Akademisyenlerin Bildirisine Tepkiler

SAKARYA/ Sakarya ve Karabük'te faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları, "Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi" bildirisini imzalayan akademisyenlere tepki gösterdi.

Büyük Osmanlı Eğitim Ocakları (BOSEDER) Genel Başkanı Hasan Dişli, CİHANNÜMA Dayanışma ve İşbirliği Platformu, Çelik İş Sendikası, Erbakan Vakfı, Eğitim-Bir-Sen 1 Nolu Şube, Eğitim-Bir-Sen 2 Nolu Şube, Hak-İş Konfederasyonu, Hizmet-İş Sendikası, İlim Yayma Cemiyeti, MEB-DER, Milli Türk Talebe Birliği (M.T.T.B), Öz Orman İş Sendikası, Öz Gıda İş Sendikası, Öz İş Sendikası, Öz Büro İş Sendikası, Öz Sağlık İş Sendikası, PESA Ekonomik Stratejik Sosyal Araştırma Merkezi, Sakarya İHH, Sakarya İlim ve Kültür Vakfı ve Yedirenk Uluslararası Öğrenci Derneğinin aralarında bulunduğu sivil toplum kuruluşları, ortak yazılı açıklama yaptı.

Bildiriyi imzalayan akademisyenlerin kınandığı açıklamada, sivil toplum kuruluşlarının Türkiye'nin vesayetten kurtulmasına, demokrasiyle buluşmasına, özgürleşmesine, normalleşmesine ve sivilleşmesine katkı sunduğunu ve paydaş olduğu belirtildi.

Türkiye'nin kirli oyunlara ve tehditlerle mücadele tarihine sahip olduğunu vurgulanan açıklamada, şunlar kaydedildi:

"Bu ihanet bildirisinin, esaret bildirgesinin altında imzası bulunanlara bir hatırlatma yapıyor ve uyarıyoruz. 'Ordu Göreve' pankartlarını, geri dönüşümü imkansız atıklar arasına gönderen millet, 'hendek terörünü destekle' çağrılı bildirinizi de aynı yere gönderecektir. Türkiye'nin yenilenme arayışlarını, 'Yeniden Büyük Türkiye' hedefli çabaları bertaraf etmek için eski tetikçilere, terör üretme uzmanı işbirlikçilere 'göreve dönün' davetiyesi gönderildi. Bu daveti yapanlar ve davete uyanların içinde bulunduğumuz dönemdeki ortak çalışması, bazı il ve ilçelerimizde hendek terörünün hayata geçirilmesi, bu terör yönteminin siyasetten akademiye, medyadan ekonomiye farklı mecralar üzerinden desteklenmesidir."

Bildiriye imza koyanların, kamu düzeninin tesisine katkı sunmak yerine, çocuktan kadına, gençten yaşlıya büyük bir insan kitlesini mağdur eden terör eylemine, hendek terörüne, terör iklimine 'akademik katık olmayı' tercih ettiği belirtilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi:

"Altında imzaları bulunan cümlelerle 'Hendek terörüne izin verin yoksa uluslararası kurumları harekete geçiririz' tehdidi savuran bu zevatın iftira ve ithamlarla bezediği bildiri, imzası bulunanların terör taşeronlarının amelesi olduklarını tescilleyen toplu işe giriş bildirgesidir. Terör örgütünü ve destekçisi siyasi uzantılara terörü terk etme çağrısında bulunamayan bu zevat, akademik dünyayı terk etme tercihini ciddi ciddi düşünmelidir. Çocukların eğitimsiz kalmasına, hastaların tedaviden yoksunluğuna, insanların huzursuz olmasına neden olan hendekleri kazanlara ve hendek siyaseti yapanlara 'hendekleri kapatın' daveti yapamayanları çenelerini kapatmaya davet ediyoruz. Terör örgütüne 'Silah bırakın, silahları teslim edin' deme cesaretini gösteremeyenleri, terör baronlarının ve taşeronlarının esaretinde olduklarını itiraf edenleri, üniversitelerdeki gençlerimizin yakasını bırakmaya, kadrolarını ve unvanlarını millet için, birlik için, beraberlik, kardeşlik ve eşit yurttaşlık için ter akıtacak insanlara teslim etmeye çağırıyoruz."

Karabük

Eğitim-Bir-Sen Karabük Şube Başkanı Zeki Öz, gazetecilere yaptığı açıklamada, bildiride imzası bulunan bin 128 akademisyenin, akademik unvanlarını terörün emrine verdiklerini itiraf ettiklerini söyledi.

28 Şubat ve benzeri süreçlerde "ordu göreve" pankartlarının altına konuşlanan akademisyen görünümlü kişilerin, bugün de "insan", "insan hakları" ve "insan onuru" kavramlarıyla makyajlanmış bir bildirinin altında "ihanet paktı" olarak arz-ı endam etmeye çalıştığını savunan Öz, şöyle konuştu:

"1 Kasım seçimleriyle siyasi istikrarın yeniden sağlanması, ekonomik istikrarsızlık riskinin sonlandırılması, özelde Türkiye'ye dair hesapları olanların hayallerini kabusa dönüştürmüştür. Bu kabustan kurtulmak için Çözüm Süreci ile birlikte oluşan huzuru hendeklere gömmeye karar verenler ve bu kararın icrasında sorumluluk alanlar, bir şekilde kendilerini ifşa ederek, kirli tezgahların sahiplerinin personel sistemine dahil olma heyecanlarını deklare ediyorlar."

Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi adıyla bin 128 akademisyenin imzaladığı bildiride, güvenlik güçlerinin terörle mücadele çalışmaları ve sokağa çıkma yasakları bahane edilerek "kasıtlı ve planlı kıyım yapıldığı" öne sürülmüştü.