunu korumak için, Diyarbakırlı annelerin o ağlayan, yürek yakan annelerin acılarını için niye seslerini yükseltmiyorlar?"

Galatasaray Lisesi önünde kendilerini "Cumartesi anneleri" diye adlandıran annelerin herkesin yüreğini yaktığını anımsatan Davutoğlu, "Peki Diyarbakır annelerinin yüreği daha mı az önemli? Onlar daha mı az anne?" diye sordu.

Kendisinin bu ailelerle bir araya geldiğini anımsatarak, herbirine yüreğinin ağladığını ifade eden Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bunlar çocuk, genç. Bir tanesi çocuğunun resmini bana göstererek yaşadığı şeyleri anlattı ve Kürtçe konuşuyordu. Fakat hani Kürtçe'yi kısmen anlayabilirim bazı kelimeleri çıkartabilirim fakat gönül diliyle ne söylediğini zaten anlıyorum. Bir kere de gönül dilini konuştursalar hani bu gazeteci. Bakıyorum, takip ediyorum. Bir gazete, ana medya, bir gazete, ben basın eleştirisini böyle şeyde yapmaktan hoşlanmam ama 'şu konularda geri adım' diye yazıyor, manşet atıyor. Neyin geri adımı, daha ortada deklare edilmiş birşey yok. Neyin şeyini soruyorsunuz?  Peki o 'geri adım' dediğiniz ki dediğim gibi doğruluğu daha teyit edilmemiş şeyler, daha üzerinde çalıştığımız bir paket var. Peki aynı cesaretle kararlılıkla bu vandalizmi yapanlara karşı niye tutum alamıyoruz?"

Davutoğlu, bunların herkesin üzerinde durması gereken şeyler olduğuna işaret ederek, hep beraber bir bina inşa ettiklerini, kongrede restorasyon, bina, inşa ifadelerini bilerek kullandığını söyledi.

Her gün bir devlet kurumunu ziyaret ederek birifing aldığını anımsatan Davutoğlu, bütün yapıların, 12 yıllık tecrübeyi de içinde barındırarak yeni bir inşa dönemine girmesi için çaba sarf ettiğini belirtti.

Başbakan Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Bu inşa faaliyetlerinin en önemlisinin, gönül inşasını içeren çözüm süreci. En önemlisi. Aidiyet duygusunu pekiştirmek. O aidiyet duygusunun içinde semboller var. Onun için bayrağa saldırıyorlar. Çünkü hala bayrak sevgisinin o Ayyıldızın sıradan bir Kürt vatandaşımızın gönlünde ne kadar derin tarihi, kültürel etkisi oluğunu biliyorlar. Onun için Kuran kurslarına saldırıyorlar. Onun için kütüphanelere saldırıyorlar. Yani biz bu kültürü görmek istemiyoruz diyor. O kültür dediği şey sadece ulus devlet olarak bu dönemde üretilen kültür değil. Bin yıl burada bu topraklarda üretilen kültür."

"Herkesin bir muhasebe dönemi geçirmesi lazım"

Yıpratılmak, yok edilmek istenen kültürün, Artuklu'nun, Kürt Mervanilerin, Selahattin Eyyubilerin kültürü olduğunu vurgulayan Başbakan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"O kütürel bağı yok etmek istiyorlar. O zaman ben bu harekete yerli bir hareket olarak, bir bölge halkının hareketi olarak bakabileceğimizi düşünebilir miyiz? Şimdi o zaman herkesin bir şey yapması, bir muhasebe dönemi geçirmesi lazım. Bu tam da kritik bir aşamada. Bunu yapmamız halinde iyi niyet de gösterilirse, herkesin eşit şartlarda vatandaşlık hakkını özgürce kullandığı bu bina inşası devam eder. Fakat birileri bu binayı adım adım, gıdım gıdım, üstüne taş koya koya inşa etmeye çalıştığımız bu binayı yıkmaya kalkarsa, önce kendi altında kalır bunu bilsin. Yani çözüm süreci binasından söz ediyorum. Devlet öyle veya böyle badireleri atlatmasını bildi. Yani devlet derken sadece bir şeyi söylemiyorum, ortak kültürden kaynaklanan ortak bilinci. Biz ne badireler gördük. Ancak, bu binayı birisi çökertmeye çalışırsa önce altında kendisi kalır. Herkesin bunu hesap etmesi lazım. Suriye'de ve Irak'ta kamu otoritesinin çökmüş olmasından doğan zararı en fazla kim gördü? Kürtler gördü, Araplar gördü, orada yaşayan Türkmenler gördü. O coğrafya gördü. Sanırlar mı bizim buradaki Kürt kardeşlerimiz bunu görmüyor? Onların oyununa mı gelecekler? Kalkışma tabirleri içinde bir halkı harekete geçirmeye çalışmak. Onlar onu yapacaklar biz de gideceğiz her bir Kürt vatandaşımızı bağrımıza basacağız. Yüreğimizi yüreğine değdireceğiz. Onların taşla ezdikleri o kardeşimizin beynindeki irfanı yeni nesillere aktaracağız. Kimse bundan sonra 90'lı yılların şiddet yöntemine dayalı yaklaşımını devletten görmeyecek. Ancak, mücadele mi sonuna kadar mücadele. Siyaset mi sonuna kadar siyaset. Özgürlük mü, sonuna kadar özgürlük. Bunun mücadelesini verirken de bir an tereddüt etmeyiz."

