Adalet Bakanlığındaki Bilgilendirme Toplantısı - Son Dakika
Politika

Adalet Bakanlığındaki Bilgilendirme Toplantısı

Başbakan Davutoğlu: (1) "HSYK ve yargı bir güç mücadelesinin alanı değildir, bir vicdan alanıdır.

09.10.2014 15:38
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "HSYK ve yargı bir güç mücadelesinin alanı değildir, bir vicdan alanıdır. Güç alanı haline getirildiği zaman ve 'Ben burayı ele geçirirsem, şu ve diğer güçler üzerinde bir otorite kurarım, denetim kurarım' dediğinizde yargı vicdanını kaybetmeye başlar. Hakimlerimiz ve savcılarımız tek tek en doğru kararı verme yetisine sahip oldukları için bu makamlara gelmişlerdir. Onların bu kararları tek başına vermeleri HSYK gibi bütün bu vicdanın kurumsal uygulama alanı olan bir konuda, toplumun bütün kesimlerini temsil eden, herkesi bünyesinde barındıran, topluma güven veren bir yapının ortaya çıkması önemlidir" dedi.

Davutoğlu, Adalet Bakanlığındaki Bilgilendirme Toplantısı sonrasında Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ile gazetecilere açıklama yaptı.

Göreve gelmesinin ardından bakanlıkları tek tek ziyaret ederek ilgili konuları bakan ve üst düzey görevlilerle değerlendirerek, brifing aldığını hatırlatan Davutoğlu, bu çerçevede Adalet Bakanlığını ziyaret ettiğini söyledi.

Çok verimli ve detaylı bir bilgilendirme gerçekleştiğini dile getiren Davutoğlu, 5 konunun önemli olduğunu bildirdi.

Önemli konulardan birincisinin toplumdaki yargı bilinci ve yargıya duyulan güven olduğunu söyleyen Davutoğlu, "(Adalet Mülkün Temelidir) şiarı kadim kültürümüzden bugüne kadar bütün devlet geleneklerimize de ve kadim geleneklere de hakim olmuş bir prensiptir. Buradaki mülk sadece mülkiyet anlamında değil devletin, devlet anlamında, siyaset anlamında toplumsal düzen anlamında bir vurgudur. Adaletin hedef edinilmediği ya da adaletin ikame edilmediği düzenlerin sürdürülebilir olması mümkün değil" dedi.

-"Hukuk ve adalet bilincini yaygınlaştırmaya kararlıyız"

Adalet Bakanlığımız devletin kurucu bakanlıkları arasında olduğunu ve başbakan yardımcılığından sonra hemen Adalet Bakanlığının gelmesinin bir tesadüf olmadığını söyleyen Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu anlamda tarihimizde adalet terazisi Tursun Beg'den günümüze kadar gelen kadim kültürümüzde birikmiş bir güçlü hukuk bilinci, adalet bilinci var. Bunun evrensel adalet bilinciyle birleştirilmesi lazım ve her bir vatandaşımızın hukuk ve adalet bilinci konusunda güçlü bir alt yapıya sahip olması lazım. İçeride hukuk ve adalet derslerinin yaygınlaştırılması konusunu da prensip olarak konuştuk. İnsan hakları kavramının ve devletin ve bütün kamu düzeninin insan için varolduğu, vatandaşların hukukunu korumak üzere var olduğu bilincinin de yerleşmesi ve kökleşmesi lazım. O bakımdan anayasa dilinden en detay mevzuata kadar bütün adalet metinlerinin insan odaklı olması bizim temel ilkemizdir. Bu hukuk ve adalet bilincini yaygınlaştırmaya kararlıyız."

-"Hakim ve savcılarımızın niteliğinin güçlendirilmesi büyük önem taşıyor"

Davutoğlu, ikinci konu olarak hukuk ve adalet bilincini yaşanacak kılan hakimler ve savcılar ile adalet makamlarının temsilcileri olduğunu belirterek, şöyle devam etti:

"Hakim ve savcılar tarih boyu kamu adına ve hukuk adına hüküm vermeleri bakımından her toplumun en seçkin bireyleridir. Hakim ve savcıların bu anlamda hem bu topluma sirayet etmiş olan hukuk bilincini güçlü tutmak, hem de yargıya olan güveni sağlam tutmak açısından özel bir konumları var. Biraz önce detaylı olarak ki masanın etrafındaki bütün arkadaşlarımız hemen hemen hakim kökenli arkadaşlardı, hakimlerine güven duyması bir milletin aslında hayatın güvence altında olması, hukukun ve bütün varlığının güvence altında olması demektir, varoluşunun güvence altında olması demektir. Onun için hakim ve savcılarımızın niteliğinin güçlendirilmesi büyük önem taşıyor. Hem bu kadim gelenekten gelen, hem de evrensel insan haklarına dayalı evrensel hukuk bağlamında hakim ve savcılarımızın en güçlü donanıma sahip olmaları için ne gerekiyorsa yapacağız."

Yurt dışı tecrübe, uluslararası alanda yapılacak faaliyetler ve Adalet Akademisi konularında da detaylı bilgi aldığını söyleyen Davutoğlu, "Hakim ve savcılarımızın sadece taşrada ve belli merkezlerde görev yaparak görevlerini sürdürme gibi eski gelenekten gelen, eski anlayıştan gelen bir yaklaşım yerine belli aralıklarla kendini yenileyebilecekleri, hatta daha önce bir hakim grubuyla da toplantımızda da gündeme gelebilecek şekilde yurt dışı tecrübeleri ve eğitim imkanlarını da genişletecek tarzda niteliklerinin, donanımlarının artırılması temel ilkemizdir. Hakim ve savcılarımızın tek tek vicdanlarıyla karar vermesi esastır. Dış etkilere bu anlamda kapalı olması için kendisine olan özgüveninin yüksek tutulması ve donanımının güçlendirilmesi temel prensibimizdir" diye konuştu.

Davutoğlu, üçüncü mesele olarak mekansal düzenlemelerin geldiğini ve kendi iktidarlarına kadar adliye saraylarının neredeyse insanların girmekten korkacağı mekansal düzenlemeleri itibarıyla da içeriye girenleri boğan mekanlar olduğunu hatırlattı.  Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Sevimli olmayan mimari düzenlemeler vardı. Şimdi büyük bir mekansal genişleme yaşadık. 569 bin metrekareydi 2002'de biz iktidara geldiğimizde, şimdi neredeyse 6 milyon metrekare projeler de bittiğinde, şu anda 2 milyon 700 bin metrekare ama bittiğinde eldeki projeler de kısa bir süre içinde 2016'da en geç, 6 milyon metrekareye yayılan bir alanda hizmet verecek hakim ve savcılarımız... Bu mekansal genişleme başlı başına bizim adalete duyduğumuz saygının, hakim ve savcılarımıza duyduğumuz saygının bir yansımasıdır" diye konuştu.

Toplantıda video konferans üzerinden yargılama sistemini gördüğünü ve büyük memnuniyet duyduğunu dile getiren Davutoğlu, "Çünkü bu video konferans sistemi bulundukları yerlerden ifade almak, bulundukları yerden duruşmaya katılmak için önemli bir mekan ötesi bir imkan da sağlıyor. Bunlar gerçekten büyük devrim niteliğinde reformlardır, bunlar sürdürülecek ve daha da iyi şartlarda adliye saraylarının faaliyet göstermesi için gereken her türlü katkı sağlanacak" dedi.

Davutoğlu, dördüncü mesele olarak yapısal reformlar olduğunu belirterek, "Yapısal reformlar aslında bir kısmı anayasayla ilgilidir ama bunun yanında bakanlık içindeki yapılanma ve yargının diğer birimleri, üst yargı mahiyetindeki anayasal kurumlarla Adalet Bakanlığı arasındaki ilişkiler de dahil olmak üzere birçok aslında yargı sisteminin sağlam bir zemine oturması gerekiyor. Yargı reformu bu anlamda sürdürülebilir ve yenilenmesi gereken bir reform alanıdır, ihtiyaçlara göre... Bu yapısal reformlarla ilgili olarak da yeni bazı katkıların yapılmış olmasından memnuniyet duydum" ifadesini kullandı.

Beşinci konu olarak yargı süreçleri ile ilgili çok önemli gelişmeler olduğunu dile getiren Davutoğlu, "Mesela ben Dışişleri Bakanlığı görevini yürütürken AİHM ile ilgili davaların, dış ilişkilerle ilgili davaların dışındaki konuların Adalet Bakanlığına devri üzerinde durmuştuk. AİHM'de 16 bin civarındaki dosyanın 10 bin 500'e düşerek Türkiye'nin en çok dosya sahibi 2. ülke konumundan 4. ülke konumuna gerilemesi bizim için önemli aşamalardır. İnşallah bu konuda tam bir küme düşeriz de bu ligde yer almayız, dosyalarımız azalır. Bu reformların ve ayrıca denetimli serbestlik de dahil olmak üzere getirdiğimiz yeni yöntemler adalet sisteminde ciddi bir rahatlamaya, ferahlamaya yol açtı" diye konuştu.

Arabuluculuk sisteminin devreye girmesi ve birçok diğer mekanizmaların yargı sistemi üzerindeki yükleri azaltan ve rahatlatan husus olduğunu vurgulayan Davutoğlu, şunları söyledi:

"Yargı süreci içindeki suç işlenmeden önceki aşama, yani bir anlamda koruyucu aşama, sonra suç işlendikten sonraki yargı süreçleri, tutuklu ve hükümlü sayılarındaki azalma, oransal azalma, bunlar hep önemli unsurlardır. Ceza verildikten sonra da ceza infaz mekanlarının hem insani niteliklere sahip olması, yani insanların yerde yatmaması, büyük koğuşlarda kalmaması ki burada da büyük reformlar yapıldı ama aynı zamanda bu dönemin bir rehabilitasyon ve eğitim dönemi olarak geçirilip ceza sonrasında topluma döndüğü zaman mahkumun elinde bir beceri ile dönmesi, iş yurtları bu konuda gerçekten büyük bir proje, onu görmekten çok memnun oldum. Nihayet cezaevlerimiz insanlarımızın özgürlüklerini kısıtlayan mekanlar olmaktan çıkıp, yeni bir hayat kazandıran mekanlar haline dönüşmesi lazım."

-"Önemli olan yargıya güvenin tescil edilmesidir"

Bütün bu gelişmelere bakıldığında büyük bir değişim ve reform sürecinden hala geçilmekte olduğunun görüldüğünü dile getiren Davutoğlu, "İçeride de bütün Bakanlık yetkilileriyle bunu paylaştım, önemli olan yargıya olan güvenin tescil edilmesidir. Yani büyük, çok iyi mekanlarda çalışıyor olabilirsiniz, dünya standartlarında mevzuat reformları yapmış olabilirsiniz, eğer toplumun yargıya olan güveni sarsılmışsa aslında çok büyük toplumsal risk alanı oluşmuş demektir. Yargıya güven herhangi bir makama güven anlamına gelmez, yargıya güven yüzde 100 olması gereken bir husustur" diye konuştu.

-"Hepimizin üzerinde düşünmesi gereken bir husus"

İnsanların diğer kurumlarla ya da insanlarla herhangi bir problemi olduğunda başvuracağı, sığınacağı yerin yargı olduğunu dile getiren Davutoğlu, "Son yıllarda yargıda gerek hakim savcı sayısında, insan kaynağı sayısında gerek mekansal düzenlemelerde olağanüstü bir genişleme ve büyüme varken maalesef birçok kamuoyu anketinde yargımıza olan güvenin ciddi bir yıpranma geçirmiş olması hepimizin üzerinde düşünmesi gereken bir husustur" şeklinde konuştu.

Davutoğlu, yargı bağımsızlığının esas olduğuna dikkati çekerek, bu ülkenin vatandaşları, yöneticileri olarak yargıya güvenin yeniden inşa edilmesi konusunu, hep birlikte objektif şekilde ele almaları gerektiğini belirtti.

-"Yargıya, toplumsal güvenin egemen olmasını temin ediniz"

Özellikle HSYK etrafındaki tartışmaların da bu çerçevede değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Şunu bir kere daha ifade etmek isterim, değişik vesilelerle ifade ettim. HSYK ve yargı bir güç mücadelesinin alanı değildir, bir vicdan alanıdır. Güç alanı haline getirildiği zaman ve 'Ben burayı ele geçirirsem, şu ve diğer güçler üzerinde bir otorite kurarım, denetim kurarım' dediğinizde yargı vicdanını kaybetmeye başlar. Hakimlerimiz ve savcılarımız, tek tek en doğru kararı verme yetisine sahip oldukları için bu makamlara gelmişlerdir. Onların bu kararları tek başına vermeleri ve HSYK gibi bütün bu vicdanın kurumsal uygulama alanı olan bir konuda, toplumun bütün kesimlerini temsil eden, herkesi bünyesinde barındıran, topluma güven veren bir yapının ortaya çıkması önemlidir. O bakımdan bir kez daha buradan bütün yargı mensuplarına sesleniyorum:  Yargıyı artık salt bir vicdan alanı haline dönüştürme konusundaki çabalara gayret, destek verin. Kim ve ne şekilde olursa olsun, yargı üzerinde şu veya bu grubun, şu veya bu yaklaşımın egemen olması değil, yargıya sadece vicdanın, sadece toplumsal güvenin egemen olmasını temin ediniz."

Davutoğlu, gelişmelerin ve seçimin de bu çerçevelerde, en doğru ve toplumsal güveni takip edecek şekilde gerçekleşmesini ümit ettiklerini anlattı.

-"Destek vermeye devam edeceğiz"

Yargı konusunda, her zaman milli iradeyi temsil eden siyasi iktidar olarak da prensiplerinin açık olduğunu vurgulayan Davutoğlu, şunları söyledi:

"Topluma güven veren ve adaleti ikame eden, adaleti teminat altına alan, adaleti gerçekten mülkün temeli kılan bir siyasi anlayışı benimsedik. Bu çerçevede de adalet sistemimize ve adalet çalışanlarımıza her zaman büyük saygı duyduk. Bundan sonra da adalet sistemi içinde görev alan bütün hakimlerin, savcıların ve bütün çalışanların, bütün bakanlık mensuplarının en iyi şartlarda çalışması için destek vermeye devam edeceğiz."

- Ankara

Kaynak: AA

Son Dakika Politika Adalet Bakanlığındaki Bilgilendirme Toplantısı - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement