AK Parti TBMM Grup Toplantısı - Son Dakika
Politika

AK Parti TBMM Grup Toplantısı

AK Parti TBMM Grup Toplantısı

Genel Başkan ve Başbakan Erdoğan: (4) "20 milletvekili ya da siyasi partilerin göstereceği uygun her aday, milletin huzuruna çıkacak, milletten yetki alırsa Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı olacak" "Türkiye'nin istikbalini, kaderini tayin hususunda; dağdaki çobanla üniversitedeki profesör de çok.

22.04.2014 14:56
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "20 milletvekili ya da siyasi partilerin göstereceği uygun her aday, milletin huzuruna çıkacak, milletten yetki alırsa Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı olacak" dedi.

Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, imanın sıradan bir olay olmadığını belirterek, Mehmet Akif Ersoy'un, "İmandır o cevher ki ilahi ne büyüktür; imansız olan paslı yürek, sinede yüktür" dediğini kaydetti.

İnancın gereğini yapmaya mecbur olduklarını ifade eden Erdoğan, "Bunlara sessiz kalamayız. Bu adımı atmak için, bu ülkede biz her bir sorumluluk makamında olan, ister iktidar olsun ister muhalefet olsun, sesini yükseltmek durumunda, konuşmak durumunda. STK'lar sesini yükseltmek durumunda. Türkiye'de bazı STK'ların dışında bakıyorsunuz, diğerlerinden, özellikle solla dans edenlerin hiçbirinin sesini duymuyoruz. Hani idamlara karşıydınız? Hadi konuşsanıza, sesinizi yükseltsenize, duyuyor musunuz seslerini? Duymuyoruz. Bütün bunlara rağmen ne diyoruz; zalimler için yaşasın cehennem" dedi.

Başbakan Erdoğan, AK Parti olarak yeni Türkiye anlayışlarının 23 Nisan 1920'deki yeni Türkiye anlayışıyla birebir örtüşen anlayış olduğunu kaydetti.

23 Nisan 1920 tarihinin, bu ülkedeki her bir unsurun, her bir ferdin bu ülkenin kurucu unsuru olduğu anlayışının miladı olan tarih olduğunu ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:

"23 Nisan şudur değerli arkadaşlar: Elinde silahı olanın elinde silahı olmayana üstünlüğü yoktur. Elinde parası olanın elinde parası olmayana üstünlüğü yoktur. Gazetesi, televizyonu olanın olmayana üstünlüğü yoktur. Okumuş olanın ümmiye, Türkün Kürde, Sünninin Aleviye, batılının doğuluya, şehirlinin köylüye üstünlüğü yoktur. Hiçbir zümrenin diğer zümre üzerinde üstünlüğü yoktur. 77 milyonun her bir ferdi bu ülkenin kurucu unsurudur, Türkiye Cumhuriyeti'nin sahibidir, Türkiye'nin istikbalinde söz sahibidir. Cumhuriyet tek bir kişinin, ailenin sultasını sona erdirirken, yeni diktatörler, yönetici elitler ya da milli şefler tecris etmek için kurulmamıştır. Oy sandığı önünde, ailesi, gelir durumu, etnik kökeni, mezhebi, yaşam tarzı ayırt edilmeksizin herkes eşittir.

Aynı şekilde Türkiye'nin istikbalini, kaderini tayin hususunda; dağdaki çobanla üniversitedeki profesör de çok tabi olarak aynı derecede söz sahibidir. Cumhuriyetin hemen ardından, tek parti dönemi millet üzerinde öyle bir baskı oluşturmuş, milleti öyle sindirmişti ki bu ülkenin asıl sahipleri, bu ülkenin kurucu unsurları, yani çoğunluk maalesef kendilerini dışlanmış hissetmişlerdir. Darbeler azınlığı iktidara taşırken, çoğunluğun hissiyatını, hukukunu adeta ayaklar altına almıştır. İşte yeni Türkiye bu çarpık gidişin artık son bulduğu, tarihe karıştığı bir Türkiye'dir. Bakın biz 12 yıldır, Türkiye'yi hayalleri ile buluşturmanın mücadelesini veriyoruz. Ama şahsen benim öyle bir hayalim var ki bu hayalimin gerçekleşmesini gerçekten çok ama çok arzu ediyorum. 77 milyonun her bir ferdinin kendisini bu ülkenin asıl sahibi olarak hissetmesini, özgüven içinde olmasını, başını öne eğmeden, dimdik ayakta durmasını gönülden arzu ediyor, bunu samimi olarak hayal ediyorum."

Başbakan Erdoğan, 23 Nisan 1920'de milletçe böyle bir hayalin peşine düştüklerini belirterek, "Ne yazık ki tek parti dönemlerinde bizim bu hayallerimiz örselendi. Ama şimdi biz bu hayali gerçeğe dönüştürmenin, bu hedefi mümkün hale getirmenin mücadelesini veriyoruz. Çetelerle mücadele ederken, aslında yakın bir hayalin peşinde koşuyoruz. Cunta ile mafya ile mücadele ederken, işte bu samimi hayalin peşinden koşuyoruz. Belli zümrelerin tahakkümüne son verirken işte bu hayalin özlemiyle gayret gösteriyoruz. Biz azınlığın çoğunluğa baskı kurduğu bir iklimden ülkeyi çıkarıp, herkesin birbirine aynı nazarla bakabildiği bir iklimi inşa ettik, inşa ediyoruz. Hep söyledim, bugün de söylüyorum; Türkiye sesi çok çıkanların egemen olduğu bir ülke değildir. Türkiye sokaklara çıkıp, şımardıkça cam ve çerçeveyi indirenlerin tahakküm kurabildiği bir ülke değildir. Türkiye parası olanın düdüğü çalacağı, manşet atanın rota çizeceği bir ülke değildir" dedi.

Erdoğan, 81 vilayetteki her bir ilçe, belde, köy ve mezradaki vatandaşın bu hissiyat içerisinde olmasını, başı dik, onurlu ve özgüvenli biçimde kendisini bu ülkenin sahibi olarak hissetmesini istediğini kaydetti.

-"Millet en ağır saldırılar karşısında gücünü tüm dünyaya hissettirmiştir"

Yurtdışındaki tüm vatandaşların güçlü bir devlet olan Türkiye'nin yanlarında olduğunu hissetmesini, bu özgüven içinde olmalarını arzu ettiğini belirten Erdoğan, milletin bu hissiyatının Türkiye'yi bugünlere taşıdığını belirtti. 30 Mart seçimleri öncesinde kendisini imtiyazlı zanneden, kendisini asilzade, kendisini bu ülkenin yegane sahibi zanneden kibir abidelerinin kaybettiğini ve milletten cevabı aldıklarını ifade eden Erdoğan, "Millet en ağır saldırılar karşısında gücünü, iradesini, sabır ve dirayetini tüm dünyaya hissettirmiştir. Azınlığın çoğunluğa tahakküm ettiği dönemler bir daha geri gelmemek üzere mazide kalmıştır. Milli irade, milli egemenlik 94 yıl sonra bir kez daha ülkemize tam anlamıyla hakim olmuştur" diye konuştu.

Başbakan Erdoğan, 2007 yılında cumhuriyeti daha da güçlendirmek, milli egemenliği ve demokrasiyi tahkim etmek için çok önemli Anayasa değişikliği yaptıklarını söyledi.

Yargının 2007 yılında TBMM'nin kararına müdahale ederek Cumhurbaşkanlığı seçimlerini engellemek istediğini belirten Erdoğan, şunları kaydetti:

"TBMM'nin her kurum ve iradenin üzerinde olduğunu 2007'de bir kez daha gösterdik. Buna CHP, MHP, BDP karşı çıktı. AK Parti olarak biz 330'u yakalayarak millete gittik. Millet ne dedi? 'Yüzde 58 ile 26 maddelik Anayasa paketinizi onaylıyorum' dedi. Bu değişiklikle bugüne geldik. 'Yeni Anayasa yapalım, buyurun oturalım yapalım' dedik. Biz 327 milletvekiliyle Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nda 3 kişiyle temsil edildik, öbür tarafta CHP'si, MHP'si, BDP'si toplamda 227 vekille karşımızda 9 kişiyle temsil edildiler. Ne oldu? Yeni Anayasa'ya evet dediler mi? Mutabık kalınan 4 partinin 60 madde var. Bu 60 madde de stop, orada nokta konuldu. Yürümüyor bu işler. Kim dedi? Meclis Başkanımız, 'bu böyle yürümeyecek' dedi. Biz ne dedik? Daha önce kalktı Ana Muhalefetin genel müdürü dedi ki... 48 maddedeydik, daha sonra 60 oldu. 'Biz bunları Meclis'ten çıkarmaya varız' dedi. Öyle deyince ben de arkadaşlarıma 'hemen görüşün, tamam, buyur beraber yapalım bu işi' dedim. CHP'nin genel müdürü, arkadaşlarım onların yetkililerine gidince dediler ki 'hayır, MHP ve BDP'nin bu işe evet demesi lazım.' İkimizin oyu buna yetiyor işte gel 60 maddeyi halledelim. Bak bunun üzerinde dördümüzün mutabık kaldığına dair imzaları var. Dördü bunda mutabık kaldığına göre, hiç olmazsa bu 60 maddeyle ilgili Meclis'te çalışmamızı yapalım, şunu şöyle 15 günde, 3 haftada Parlamento'tan çıkartalım iki parti olarak. Anayasamızın bu 60 maddesini de bu vesileyle değiştirmiş olalım. Orada da mızıkçılık yaptılar ve kaçtılar. Niye? Bunlar hiçbir zaman inşa etmeye değil, yıkmaya geldiler. Bunlar her zaman olumsuzluğun yanında, negatif olmanın yanında yer aldılar. Fakat bizler ne yaptık? Allah'ın izni ve milletin takdiri ile dedik ki 'artık Türkiye'de Cumhurbaşkanlığı seçimleri gerilim fırsatı olmaktan, Türkiye'ye ağır bedeller öteden süreç olmaktan çıkacaktır' dedik ve çıkardık. 20 milletvekili ya da siyasi partilerin göstereceği uygun her aday, milletin huzuruna çıkacak, milletten yetki alırsa Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı olacak."

- TBMM

Kaynak: AA

Son Dakika Politika AK Parti TBMM Grup Toplantısı - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement