Başbakan Davutoğlu Açıklaması - Son Dakika
Güncel

Başbakan Davutoğlu Açıklaması

Başbakan Davutoğlu Açıklaması

"Bizim bölgede ne yapılması gerektiği hususunda zihnimiz her zaman net ve berrak oldu.

13.09.2014 00:47
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Başbakan Ahmet Davutoğlu, bölgede ne yapılması gerektiği konusunda zihinlerinin her zaman net ve berrak olduğunu belirterek, "Hiçbir zaman herhangi bir ziyarette de bu netlik, bu berraklık ne arttı ne eksildi. Tabii istişarelerle gelişiyor ama zihnimiz hiçbir zaman flu olmadı. Bundan bir sene önce ne kadar netse, şimdi de bildiğimiz şu: Eğer ortak bir çaba gösterilmez ve bölge halkları kazanılmazsa, Irak'ta, Suriye'de, bugün almadığımız tedbirler, yarın daha büyük felaketlere yol açar" dedi.

Davutoğlu, Kanal 24'te katıldığı canlı yayında gündeme ilişkin soruları yanıtlarken, Obama'nın açıkladığı IŞİD stratejisini yeterli bulup bulmadığına ilişkin bir soru üzerine, bunun, stratejinin ne kadar kuşatıcı ve sadece güvenlik parametreleri değil, siyasal parametreleriyle desteklenip desteklenmediğine bağlı olduğunu vurguladı.

Sahipsiz kitlelere sahip olabilecek ve onların sözcüsü olabilecek insanlara meşru yollar açılması gerektiğini ifade eden Davutoğlu, "Meşru yoldan kasıt, Suriye rejimi eğer devlet olarak devam edecekse yüzde 12'lik bir kesimin elinde olarak; bu yüzde 12 Sünni de olabilirdi, diğerleri Şii olurdu hiç önemli değil, o zaman da Sünniler idare edemezdi Suriye'yi. Siz, hala 'Bu yüzde 12'lik yapı bütün istihbaratı, bütün orduyu, bütün devleti kontrol edecek, diğerleri de parya gibi yaşayacak' derseniz, bu sürmez artık" diye konuştu.

Davutoğlu, 1980'li yılların Baasçı, tek partici, baskıcı yöntemlerle yaşayan rejimlerinin bittiğini belirterek, "Ne Hafız Esad, Nusayri olarak bunu sürdürebildi ne de Saddam Sünni olarak sürdürebildi. Burada Sünni olmak, Şii olmak, Nusayri olmak önemli değil, önemli olan siyaset yöntemi. Halka barışık olmayan rejimlerin başına gelecek olan budur. Bu strateji, bu boyutu da kapsarsa olur. Ama 3 sene önce Amerikalıların Irak'tan çekildiği gibi 'Çekilelim, şimdi de IŞİD'i ve radikal grupları tasfiye edelim, sonra ne olursa kendi haline bırakalım' denilirse, işte o zaman başka yapılar çıkar. O gider başkası gelir ve biz hala bununla boğuşur oluruz" görüşlerini dile getirdi.

"Türkiye yeniden kilit bir aktör konumuna mı geldi?" sorusuna, "Kesinlikle" yanıtını veren Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Türkiye'nin katkısı her aşamada istendi. Eğer şu gün Bağdat'ta Abadi Hükümeti kurulabilmişse, Bağdat'ta herkes, ilgili taraflar da bilir ki bunda en büyük katkı sağlayan ülkelerden biri Türkiye'dir. Çünkü meclis seçimlerinden başlamak üzere ilişkide olduğumuz herkes, şimdi artık geçmiş olduğu için söylüyorum; meclis seçimi sürerken ramazandı, ben iftarda bir sünni liderini, sahurda bir başkasını ağırlıyordum. 3-4 gün mümkün olduğu kadar 'Aman birlikte bir adayda anlaşın ki başbakanlıkta da bir değişim olsun' diye. Yani bunların hepsi birbirine bağlıydı, bu 3-4 ay içinde. Meclis başkanı seçimi yapılamasaydı Sünniler arasında, Kürtler cumhurbaşkanı seçimi yapamayacaktı. O olmasaydı başbakanlık seçimi olmayacaktı. Herkes de bilir ki bütün bu aşamalarda Türkiye'nin pozitif katkısı oldu ve bugün de katkı vermeye hazırız."

Başbakan Davutoğlu, "ABD, eğer Esad rejimini de sürecin sonunda gönderecek bir perspektif koyarsa, bu sizi motive eder mi?" sorusu üzerine, "Tabii, zaten bizim arzu ettiğimiz de bu. Bizi birinin motive etmesine ihtiyaç yok. Bizim kendi stratejimiz, kendi perspektifimiz var ve yeterince de motivasyona sahibiz. Mesele, diğerlerinin motive olmaları. Ama ne yönde motive olacaklar? Mısır'da olduğu gibi Suriye'de de 'Otoriter bir rejim gelse de olur' derlerse, o zaman yine yol ayrımı olur ya da Irak'ta olduğu gibi 'Bir kesim tam egemen olsun' denirse, yine yol ayrımı olur. Müttefikler anlamında demiyorum, değişik görüşler arasında. Ama eğer 'Suriye'deki her kardeşimiz, etnik mezhebi ve etnik kimliği ne olursa olsun, eşit vatandaşlar olarak siyasal sisteme katılacaklar ve Suriye'de demokratik bir istikrar sağlanacak' denilirse, biz elimizdeki bütün kaynaklarla bunun için seferber oluruz ve Suriye'nin tek kurtuluş yolunun da bu olduğunu söyler ve destek veririz" diye konuştu.

ABD Dışişleri Bakanı John Kerry'nin "IŞİD planına Türkiye'nin katkısı ne olacağı daha sonra netleşecek" açıklamasına ilişkin bir soru üzerine Davutoğlu, şunları söyledi:

"Bizim bölgede ne yapılması gerektiği hususunda zihnimiz her zaman net ve berrak oldu. Hiçbir zaman herhangi bir ziyarette de bu netlik, bu berraklık ne arttı ne eksildi. Tabii istişarelerle gelişiyor ama zihnimiz hiçbir zaman flu olmadı. Bundan bir sene önce ne kadar netse, şimdi de bildiğimiz şu: Eğer ortak bir çaba gösterilmez ve bölge halkları kazanılmazsa, Irak'ta, Suriye'de, bugün almadığımız tedbirler yarın daha büyük felaketlere yol açar. Geçmişte almadığımız tedbirlerin bugünkü felaketlere yol açması gibi. Onun için hepimizin, bütün aktörlerin tam bir duyarlılık içinde, ihtilafları da bir kenara koyarak, ortak tehditleri ve bölge istikrarını yok eden unsurlara karşı geliştirilecek politikaları birlikte geliştirmemiz lazım."

"Uygulamada yeterli etkinlik gösterilemezse, başarı sağlamak mümkün değil"

Başbakan Ahmet Davutoğlu, hükümetin 6 Eylül'de güvenoyu aldığını, güvenoyu alır almaz Konya'ya gittiğini, orada açılış yaptığını ancak bu güzel seyrin arkasından eve döndüğünde komşuların tebriklerini kabul ederken, Şişli'deki asansör kazası haberini aldığını anlattı.

Bu makamlarda bulunmanın ağır sorumluluk olduğunu ve 77 milyonun her an başına gelen bir şeyi hissetmekle ilgili olduğunu dile getiren Davutoğlu, "Ertesi gün doğduğum yere, Taşkent'e gidecektim. Tabii yol boyu bütün ilçelerde çok ciddi coşkulu toplantılar planlanmıştı. Bütün o toplantıların coşku kısmını, müzikli veya diğer şeyleri iptal ederek ama söz verdiğim için de orada hemşehrilerimizle buluştuk. O 24 saat içinde emin olun, her an acaba bu konuda nerede, ne eksiklik var bunu düşünmekle geçti. Geceleyin Çalışma Bakanımızı aramıştım, hemen oraya intikal etmesi için, İçişleri Bakanımızı güvenlik tedbirleri alması için. Çalışma Bakanımız gece boyu orada kaldı ve bilgilendirdi. Anlattığı şeyler bizi çok üzdü ve gerçekten tüyler ürpertici denilebilecek nitelikteydi" ifadelerini kullandı.

Davutoğlu, pazartesi günü Bakanlar Kurulunun ağırlıklı gündemini bu konunun oluşturduğuna değinerek, öncelikle konuyla ilgili bakanları dinlemek istediğini belirtti. Ahmet Davutoğlu, bu tür durumlarda resmi tam görmeden, tabloyu tam hissetmeden ve zihninde canlandırmadan herhangi bir analiz yapmanın, tedbir veya eylem planı açıklamanın doğru olmadığını söyledi.

Bütün bakanlara bu konuda bir eylem planı geliştirilmesi talimatı verdiğini ve bunu değerlendirdiklerini bildiren Davutoğlu, daha sonra Bakanlar Kurulunda alınan bir kararla bütün bakanlıkları tek tek ziyaret etmeyi planladığını ve o gün ilk ziyareti Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına yapacağını, ardından da bütün sendikalarla, işveren kuruluşlarıyla buluşacağını söylediğini dile getirdi.

Davutoğlu, bu zaman zarfında da Haziran 2012'de çıkarılan yasayı incelediğini, birçok kişiyle temas kurduğunu ve mümkün olduğu kadar bu konuyla ilgili nerelerde aksama olduğunu tespit etmeye çalıştıklarını aktardı.

Bugün öğleden önce Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı yetkilileriyle görüşmesinde, geçen bir hafta içinde derlediği bilgiler ışığında bazı sorular sorduğunu, öğleden sonra da paydaşlarla bir araya geldiklerini anlatan Davutoğlu, öğleden sonra yapılan toplantıda, konunun gerek işveren gerekse işçi sendikalarının olduğu bir ortamda açık yürekli konuşulmasından memnun olduğunu ifade etti.

Başbakan Davutoğlu, iş güvenliği konusunda üzerinde çalışılması gereken 4 alan gördüğünü vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yasal alanda ne yaparsanız yapın, diğer alanlardaki uygulamada yeterli etkinlik gösterilemezse, başarı sağlamak mümkün değil, benim gözlediğim. Birinci alan süreç yönetimi. Bizde maalesef şöyle bir kanaat var, sadece bu konuda değil, diğer konularda da, 'Kanunu çıkaralım, saldım çayıra mevlam kayıra' şeyiyle, kanun kütüphanelerde, köşelerde dursun, bir problem çıktığında başvurulmak üzere dursun. Bir problem çıktığında başvurulmak üzere dursun ama bir problemi engellemek için değil de... Bunu sadece kamu için söylemiyorum. İşveren sendikalarına, işçi teşkilatlarına da açık söyledim bunu: Bu kanun sizler için çıktı. Ama benim, bu 10 işçimizin vefat ettiği kazada derinlemesine baktığımda olaya gördüğüm şey ve emin olun bütün görüşleri de alarak, olayın oluş şekliyle ilgili bir resim zihnimde canlandıktan sonra bu sonuca vardım. Kanun bir yerde duruyor, uygulama ise kanun hiç çıkmamış gibi bambaşka bir alanda seyrediyor. O zaman ona bir el atmamız gerekiyor. Bakanlar Kurulunda arkadaşlara, bütün bakanlara talimat verdim, bu tecrübeden hareketle. Bundan sonra bir kanun çıktığında, bu kanunla ilgili ciddi bir eğitim ve oryantasyon yapılacak."

Süreç yönetiminde, bakanlıklar, kurumlar, yerel yönetimler arası ve bütün teşkilatlarla koordinasyon olması gerektiğine işaret eden Davutoğlu, bu konuda mutabık kalındığını, iş güvenliği mekanizması gibi bir mekanizma kurulacağını ve burada bütün tarafların bir araya gelerek çalışacağını belirtti.

Davutoğlu, kriz yönetiminde ve olay olduğunda da tarafların temas edip, tedbir alması gerektiğini anlattı.

İkinci alanın "insan faktörü" olduğunu söyleyen Davutoğlu, "Bütün bu mekanizmalar olsa, yasalar da olsa, o asansöre binen kardeşlerimiz ve o asansörün komutasını alan kardeşimiz, eğer iyi yetiştirilmemişse, eğitilmemişse, düğmeye geç bastığında da kaza olur, erken bastığında da kaza olur. O zaman meselemiz şu:  O insan faktörünü, ona nasıl hazır hale getiririz?" dedi.

"Hiçbir maliyet bir kaza olduğunda bir işverenin kaybedeceği itibarından daha pahalı değildir"

Davutoğlu, bugün Mesleki Yeterlilik Kurumu Başkanından bilgi aldığına değinirken, mesleki yeterlilikle ilgili belgelendirme, sertifikalandırmanın bütün Türkiye'ye yayılamamış olduğunu fark ettiğini ifade etti.

"Ne iş yaparım" anlayışının iş kazalarına yol açan insan faktörüyle ilgili olduğunu aktaran Davutoğlu, "Bundan sonra işçi tabiri olmayacak. İşçi ve emekçi tabiri her zaman saygı duyduğumuz şey ama inşaat işçisi denilecek, onun alt kademelerine inecek, betoncu, kalıpçı denecek, ne ise... Bugün aldığımız kararla, Bakanlar Kurulunda da konuşmuştuk, Mesleki Yeterlilik Kurumunun 2016 başında vermeye başlayacağı sertifikalandırma süreci, 2014'ün sonunda başlayacak. 1 Ocak 2015 itibariyle işçilerle ilgili sertifikalandırma ve yeterlilik belgeleri verilecek. 'En tehlikeli', 'tehlikeli', 'vasat' gibi değişik kategoriler var. Öncelikle en tehlikeli ve tehlikeli kategorilerdeki işçiler bu şeyden geçecekler" diye konuştu.

Davutoğlu, üçüncü alanı "sosyal duyarlılık" şeklinde açıklayarak, "İş güvenliğiyle ilgili hiçbir maliyet, bir kaza olduğunda bir işverenin kaybedeceği itibarından daha pahalı değildir. Şimdi düşünün o firma, çok büyük projeler yapan, milyarlarca dolarlık proje yapan bir firma bir anda kendi işçisine özen göstermeyen firma durumuna düşüyor. Bunun getirdiği maliyet, orada iş güvenliği için alacağınız maliyetin yanında çok yüksek bir maliyet. Herkesin buna özen göstermesi lazım" değerlendirmesinde bulundu.

İlkesel olarak bütün işverenlere seslendiğini vurgulayan Davutoğlu, "Acaba işverenlerimiz, 2012 Haziranında çıkardığımız İş Güvenliği Yasasını yeterince incelediler mi? Sorumluluklarını biliyorlar mı? Biliyorlarsa, bunun gereğini yapmaları lazım" ifadelerini kullandı.

Davutoğlu, cezaların artacağına ancak bunun yanı sıra ödül mekanizması da getirileceğine dikkati çekerek, işine özen gösterenin ödülünü alacağını, işine özen göstermeyenin de en şiddetli şekilde cezalandırılacağını bildirdi.

İşçi sendikaları temsilcilerine, üyelerini iş yasasının getirdiği haklar konusunda eğitime tabi tutup tutmadıklarını sorduğunu dile getiren Davutoğlu, yasaya göre işçinin "Burada güvenliğimi teminat altında görmüyorum ve çalışmıyorum" diyebileceğini, yasanın evrensel standartlarda olduğunu kaydetti. Davutoğlu, işçi sendikalarına, işçileri eğitme çağrısında bulundu.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, bugün de ailelerle görüştüğünü ifade ederek, "O kadar üzüntü verici hikayeler var ki. Bir tanesi Giresun'daydı, ağlayan bir baba. Bir tanesi Bursa'da bir anne. Geri bıraktıklarınız o kadar kıymetli ki. Siz de kıymetlisiniz işçi kardeşlerim, o haklarınızı bileceksiniz" dedi.

Denetimin ciddiye alınması ve kağıt üzerinde olmaması gerektiğine vurgu yapan Davutoğlu, "Bir denetçinin, bir müfettişin, gittiği yerde çay bile içmesi doğru değil. Çay bile içmeyecek. Denetimini yapacak. Eğer çay kabul ederse, arada doğan samimiyet, hukuk, bazı eksikleri görmeye engel olabilir. Yemek yemeyecek. Bugün bana verilen bazı bilgiler, işverenin arabasıyla gittiği gibi. Olmayacak, kendi arabalarıyla gidecekler. Bu arabalar sağlanacak ki arada doğan samimiyet, oradaki bir eksikliği görmeye engel olmasın. Gidecek ve görevini yapacak" şeklinde konuştu.

- İstanbul

Kaynak: AA

Son Dakika Güncel Başbakan Davutoğlu Açıklaması - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

  • Sinop Boyabat'ta Engellilere Akülü Engelli Araçları Temin Edildi
    16:53 Sinop Boyabat'ta Engellilere Akülü Engelli Araçları Temin Edildi

    Sinop'un Boyabat ilçesinde, İlçe Müftülüğü tarafından iki engelliye akülü engelli aracı temin edildi. Müftülük Şube Müdürü Bünyamin Çalışkan, ramazan ayında ihtiyaç sahibi vatandaşlara gıda yardımı dağıtırken, iki engellinin akülü engelli aracı talebiyle karşılaştıklarını belirtti. Hayırsever vatandaşların bağışlarıyla iki akülü araç temin edildi ve engellilere teslim edildi.

  • Akdeniz Üniversitesi Üstün Performans Gösteren Öğretim Üyelerine Teşekkür Belgeleri Verdi
    16:49 Akdeniz Üniversitesi Üstün Performans Gösteren Öğretim Üyelerine Teşekkür Belgeleri Verdi

    Akdeniz Üniversitesi'nde düzenlenen törende, bilimsel araştırma ve yayınlarda üstün performans gösteren öğretim üyelerine teşekkür belgeleri verildi. Rektör Prof. Dr. Özlenen Özkan, üniversitenin bilimsel üretimi teşvik eden bir sistem oluşturduklarını ve bu sayede uluslararası iş birliğiyle gerçekleştirilen SCI yayın sayısının arttığını belirtti. Özkan, Akdeniz Üniversitesi'nin araştırma üniversitesi olma hedefine emin adımlarla ilerlediğini vurguladı.

  • Diyarbakır'da depremde yıkılan apartmanın sanıkları yargılanıyor
    16:49 Diyarbakır'da depremde yıkılan apartmanın sanıkları yargılanıyor

    Diyarbakır'da geçen yıl meydana gelen depremde yıkılan Serin-2 Apartmanı'nda hayatını kaybedenlerin aileleri adalet arıyor. 4 tutuksuz sanığın yargılandığı davada, sanıklar hakkında 22 yıl 6'şar aya kadar hapis cezası isteniyor.

  • Muğla'dan Dalaman Ortaokulu Öğrencileri Tarih Projesiyle Bölge Finallerine Katılacak
    16:48 Muğla'dan Dalaman Ortaokulu Öğrencileri Tarih Projesiyle Bölge Finallerine Katılacak

    Muğla'nın Dalaman ilçesindeki Cumhuriyet Ortaokulu öğrencileri, rehber öğretmenleri eşliğinde hazırladıkları tarih projesiyle TÜBİTAK 2204-B Ortaokul Araştırma Projeleri Yarışması'nda bölge finallerine katılmaya hak kazandı. Proje, somut kültürel miras farkındalığının artırılmasında bütüncül turizm uygulamasını ele alıyor. Ayrıca, başka bir proje de değerler eğitimi alanında hazırlanarak bölge finallerinde yer alacak. Bölge finalleri, 22-25 Nisan tarihleri arasında Denizli'de düzenlenecek.

  • Çeşme Belediye Başkanı Lal Denizli: Festivalimiz Çok Güzel Geçti
    16:46 Çeşme Belediye Başkanı Lal Denizli: Festivalimiz Çok Güzel Geçti

    Çeşme Belediye Başkanı Lal Denizli, 13. Alaçatı Ot Festivali'nin ikinci gününde düzenlenen kortej yürüşünün ardından katılımcıların ve turizmcilerin çok memnun olduklarını ve festivalin çok güzel geçtiğini belirtti.

  • Balıkesir'de Tefecilik Operasyonu: Evde Silah ve Evraklar Ele Geçirildi
    16:44 Balıkesir'de Tefecilik Operasyonu: Evde Silah ve Evraklar Ele Geçirildi

    Balıkesir'in İvrindi ilçesinde tefecilik soruşturması kapsamında düzenlenen operasyonda, şüphelinin evinde çok sayıda silah ve evrak ele geçirildi. Operasyon sonucunda ruhsatsız tabancalar, bıçaklar, senetler ve tapu kayıtları gibi belgeler bulundu. İvrindi Cumhuriyet Başsavcılığı, şüpheliler hakkında işlem başlattı.

  • Pamukkale Belediyesi'ne 'Türkiye Cumhuriyeti' ibaresi eklendi
    16:43 Pamukkale Belediyesi'ne 'Türkiye Cumhuriyeti' ibaresi eklendi

    Ali Rıza Ertemur'un Pamukkale Belediye Başkanı olarak göreve başlamasının ardından Pamukkale Belediyesi tabelasına 'Türkiye Cumhuriyeti' ibaresi eklendi.


Advertisement