"İç güvenlik reformuyla ilgili tartışmaların sürdüğü ve bunlarla ilgili 'Kenan Evren kanunları' nitelendirmesi yapıldığı, kısa bir süre önce de dinlemeleri zorlaştıran bazı düzenlemeler yapıldığı" anımsatılarak, "Şimdi ne değişti? Yeni bir ihtiyaç mı ortaya çıktı?" sorusu yöneltilen Başbakan Davutoğlu, "Bir kere tabii ben görmedim kim dedi Kenan Evren yasaları diye ama" dedi.

"Bazı gazetelerde yer aldığı"nın ifade edilmesi üzerine ise Davutoğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Herhalde o 80'li yılları görmemiş birileri yazmış olacak. O yıllarda yurt dışındaydı ya da daha doğmamıştı onu yazan. Gitsin onu Diyarbakır hapishanelerinde Kenan Evren döneminde neler yaşandığını bilenlere anlatsın, bizim nesle anlatsın. Üniversitelere girerken dahi ne zaman götürüleceğiz acaba nasıl sorgulanacağız diye. Ben 12 Eylül'den sonra uzun bir süre her gün ayrı evde kaldım. 28 Şubat'ta da aynı tedbirleri almak zorunda kalmıştık. Biz bunları biliriz. Şu anda kimse kanunsuz bir iş yapmadıkça kendisini böyle bir, kapısını çalan hani sabah çalanın sütçü olduğunu bilmek. Şimdi kim bu anlamda bir korku içinde olabilir? Kime böyle bir plan hazırlanıyor? Bunu bir kere daha kamuoyu ile benim paylaştığım, dün İçişleri brifinginden sonra paylaştığım hususlar dışında konular paylaşılmış değil. Burada alacağımız, bütün bu tecrübeden sonra alacağımız bazı tedbirler var."

Hazırlıkların tamamlanması halinde bunu sadece bir iç güvenlik reformu şeklinde değil başka unsurlarla da desteklenmiş bir paket, özgürlük ve reform paketi halinde Salı günü partisinin grubunda açıklamaya çalışacağını bildiren Davutoğlu, aksi takdirde bunu daha ileriki günlerde açıklayacağını belirtti.

Davutoğlu, "Fakat birbiriyle entegre bir reform ve özgürlükler paketi şeklinde olacak" dedi.

"Sadece son olaylarla ilgili bir şey değil" ifadesi üzerine Davutoğlu, şunları söyledi:

"Hayır ama bu son olayların getirtiği unsular, aldığımız dersler de olacak. Nedir mesela? İstediği şekilde aranma, makul şüphe, somut delil. Şimdi aradaki fark şu. Ben daha önce de bunları takip ederdim tabii ama 15 gündür bu konuda herhangi bir hata yapılmaması için gece veya gündüz bunların delillerini hem İçişleri Bakanımızdan hem Adalet Bakanımızdan hem ilgili birimlerimizden şey yapıyorum, bizzat tetkik ediyorum. Ezbere bir iş yapmadığımı beni tanıyanlar bilir. Haksız bir şekilde herhangi bir gerekçe olmadan bir özgürlüğü kısıtlamayacağımı da bilirler. Bu özgürlükler için gerekirse canımı ortaya koymaktan fedakarlık etmeyeceğimi de bilirler. Dolayısıyla bu konuda bir kere herkesin emniyet içinde olmasını isterim."

- Ankara

Kaynak: AA

Son Dakika Güncel Başbakan Davutoğlu Açıklaması - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement